Nuri Özcan, 10 Ekim 1982 yılında Manisa'nın Turgutlu İlçesine bağlı Yukarı Bozkır Köyü'nde doğdu. Köyde ailesi ile mütevazı bir hayat süren Özcan, ilkokulu 1988-1993 yılları arasında birleştirilmiş köy sınıfında bitirdi. Daha sonra 1994-2000 yılları arasında Turgutlu İmam Hatip Ortaokulu ve Lisesi'ni bitirdi. 1999 yılında 28 Şubat darbesiyle ile İmam Hatip Liseleri'ne katsayı uygulaması getirildi. 2000 yılında girdiği üniversite sınavında yüksek bir puan almasına rağmen katsayı adaletsizliğinden dolayı yerleşemeyeciğini düşündüğü için tercih yapmadı. Köye geri dönen Özcan, iki yıl boyunca çobanlık yaparak hayatına devam etti ve askere gitti. Askerden döndükten sonra önce bir beyaz eşya dükkanında, ardından da yem fabrikasında hamal olarak işe girip zorlu çalışma hayatına devam etti.
"KATSAYININ KALKTIĞINI KARŞILAŞTIĞIM BİR ARKADAŞIMDAN DUYDUM"
Öğretmen olma hayalinin ortaokulda çok sevdiği Türkçe öğretmeni Hasan Yaylacı sayesinde oluştuğunu ifade eden Özcan, devam eden süreci şu şekilde anlattı: "Çobanlık yaptığım zamanlardan, yem fabrikasında çalıştığım döneme kadar gelen süreçte okumaktan hiç vazgeçemedim. Kitapları çok seviyordum. Kendime bir kütüphane oluşturmuştum ama eğitim sisteminden ve nasıl işlediğinden kopmuştum. Katsayı'nın kalktığını 2010 yılında karşılaştığım bir lise arkadaşımdan öğrendim. Bu sırada 28 yaşındaydım ve üniversite sınavına 3 ay vardı. Hayallerime ulaşma düşüncesi ile yeniden sınava girmeye karar verdim. 'Bu yaştan sonra' tabusuna maruz kalmamak için bu kararımı sadece annem ve babamla paylaştım. Sınava hazırlanmaya başladım. Konu anlatımlı kitaplar alıp hızlı okumalar yaptım ve notlar aldım. Yem fabrikasında gece vardiyasına giderken notları da cebimde götürüp fabrikada bulduğum her boşlukta çalıştım. Arkadaşlarım ve akrabalarımdan 'bir arkadaşa lazım' diyerek eski test kitapları aldım ve üzerinden çalışmaya devam ettim"
"KANTİNDE DERS VEREREK BABAMA DA DESTEK OLDUM"
3 ay gibi bir hazırlık sürecinin ardından sözel bölümdeki çoğu soruyu doğru cevaplamayı başaran Özcan, konuşmasına şöyle devam etti: "Sınava çok kısa bir süre zarfında hazırlanmama rağmen üniversiteyi kazandım. Birçok üniversite ve bölüme girebilme şansım vardı. Tercihimi, doğasını ve kültürünü merak ettiğim Rize'de bulunan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi bölümünden yana kullandım. Babam rahatsız ve yaşlıydı. Tek geliri emekli maaşıydı. Bana maddi destekte bulunacak gücü yoktu. Başbakanlık bursunu almaya hak kazandım. Yaşadığım Turgutlu ilçesindeki bir fabrika da başarılarımdan dolayı bana burs vermeye başladı. Özel sektörde çalıştığım dönemde güvenlik sertifikası almıştım. Rizespor ve Bölgesel Alt Lig maçlarında da güvenlik görevlisi olarak çalışıp maddi kazanç elde ettim. Üniversite üçüncü sınıfta Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne 'Farabi' programı ile gittim ve 'Farabi' bursunda da yararlandım. Dördüncü sınıfta derslere katılamayan öğrencilere, kantinde ve kafelerde alan dersi vererek hem kendimi maddi olarak idare ettim hem de hastalıklarla boğuşan babama para gönderdim"
"32 YAŞINDA ATANDIM"
'Dünyaya bir daha gelsem yine öğretmen olurum' diyen Nuri Özcan sözlerine şu ifadelerle devam etti: "Üniversiteyi bitirdikten sonra KPSS sınavına girdim ve 32 yaşındayken Afyonkarahisar'a bağlı Yukarı Kurudere Köyü'nde bulunan Emirdağ Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu'na atandım. Devam eden süreçte ise ikinci atamam Manisa'nın Ahmetli İlçesi Kargın Köyü'ne Firdevs Gürel Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi'ne oldu. Son olarak memleketim Manisa'da Turgutlu Mesleki Eğitim Merkezi'ne atandım. Dünyaya bir daha gelsem yine yaşım kaç olursa olsun hayallerimin peşinden gider, yine öğretmen olurdum. Geleceğe yön vermekten, medeniyetin oluşumunda rol almaktan ve öğretmekten büyük haz duyuyorum"