Avukat Vahit Bıçak hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Akademisyen Ceren Damar'ın kopya çekerken yakaladığı öğrencisi Hasan İsmail Hikmet tarafından odasında öldürüldüğü hatırlatıldı. Bu eyleminden dolayı Hikmet'in, Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesince 21 Şubat 2020'de 'Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığı aktarıldı.
İddianamede, Hikmet'in avukatlığını üstlenen Vahit Bıçak'ın yargılama boyunca kullandığı bazı ifadelerle Mustafa ve Feyzan Damar'a hakaret, hayatını kaybeden Ceren Damar'ın ise hatırasına hakaret ettiği, bu nedenle cezalandırılması gerektiği kaydedildi. Bıçak hakkında 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
CÜBBESİNİ ÇIKARMAK İSTEMEDİ
Ankara 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılaması yapılan Bıçak zorla getirilme kararının ardından salında hazır bulundu. Bıçak'ın, kimlik tespiti sırasında avukat cübbesiyle sanık avukatlarına ayrılan bölümde oturmasının ardından mahkeme başkanının uyarıda bulundu. Uyarının ardından sanık kürsüsüne geçen Bıçak hakkında Şenel ailesinin avukatları tarafından cübbesini çıkarması için talepte bulunuldu. Bunun üzerine Bıçak, "Ben avukatlık mesleğimi icra ettiğim için buradayım. Ne giyeceğime ben karar veririm. Ceketimi de çıkarayım mı?" dedi. Bu konuşma, müşteki avukatlarının talebiyle tutanağa geçirilirken, Bıçak da cübbesini çıkardı.
'PROFESYONEL BİR AVUKATIM'
Mahkemede savunma yapan Vahit Bıçak, hakkındaki iddianamenin yetkisiz merciler tarafından hazırlandığını, bu nedenle hukuken bir geçerliliğinin olmadığını öne sürerek "Mahkeme bunu kabul ediyorsa burada iddianamenin tekrar okunup bana suçlamanın izah edilmesini istiyorum" dedi. Bıçak, "Burada hakaret içeren ne bir kelime ne de cümle var. Ben profesyonel bir avukatım. Avukatlık sözleşmesi yaptığım kişinin argümanlarını dinler ve ona sadık kalırım. Kesinlikle yönlendirme yapmam. Suç isnat edilen davada da aynısı olmuştur. Cinayet öncesi her iki tarafı da tanımam. İddianamede geçen cümleler bana ait değildir. Sanık ve tanık beyanları ve dosyada bulunan deliller kapsamında oluşturulmuş bir savunmadır" ifadelerini kullandı.
'AVUKATLIK GÖREVİYLE SÖYLEDİM'
Bıçak savunmasında, savunma hakkının kutsal olduğunu, hiçbir avukatın savunmasını üstlendiği sanıkla suç ortağı sayılamayacağını dile getirerek davanın siyasi komplo davası olduğunu öne sürdü. Bıçak, "Avukatlar üstlendikleri davalardan sorumlu değildir. Sanıkla özdeşleştirilemezler. Savunma maksatlı kurduğum cümlelerde hakaret suçunun maddi ve manevi unsurları oluşmamıştır. Suç kastı yoktur. Savunmadaki sözlerimiz cımbızla alınarak medyaya servis edilmiştir. Tamamen avukatlık görevi nedeniyle söylediğimiz sözlerdir" ifadelerini kullandı.
HAGB TALEP ETTİ
Bıçak'a mahkumiyet halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin talebinin sorulmasına ilişkin "Bu konuda yakın zamanda Anayasa Mahkemesinin yargılama başlarken sanığa böyle bir soru sorulmasının usul ihlali olduğu yönünde kararı var. Bu konunun da Anayasa Mahkemesine götürülmesini talep ediyorum" yanıtını verdi.
Kararı bildiklerini ifade eden mahkeme heyeti, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını isteyip istemediğini sanığa tekrar sordu. Bunun üzerine sanık, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etti. Beyanların ardından mahkeme, Bıçak hakkında yurt dışına çıkış yasağı adli kontrol şartı uygulayarak duruşmayı erteledi.