Henüz iki yaşındayken bir yangın sonucu yüzünü, ardından da babasını kaybeden ve babaannesinin yanında yaşamaya başlayan Gül, karşılaştığı zorluklara rağmen üniversiteyi bitirip hayata devam etmiş, ancak görüntüsünden dolayı rahatsızlık duymuş.
Türkiye'de kompozit doku nakillerinin önünün açılmasıyla Hacettepe Üniversitesi'nde yapılan operasyonla yeni bir görünüme kavuşan Gül, yeni yüzüyle ilk kez konuştu. Gül, yüz nakline neden ihtiyaç duyduğunu şu sözlerle anlattı:
''İki yaşında kaza geçirdim, ev yandı. Yüzümde ve gözümde hasar oluştu. 23 seneden beri tedavi görüyorum, yüzümdeki izler düzelmedi. Bu da beni rahatsız ediyordu, toplum içine çıkamıyordum. Bu yüzden böyle bir işe kalkıştım.''
''Buraya başvurduğunuzda yüz nakliyle ilgili ne biliyordunuz'' sorusunu Gül, ''Buraya İstanbul'daki doktorum vasıtasıyla geldim. İstanbul'daki doktoruma yüz nakli olmak istediğimi söylemiştim, Serdar hocamla tanıştırdı. Serdar hocam da nasıl olur, ne olur diye bilgi verdi. Hastanede bir hafta kaldım, belirli tetkiklerden geçtikten sonra bu nakle karar verildi'' diye yanıtladı.
Yüz nakli ameliyatlarıyla ilgili daha önce de bilgi sahibi olduğunu kaydeden Gül, ''Ama daha şartlar oluşmamıştı. Şartlar oluşunca ameliyatı oldum'' dedi.
Cengiz Gül, ''O fotoğraf üzerinde oynanmış bir fotoğraftı. Zaten fotoğraflar insanı olduğu gibi yansıtmaz, olduğundan iyi gösterir. Nasıl istiyorsanız öyle gösterir. O yüzden o beni bire bir göstermiyor'' diye
konuştu.
''Yüz nakli için hazır mıydınız'' sorusu üzerine Gül, ''Hazırdım. Çünkü ben böyle bir şeyi yıllardır bekliyordum, yıllardır hazırdım, bu konuda bir sorun yoktu. Toplum içinde bir ortama girdiğimde herkes bana bakıyordu. Ben de bundan çok rahatsız oluyordum'' yanıtını verdi.
''Toplumda daha rahat hareket etmek için mi böyle bir şeye yöneldiniz'' sorusuna da Gül, ''Evet'' yanıtını verdi. Ameliyatla ilgili riskleri bildiğini, kendisine bununla ilgili bilgi verildiğini ifade eden Gül, bütün bunlara rağmen yüz nakli olmak istediğini dile getirdi.
''Doktorunuza da bu nakille ilgili eleştiriler yöneltildi, bu konuda ne düşünüyorsunuz'' sorusuna Gül, ''Çoğunun ön yargılı olduğunu düşünüyorum. Konuyu bilmeden, hakim olmadan, rastgele konuşuyorlar. Bilmeden, araştırmadan...'' ifadesini kullandı.
Doktoruyla aralarında ağabey kardeş ilişkisi olduğunu anlatan Cengiz Gül, aynaya baktığında kendisini çok beğendiğini söyledi. Yeni görüntüsünden duyduğu mutluluğu dile getiren Gül, ''Hayatımda verdiğim en doğru karar'' dedi.
''Bundan sonraki planlarınız ne, evlenmeyi düşünüyor musunuz'' sorusu üzerine Gül, ''Bir plan yapmadım ama şu anda evlenmeyi düşünmüyorum'' şeklinde konuştu. Organ bağışı çağrısında da bulunan Gül, ''Organ bağışı çok güzel bir şey. Halkımızın bu konuda bilinçlendirilmesi lazım. İhtiyacı olan, zor durumda bulunan, sırada bekleyen birçok kişi var. Toplum olarak duyarlı olmamız lazım'' diye konuştu.
