Cafcaf, Charlie Hebdo saldırısına bakışını Habertürk'ten Kübra Par'a anlattı...
Fransız hiciv gazetesi Charlie Hebdo'ya yapılan hunharca saldırıdan sonra herkes olayı kınadı fakat İslami kesimden "Ama onlar da Peygamber'imize hakaret etmişti" diyerek bu canice saldırıyı hak ettiklerini ima eden yorumlar yapanlar da oldu.
Türkiye'nin önde gelen karikatür dergileri "Hepimiz Charlie'yiz" diye haykırırken İslamcı karikatür dergisi Cafcaf'ın sesi çıkmadı. Ne düşündüklerini merak ettim. "Biz İslamcıyız ama biz de Charlie'yiz" mi diyeceklerdi yoksa "Kınıyoruz ama"lı cümleler mi kuracaklardı...
Konuştuğumuzda tam da bu ikilemin baskısı altında olduklarından yakındılar. "Gözler üzerimizde, ağzımızdan çıkacak tek bir lafla bizi damgalamak için bekliyorlar. Biz İslamcıyız, Charlie değiliz, ama bu saldırıdan rahatsızız. İslam'a yönelik hakaretlere de karikatürlerimizle cevap veriyoruz" dediler.
'Bu saldırı bir karikatür gibi'
Paris'teki Charlie Hebdo Gazetesi'ne yapılan saldırı hakkında ne düşünüyorsunuz?
YUSUF KOT: Herkes "Bu saldırıyı en şiddetli şekilde lanetliyoruz, kınıyoruz" diyerek başlıyor söze. Bunu söylemeden söyleyeceğiniz her şey "Siz saldıranların tarafında mısınız?" diye bir niyet okumayla karşılanıyor. Ellerinde damga etiketlemeye hazır olarak bekliyorlar. O yüzden bunu söyleyerek başlayalım. Buradaki herkes bu saldırının yanlış olduğu konusunda hemfikir. Ortada büyük bir yanlışlık var ama o yanlışlığın haricinde başka yanlışlar, başka kötü niyetler de var.
Anlayamadım... Nedir o diğer yanlışlar?
YUSUF KOT: Bu saldırı olayı da bir çeşit karikatür gibi. Bir tarafta mizahçılar var. Bu mizahçılar özgürlüğü, özgür eleştiriyi, kültür-sanat gibi yüksek idealleri temsil ediyorlar. Diğer tarafta da bütün Avrupa'nın barbar tanımına uyan bir hareket var. O da başka bir şeyin karikatürü. Bu fotoğraf çok siyah beyaz. Bir taraf net olarak kötü, diğer taraf Avrupalı bakışıyla net olarak iyi. Bizi iki tarafa da çekmeye çalışıyorlar. Bir taraftan İslamcı olduğumuz için "Siz saldırganların tarafındasınız" diye bir yaftalama çabası var. Diğer taraftan "Siz mizah dergisisiniz, bu olayı kınamanız lazım" diye bir baskı var. 12 kişi ölmüş. Ortada dram varken ne şimdiye kadar yapılan şeyi eleştirebiliyoruz, ne de "Bu olay nasıl başladı? Bunun 50 yıl öncesine gidelim" diyebiliyoruz. Biz kendimizi savunamadan terörist damgası yiyiveriyoruz.
'BİR KARİKATÜRE SİLAHLA KARŞILIK VERMEK YANLIŞ'
"Bize önyargılı yaklaşılıyor" diyorsunuz... Peki, ama bu saldırıya tam olarak cevabınız ne?
ASIM GÜLTEKIN: Cevabımız bizzat Cafcaf'ın kendisi. Yani silah değil kalem. Bir karikatüre silahla karşılık vermek yanlış. Saldırganları tanısam "Manyak mısın oğlum, gel otur bir karikatür çiz, o daha etkili" derdim. Mizahçıya öfkelenmek, şiddete başvurmak yakışmaz. Bir karşılık vereceksen bunu çizgiyle vermelisin. Dünyada Müslümanca duyarlılığa sahip tek mizah dergisini biz çıkarıyoruz.
YUSUF KOT: Bu olayın sıcaklığı geçtikten sonra daha rahat konuşulabilecek gri alanlar var. Ben Müslüman'ım ama hiçbir şekilde oradaki eyleme kendimi yakın hissetmiyorum. Diğer taraftan Charlie Hebdo'nun şimdiye kadar çizdiği karikatürleri tasvip etmiyorum, yaptığı mizaha da kendimi yakın hissetmiyorum. Ama buradaki eylemden de rahatsızım. Yapılan işin karşılığı bu değil. Bu siyah beyazlık arasındaki gri zaten benim...
'IŞİD'E EN BAŞINDAN BERİ KARŞI ÇIKTIK'
"Bu olayı kınıyoruz ama onlar da Peygamber'imize hakaret etmişlerdi" diyen, bu saldırıyı hak ettiklerini ima eden açıklamalar geldi. "Ama"larla devam eden tepkilere ne diyorsunuz?
YUSUF KOT: "Saldırı yanlış ama onlar da bunu hak ettiler" demek aslında "Bu yapılan yanlış değil" demektir. Bir Müslüman'ın böyle bir olay karşısında kendisini bir Batılıdan daha fazla tepki vermeye mecbur hissetmesi aslında bizi şimdiye kadar düşürdükleri durumun sonucu... Neden ben 'ama'sız bir şey söylemek zorundayım fakat Avrupalı 'ama'sız bir şey söylemek zorunda değil?
