Halkalı'da askeri servis aracına yapılan saldırıda 4 askerle birlikte yaşamını kaybeden 17 yaşındaki Buse Sarıyağ'ın ölümü sadece ailesini yasa boğmakla kalmadı, bir ailenin daha yüreğine kor düşürdü. Geçtiğimiz kasım ayında belediye otobüsüne yönelik molotof kokteyli saldırısında ölen Serap Eser'in anne ve babası, Buse'nin ölümüyle evlatlarının ölüm acısını bir kere daha yaşadı. Serap Eser daha 17 yaşındaydı. Geçen yıl, 8 Kasım akşamı, Söğütlüçeşme-Zeytinburnu otobüsüne, Kanarya durağında atılan molotof kokteyli, dershaneden dönen lise son sınıf öğrencisi Serap Eser'in yanmasına yol açtı. Dershaneden dönen kızını karşılamak için bekleyen babası Zübeyir Eser'in gözleri önünde cayır cayır yanan Serap Eser, 29 gün süreyle Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşam savaşı verdi. Genç bedeni sonunda ölüme teslim olduğunda takvimler 7 Aralık 2009 tarihini gösteriyordu. Serap Eser'in ölümüyle ailesi yıkıldı. Tedavi olabilmesi ve doku nakli yapılabilmesi için kızına doku veren annesi Ayşe Eser, tedavisi sürdüğü için biricik kızının cenaze törenine bile katılamadı. Kızlarının ölümünden sonra derin acılara gömülen anne Ayşe ve baba Zübeyir Eser, kederlerini yüreklerinde yaşamaya başladı.
"KADERLERİ BENZEDİ"
Yaşadıkları sonsuz keder, salı günü 17 yaşındaki Buse Sarıyağ'ın servis otobüsünde kızları Serap ile aynı kaderi paylaşmasının ardından iyice alevlendi. Buse de tıpkı Serap gibi üniversite sınavlarına hazırlanıyor, bu amaçla her sabah erkenden dershanenin yolunu tutuyordu. İki genç kızın kaderlerindeki benzerlik Eser ailesinin yüreğinde kor gibi yanan bir yara daha açtı. Serap'ın babası Zübeyir Eser, Buse'nin ölümünün ardından hissettiklerini şöyle anlattı: "Adı Buse, Serap, ne fark eder? Acı hiç dinmiyor. Yine hain bir saldırı. Benim Serap'ım dershaneden devlet aracıyla geliyordu. Buse, dershaneye devlet aracıyla gidiyordu. Bunlar zengin çocukları değil ki evlerinin önünden alınsın, okullarının kapısının önünde bırakılsın. İkisi de babalarının gözleri önünde öldürüldü. Tek farkla. Serap 29 gün yandı. Biz de onunla beraber. 'Kaderleri bu kadar benzer mi iki genç kızın' dedim. Ağlamak yetmiyordu. Serap yeniden ölmüştü. Bu acı durdurulmazsa daha kaç kez aynı kaderle ölecekti."
SERAP'I YİNE YAKTILAR
Zübeyir Eser, kendisini Buse'nin babasının yerine koyduğunu da söyleyerek, "Buse'nin ölümünü duyduğumda bir an Serap'ı gözümün önünde tekrar yaktılar gibi hissettim. Bu kadar ortak bir hayat mı olur? Eğitimleri için seferber olmuş iki genç kız. Biz aile olarak Buse'nin ölümüyle ikinci kez vurulduk, ikinci kez öldük" diye konuştu. Serap Eser'in acılı annesi Ayşe Eser de, "Buse de unutulacak Serap gibi. Ama unutmasınlar. Serap'ı da Buse'yi de unutmasınlar. Artık bu son olsun" diyerek, yaşadığı büyük acıyı dile getirdi.
"BU ACI DİNMEZ"
Serap'ın babası Zübeyir Eser, "Buse'nin başına geleni duyunca kızımız sanki ikinci kez öldü" diyor.