İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından düzenlenen "İstanbul'un Afetlere Hazırlık Çalışmaları Çalıştayı" başladı. Çalıştayın açılış konuşmasını Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Başkanı jeolog Prof. Dr. Şükrü Ersoy yaptı.
Sadece bilime dayanarak, depremle, tsunamiyle, sel ve heyelanlarla, küresel iklim değişikliğiyle baş edilebileceğini belirten Ersoy şunları söyledi: "Yabancı ve yerli yer bilimcilerinin ortak fikri; gelecekte Marmara Denizi'nde 7'den büyük bir deprem olabileceği ve beraberinde yıkıcı bir tsunami dalgası oluşabileceği. En kötü senaryoya göre depreminin büyüklüğü 7.7'ye varabilir. Nüfus, yapı yoğunluğu açısından Marmara'daki deprem sorunu milli güvenlik sorunu gibi ele alınmalıdır. İstanbul'un bazı ilçelerinde yaşanan toprak kaymalarında tek suçlu olarak ilan edilen şiddetli yağışlar kötü mühendislik örneği defolu inşaatları ifşa etmiştir."
AFAD Deprem Dairesi Başkanı Murat Nurlu ise İstanbul için deprem ve acil durum senaryosu çalışması yaptıkları söyledi. Nurlu, 7.5 büyüklüğündeki bir deprem sonucunda yaşanacaklarını şöyle anlattı: "Yaklaşık 50 bin vatandaşımız ağır yaralı olacak, 44 bin 802 binamız yıkılacak. Açıkta kalacak insan sayısı ise 2 milyon 374 bin. Deprem Marmara Bölgesi'nde olacağı için genelde 28-30 bine yakın can kaybı yaşanacak, 2 milyon 600 bin vatandaş açıkta kalmış olacak." Nurlu İstanbul'da 3 bin 60 adet toplanma merkezi ve 150 bin geçici barınma alanı planlandığını söyledi.
Öte yandan Deprem Uzmanı Prof. Dr. Naci Görür de "Sarıyer'de gerçekleşecek 6 büyüklüğündeki deprem çok yıkıcı olacak. Sarıyer ve Zekeriyaköy'de zemin ve altyapı çökecek" dedi.
TABİATLA YAŞAMAYI ÖĞRENMEK ZORUNDAYIZ
AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu ise "Türkiye ve İstanbul afetlere hazır mı?" sorusunu sadece kendilerinin yanıtlamayacağını belirterek, "AFAD olarak müdahale kapasitemizi 1999'a göre çok ileriye taşıdık. Ancak afet yönetimi sadece arama, kurtarmadan ibaret değil. Kentsel dönüşüm, bireylerin eğitim, ilkyardımın yaygınlaştırılması ulaşımın sağlanması gibi konular tamam olduğunda ancak o zaman tam olarak hazırız diyebiliriz. İnsanoğlu tabiatla, yeryüzüyle beraber yaşamayı öğrenmek zorunda."