Tarihler 17 Ağustos 1999'u gösteriyordu. Saat 03.05'e Gökcük merkezli 7.2 şiddetinde büyük Marmara depreminde hayat durdurdu. Yıkım büyüktü. Kimi annesini, kimi babasını, kimi çocuklarını, kimi tüm ailesini kaybetti. 17 bin 480 kişi ölürken, 23 bin 781 kişi de yaralandı. O dönemdeki hükümet, deprem bölgesine 3 gün sonra varabildi. İnsanlar kendi kısıtlı imkânlarıyla kurtarılmaya çalışıldı. Tam anlamıyla bir kaos ve çaresizlikti. İzmir depreminde ise devletin tüm birimleri hemen seferber oldu. Arama kurtarma ve sağlık ekipleri görev başındaydı. Yaşam üçgenleri, hayat koridorları kuruyordu. Saatler geçse de umutları çoğaltan ekipler, depremden günler sora mucize gibi kurtuluşlar yaşattı. Enkazdan çıkarılan yaralılar, vücut sıcaklıklarını korumak için termal battaniyelere sarıldı. Enkazların içine kameralı sistemlerle girildi. Çöken binaların içindeki can sayısı ve isimleri anında belirlendi. Güvenlik koridorları oluşturulup, sağlıkçılar bu yaşam koridorlarından yaralılara ilk müdahaleyi yaptı. 17 Ağustos depreminde yakınlarını kaybedenler, İzmir depremiyle o günleri yeniden yaşadı. İşte onların anlattıkları:
'BİZİ KOMŞULAR ÇIKARDI'
Enkazdan 3 gün sonra çıkarılabilen ancak eşini, 17 yaşındaki kızını ve sağ kolunu kaybeden Beyhan Softaoğlu: "Bizi enkazdan komşular çıkardı. Kızım havasızlıktan ölmüş. İzmir'deki depremdeki gibi olay yerine anında ulaşan devlet, şimdiki kahraman arama kurtarma ekipleri ve bu sağlık ordusu o zaman da olsaydı, biricik kızım da eşimde hayatta olurdu."
ACI ÜSTÜNE ACI
17 Ağustos depreminde oğlu 13, kendisi ise 16 saat sonra enkaz altından çıkarılan, astsubay oğlu Serkan'ı ise kurban veren Emine Cebeci, o günü SABAH'a anlattı: "Gözlerimi açtığımda Gölcük yoktu. 14 kez ameliyat oldum. Oğlunun öldüğü haberini aldım ama cenazesine ulaşamadım. 4 yıl kimsesizler mezarlığında oğlumun cenazesini aradım. Sonunda bir mezarda buldum. Mezardan çıkarılan kemiklerle aynı araçla yolculuk ettim. Oğlumu yıllar sonra kendi ellerimle mezara gömdüm. İzmir depremiyle ait oldukları ortaya çıktı. Bir kez daha yıkıldım. Yeniden kendi ellerimle toprağa verdim. İçimde yangın var. İzmir'de beni umutlandıran tek şey, koordine halindeki çalışmalar oldu. 1999'da hükümet günler sonra kriz masası kurdu. Şimdi devlet her koluyla orada. Biz cenazemize bile ulaşamadık. Acı üstüne acı yaşadık."
'GÖZDEM, ŞİMDİ OLSA BULUNURDU'
17 Ağustos depreminde enkazdan 12 saat sonra kurtarılan ancak 7 yaşındaki kızı Gözde'yi kaybeden Nilgün Karamert: "Kızım Gözde karşıdaki boş arsaya savrulmuştu, yarası yoktu. Teğmen bir komşumuz hastaneye giderken onu da yanına almış. Gözde hastanede kayboldu, 21 yıldır haber yok. O zaman depremde kimse yanımızda yoktu. İzmir depreminde ise umudu ve mucizeyi gördüm. Arama ekipleri çok koordineli çalışıyor. Sağlık ordusu orada. Bu imkanlar o zaman olsaydı Gözdem yanımda olurdu."