''Bakanlık ne kadar araştırdı bilmiyorum. Öğrendiğim kadarıyla bu olay birkaç gün içinde oldu. Araştırdı mı, araştırmadı mı emin değilim. Bana dahi sormadılar. Böyle bir karar vermeden önce bana sormaları lazımdı diye düşünüyordum. Bu olay benim yüzümden oldu ama bana hiçbir şey sormadılar, bilgi almadılar, eski fotoğraflarıma bakmadılar. Bunun uzman kişiler tarafından araştırıldığına inanmıyorum.''
Cengiz Gül, bu kararın yeniden düşünülmesi gerektiğini ifade etti.
Kullanabildiği yüz mimiklerini gösteren Gül, dilinde hafif bir şişlik bulunduğunu, bunun da kısa sürede iyileşeceğini söyledi. Halası Emine Oral, eniştesi Mustafa Oral ve kuzenlerinin yalnız bırakmadığı Gül, ''Her ihtiyacımı karşılayabiliyorum. Kimsenin yanımda durması gerekmediği için ailemden diğer kişileri gönderdim'' dedi.
Cengiz Gül'ün, ''mimik hareketleri'' denilen tüm yüz hareketlerini yapabildiğini ifade eden Nasır, ''Kaşlarını yukarı kaldırabiliyor, dudaklarını oynatabiliyor, güldüğü zaman 'mimik kasları' dediğimiz, yüzümüzde çizgileri oluşturan tüm kaslar çalışıyor. O yüzden normal bir insan yüzünde hangi hareketleri yapıyorsa Cengiz hepsine sahip'' diye konuştu.
Hastanın kısa sürede taburcu edileceğini bildiren Nasır, daha sonraki aşamada yüze biraz daha daha şekil vermek adına bir iki operasyon daha yapılacağını söyledi. Nasır, ''Bu operasyonu diğer yüz nakillerinden ayıran özellik mimiklerin kullanılabiliyor olması mı'' sorusu üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:
''Gazi'nin yaptığı çok başarılı ameliyat bizden biraz daha farklı. Kemik dokuyu da içeriyor ve çok güzel bir sonuç bence. Daha çok erken ama orada da mimik hareketleri gelecektir. Diğer hastanın da geldiği söyleniyor. Bizim hastamızda da çok erken dönemde mimik hareketleri oluştu. Burada şunun da başarısı var tabii, Hacettepe'deki bütün bölümler tüm tecrübelerini bu hasta üzerinde kullandı. Özellikle kulak burun boğazın fizyoterapi bölümü Cengiz'e bu ameliyat yapıldığından itibaren yoğun bir yüz masajı ve terapisi uyguladı. Herhalde bu tedavinin etkisiyle mimik hareketlerimiz çok etkili bir şekilde başladı. Bu yüz ameliyatını estetik amaçlı yapıyoruz. Bu yüzden en iyi estetik sonucu elde etmek zorundaydık. Bizim haricimizdeki bölümlerin çok büyük faydası olduğunu düşünüyoruz.''
Nasır, ''Verici ailesine şükranlarımızı bildirmek istiyoruz. Vefat eden hastaya da Allah'tan rahmet diliyoruz. Vefat eden hastanın yüzünü ve ekstremitelerini bize bağışladılar. Böylece Cengiz'i de çok mutlu edecek şekilde bir yüz nakli gerçekleştirmiş olduk'' diye konuştu.
