Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Berna Şanlı, Almanya başta olmak üzere birçok ülkede solaryum kullanımına kısıtlama getirildiğini söyledi. Şanlı, bu konuda toplumsal duyarlılığı artırmaya yönelik çalışmalar yapıldığını ifade etti.
Uzun süre ultraviyole (UV) ışınlarına maruz kalan kişilerde erken yaşlanma, ciltte deformasyon, leke ve cilt kanseri riskinin arttığını bildiren Şanlı, şöyle konuştu:
''Belli bir dozun ve sürenin üstündeki güneş ışınlarına maruz kalınması halinde deri tipi ne olursa olsun UV ışınlarının erken, orta ve geç dönemde etkileri ortaya çıkacaktır. Güneşle ya da solaryumla arzu edilen bronzluk görüntüsünü elde edebiliyorsunuz ama ileri dönemlerde zararları derinin erken yaşlanması, deri kuruluğu, güneş yanıkları, lekelenmeler ve ileri dönemde cilt kanseri şeklinde bize geri dönebiliyor. UV radyasyonun bağışıklık sistemini baskılayan ve erken yaşlanmayı tetikleyen etkileri de var. UV radyasyon kırışıklıkları artırarak, kaba bir deri görüntüsü oluşmasına da neden oluyor.''
Koruyucu kremler kullanılsa dahi güneşin altına yatılmaması gerektiğine dikkati çeken Şanlı, ''Çünkü krem yüzde yüz korumuyor. Onun için beyaz cildi sevmesek de bronzlaşmak için güneş altına yatmayı ve solaryumu önermiyoruz'' diye konuştu. Estetik görünümün kadınlar ve erkekler için öneminin arttığını belirten Şanlı, görünüm olarak erken yaşlanmak istemeyenlerin çocukluklarından itibaren güneşten korunmaları gerektiğini kaydetti.
Saat 10.00 ile 16.00 arası mümkün olduğunca güneşe çıkılmaması gerektiğini ifade eden Şanlı, şunları söyledi: ''Güneş koruyuculara da çok güvenmemek gerekiyor. Bu kremler de vücudu tamamen korumuyor. Sabah sürüp 'akşama kadar koruyor' demek doğru değil. Kremi güneşe çıkmadan 20 dakika önce süreceğiz. Mümkünse 2-3 saatte bir tekrarlayacağız. Koruma faktörü 15-20'nin üzerinde olacak. Yüz için daha nemlendirici, daha koyu kremler seçilebilir. Vücut için daha çok sprey, losyon, süt şeklinde koruyucular tercih edilmeli.''