''PremaTürk: Prematüre Bebek Koalisyonu'', 17 Kasım Dünya Prematüre Günü dolayısıyla prematürelik hakkındaki farkındalığı artırmak ve etkili sağlık politikalarının geliştirilmesine katkı için ''Hayata Prematüre Başlayanlar-Türkiye Prematüre Raporu'' hazırladı.
PremaTürk çalışmalarını, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, TBMM Sağlık Komisyonu üyesi ve TBMM Çocuk Hakları Komisyonu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Türkan Dağoğlu, Gelişimsel Pediatri Derneği, Anne ve Bebek Sağlığı Vakfı, Sağlıklı Nesiller Derneği, Yenidoğan Yoğun Bakım Hemşireliği Derneği ve El Bebek Gül Bebek Derneği yetkililerinin katılımıyla yürüttü.
Prematürk Koalisyonu Başkanı Doç. Dr. Nurullah Okumuş, rapora ilişkin yaptığı sunumda, her yıl 1,1 milyon bebeğin prematürelik nedeniyle öldüğünü, prematüreliğin, yenidoğan ölümlerinin ilk ve en önemli nedeni olduğunu, prematüreliğin, 5 yaş altı ölümlerin 2. en sık nedeni olduğunu söyledi.
Türkiye'de 1963 yılında binde 208'lerde olan bebek ölüm hızının, 2011 yılında binde 7.7'ye düştüğünü kaydeden Okumuş, alınan önlemlerle özellikle son 10 yılda yenidoğan ölüm oranlarında ciddi gerilemelerin olduğunu vurguladı.
Okumuş, Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan ''Bebek Ölümlerini İzlemi Sistemi'' kapsamında, son 5 yılın ortalaması ele alındığında bebek ölümlerinin yüzde 69,2'sinin yenidoğan döneminde gerçekleştiğini bildirdi.
Bebek ölüm nedenlerine bakıldığında, prematüritenin ilk sırada yer aldığını dile getiren Okumuş, ''Hem ülkemizde hem dünyada, son yıllarda yenidoğan ve prematüre bakımında ciddi gelişmeler sağlanmış olmasına rağmen, prematüre doğum oranlarının azaltılması konusunda belirgin bir ilerleme kaydedilememiştir. Buna karşılık, son yıllarda pek çok ülkede prematüre doğum oranları yükselmiş, 1995 yılından günümüze, prematüre doğum oranlarında 2 kata yakın artış görülmüştür'' dedi.
Dünya Sağlık Örgütü'nün 184 ülkeyi içeren 2010 yılı verilerine göre, dünyada prematüre doğum oranlarının yüzde 5-18 arasında değiştiğini, Türkiye'de ise 2010 yılı canlı doğum sayısının 1 milyon 298 bin 300 ve prematüre doğum oranının ise yüzde 11.97 olduğunu aktardı.
Nurullah okumuş, Avrupa'da prematüre bebek doğum oranlarının artış gösterdiğine ve bu durumun Türkiye'de de benzerlik oluşturduğuna işaret ederek, Türkiye'de her yıl 150 bin prematüre bebeğin dünyaya geldiğini bildirdi. Okumuş, prematüre doğumlardaki artışın nedenlerini şöyle sıraladı:
''Erken (17 yaş altı) veya ileri yaşta (35 yaş üstü) gebe kalma, kısa aralarla gebe kalma, düşük sosyoekonomik düzey, yetersiz veya geç prenatal bakım, obezite veya yetersiz beslenme, sosyal ve ailevi desteğin azalması, enfeksiyonlar, hipertansiyon, dengesiz beslenme, çevresel kirleticilerdeki artış, sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanımındaki artış, diyabet, hareketsiz ve sedanter yaşam tarzı, genetik faktörler, çoğul gebeliklerdeki artış, tıbbi gerekçeler yerine elektif sezaryenlerdeki artış.''
Kadının iş hayatında daha çok yer almasının, stresli bir yaşama sahip olmasının ve uzun çalışma saatleri ile uzun süre ayakta kalmasının da prematüreliğin nedenleri arasında olduğunu ifade eden Prof. Dr. Okumuş, ''Kadının iş ve kariyer hayatına karışmasının karşısında elbette değiliz, ancak prematüreliğin önlenmesi gerekiyor. Geç ve peş peşe doğumlar da prematüre bebeklerin nedenleri arasında. Belki cep telefonu bile prematüre doğum için bir risk faktörü olabiliyor. Son yıllarda alkol ve uyuşturucu kullanımı da gebeler arasında arttı'' dedi.
Yurt dışından magazin dünyasının bazı isimlerinin vücutlarının bozulmaması için 34.-35. haftalarda sezaryenle doğum yapmasını eleştiren Okumuş, ''Türkiye'de de bunlar maalesef gerçekleşmekte ve prematüre komplikasyonlarıyla karşılaşılmakta'' diye konuştu.
Okumuş, prematüreliğin pek çok organ ve doku sistemine ait sağlık problemi yarattığını, sosyal güvenlik sistemleri ve aile üzerine büyük yük getirdiğini, bazı durumlarda aile bağlarının zedelenmesine, aile içi iletişimin bozulmasına hatta boşanmalara neden olabildiğini anlattı.
Türkiye'de prematüre bebeklere yönelik uygulanan bakımların Avrupa çapında kabul edilen standartlarla karşılaştırıldığında genelde eksik kaldığına dikkati çeken Okumuş, bu konuda acilen çalışmalara başlanmasını, milli politikalar oluşturulmasını, eylem planları hazırlanıp hayata geçirilmesini istedi.
Nurullah Okumuş, yüksek riskli gebeliklerde, kadınların hiçbir finansal kayıpları olmayacak şekilde, prematüre bebeği olan annelerin doğum sonrası kanuni hakkı olan 8 haftalık izin sürelerinin uzatılması gerektiğini de söyledi.
17 Kasım Dünya Prematüre Günü'nde prematürelikle ilgili farkındalık oluşturmak için İstanbul Boğaziçi Köprüsü'nün mor ışıkla aydınlatılacağını bildiren Okumuş, ''Bunun için Boğaziçi Köprüsü 16-17 Kasım akşamları sadece prematüre bebeklerin simgesi mor ışıkla aydınlatılacak'' dedi.
Avrupa Yenidoğan Bebek Bakımı Vakfı Başkan Yardımcısı Nicole Thiele de raporun anne ve yenidoğan bakımıyla ilgili bir dönüm noktası olacağını söyledi.