''Endikasyon kriterlerine uygun''
''Sizin yaptığınız yüz nakliyle ilgili bir takım tartışmalar oldu. Hastanın psikolojik durumunun iyi olmadığı, bu nakle ihtiyacı bulunmadığı iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusu üzerine Doç. Dr. Nasır şöyle konuştu:
''Sağlık Bakanlığı tarafından bildirilmiş kriterlere uyduğunu düşüyorduk hastamızın ki bu nedenle ameliyatını yapmıştık. Hastamızın bir sosyal fobi oluşturacak şekilde toplumdan kendini çektiği, uzak tuttuğuna dair bulgular vardı. Bu da yüz nakli ameliyatının kriterlerine uymaktaydı. Artı göz, burun ve ağızdan herhangi birinde deformiteden bahsediyordu. Hastamızın da ağız bölgesinde tükürüğünün dışarıya kaçmasına neden olan bir hasarı vardı. Yani ağız bölgesindeki hasar da kriteri oluşturmaktaydı. Bu nedenle biz de ameliyatın endikasyon kriterlerine uygun olduğunu düşünerek yaptık.''
Gül'ü operasyon öncesinde çok uzun dönemli bir psikolojik testten geçirdiklerini bildiren Nasır, ''Kendisi hazır mıydı, nakli her şeyi bilerek mi kabul etti'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Artık toplum ve Türkiye de çok iyi öğrendi ki bunlar çok ağır ameliyatlar. Yani bir karaciğer, böbrek naklindeki bütün ilaçları kullanmak zorunda ve bunların yan etkisine de katlanmak zorunda hastalar. Zaten bizim ameliyatlarımız, hastaların hayatını kurtaran değil, yaşam kalitesini artıran ameliyatlar. Bütün bunlar kendisine uzun uzun anlatıldı. Yaklaşık 10 sayfalık ekstradan Hacettepe'nin organ nakli koordinatörlüğünün bir onam formu verildi. Bunları da okudu, ailesiyle de tartışarak bu kararı verdi.''
''Özellikle bu yüz nakilleri için her şeyin yapılması lazım. Plastik cerrahideki tüm girişimler yapılıp artık bundan ileriye gidilemeyecekse yüz nakli düşünülmesi lazım. Tabii hasta da bunu kabul ederse. Gençleştirmek, daha iyi bir hal alması amacıyla ekibimizdeki doktorlar tarafından kendisine kök hücre nakli bile yapılmıştı. Artık bundan daha ilerisi yoktu.''
Ruhsatın iptali
Hastayı merkeze, yüz naklini yapan ekipte de yer alan İstanbul'daki doktorunun yönlendirdiğini anlatan Nasır, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu'nun merkezin kompozit doku nakil ruhsatının iptaline ilişkin kararını şu sözlerle değerlendirdi:
''Bilim Kurulu'nda birbirinden değerli üç plastik cerrah arkadaşımız var. Sonuçta onlar endikasyon kriterlerine uygun olup olmadığını belirlemekte. Onların doğrultusunda Bilim Kurulu'nun karar verdiğini düşünüyorum. Ama sonuçta bizim plastik cerrahi ameliyatları oldukça tartışmalı olabiliyor bazen. Yani, mesela bir burun ameliyatı hastasını bile 10 plastik cerraha gösterseniz 6-7'si 'yapalım', 3'ü 'yapmayalım' der. Benim düşünceme göre onlar belki de bu ameliyatın kendilerine göre endikasyon kriterlerine uymadığını düşündüler. Bizim düşüncemize göre uyuyordu. Belki ilk yapılan yüz nakli hastası bile uyuyor muydu, uymuyor muydu diye tartışılabilir. Sonuçta bunlar hepsi tartışmaya açık. Onlar o düşünceyle yaptılar. Onların kararına saygılıyız ama biz de hastamız da bu ameliyatın gerekliliğine ve endikasyon kriterlerine uyduğuna inanıyorduk ve o nedenle yaptık.''
Ruhsatın iptaline karşı Hacettepe Üniversitesi'nin açtığı yürütmeyi durdurma istemli davayla ilgili düşüncesi de sorulan Nasır, ''Sonucu ne çıkacak biz de merakla bekliyoruz'' dedi.