İyi de, radikal Islam'ın yükselişi karşısında Islamcılar doğru refleksi gösterebildi mi? IŞID ortaya çıkıncaya kadar bu tür gruplara karşı gizli bir sempati yok muydu?
YUSUF KOT: Siz kafa kesen IŞİD'in fotoğrafını görüyorsunuz ama biz de Cezayirlilerin kafasını kesen Fransızlar gördük. IŞİD ilk ortaya çıktığında birtakım Müslümanların tereddüt etmesinin sebebi bu olabilir. Biz dergi olarak en başından itibaren karşı çıktık.
Damgalamak istiyorlar
Saldırıyı kınayanlar "Ben de Charlie'yim" diyerek destek verdi. Siz de özgürlükten yana tavır alıp "Biz de Charlie'yiz" diyebilir misiniz?
FARUK GÜNINDI: Ben sevdiğim kişinin ahlaklı olmasını isterim. "Ben Charlie'yim" dediğim zaman onun bütün kimliğini kabul etmiş olurum oysa aynı yoldan gitmiyoruz. Oradaki her şeyi üzerime almak doğru gelmiyor. Ben Charlie değilim.
YUSUF KOT: İşte bu yine beni yaftalamak için ellerinde bir damgayla başımızda bekleyen; yanlış yapmadığımızı sürekli tekrarlamamızı isteyenlerin sorusu. Tereddüt ettiğimizde damga yiyoruz. "Neden Charlie'yim demiyorsunuz? Neden 'ama'sız kınamıyorsunuz?" diye sürekli soruyorlar. Biz "Charlie'yiz" demiyoruz çünkü o da başka bir amaca hizmet ediyor.
"AK Parti'yi de eleştiriyoruz"
Cafcaf'ta politik karikatürler var mı?
FARUK GÜNINDI: Var ama aylık çıktığımız için derginin en fazla dörtte biri gündemle ilgili oluyor. Gerisi insan halleriyle ilgili.
Karikatürlerinizde açıkça Erdoğan'ı ya da AK Parti'yi eleştirdiğiniz oluyor mu?
ASIM GÜLTEKIN: Bir çizerimiz Tayyip Bey'i hiç sevmiyor, kafa bulmak için onu süper kahraman gibi çiziyor. Adına da "AKMen" diyor. Bir de "Başkanın Adamları" diye bir köşemiz var. AK Parti'de Başkan'ın yalakalarını, kraldan çok kralcıları çiziyoruz.
İktidarı üzmemek gibi bir kaygınız var mı?
FARUK GÜNINDI: Hayır, yok. Üzülmeliler bir miktar...
ASIM GÜLTEKIN: AK Parti'nin yayını olsak haftalık dergi oluruz, 200 bin basarız...
Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili bir karikatür çizmişsiniz ama mesajı tam anlaşılmıyor... Saray'ı eleştiriyor musunuz?
ASIM GÜLTEKIN: Ankara'nın hâlâ başkent olarak durmasını da Osmanlı'nın saray israfına düşmesini de eleştiriyoruz. Tayyip Baba'nın böyle çok odalı bir saray yaptırmasına da "Bari Abdullah Gül zamanında yaptırsaydın da, senin üzerinde kalmasaydı" diye ironi yapıyoruz.
'En büyük tepkiyi dindarlardan aldık'
ASIM GÜLTEKIN: Dergimize karşı en büyük tepkiyi diniyle doğru irtibat kuramamış dindarlardan aldık. "Bu iş böyle yapılmaz", "Siz kim oluyorsunuz da İslam adına böyle bir şey yapıyorsunuz?", "Dinle, ayetlerle dalga geçiyorsunuz" dediler. Hatta "Küfürsüz mizah olur mu?" diyerek eleştiren dindarlar da vardı.
"DÖRT BAKANLA İLGİLİ İDDİALAR KURMACA"
Dört bakanla ilgili tek bir karikatür bile yok. Muhafazakâr kesimin bile rahatsızlık duyduğu bir konuya bir mizah dergisinde hiç yer verilmemesi biraz tuhaf değil mi?
ASIM GÜLTEKIN: Bu paralelcilerin iddiası. Böyle bir karikatür çizerek neden paralelcilere kendimizi kullandıralım ki? Birileri hakkında zanda bulunmak caiz değil.
FARUK GÜNINDI: Bu kasten kullandırılan bir malzeme. Ayakkabı kutuları olduğu söylendi ama o polislerin kim olduğu, o ayakkabı kutularının içindeki paraların kimler tarafından verildiği ortaya çıkmadı mı? Acayip bir kurmaca vardı. Kelle istendi. Çok pis bir operasyondu. n Iyi de muhalif olmadan mizah yapılır mı?
ASIM GÜLTEKIN: Bu basit, sol, iğrenç ezberden nefret ediyoruz! Bu kadar sığ olunabilir mi? Sistem dışı mizah yaptığımızı söylüyoruz. Peki, onlar neye muhalif? Gezi olaylarını yapanlar muhalif miydi? n Peki, böyle güçlüden, iktidardan yana tavır almak Islamcılığın özüne uyuyor mu?
ASIM GÜLTEKIN: Dergide iktidarla ilgili eleştiri görememeniz sizin kabiliyetinizle alakalı... Cafcaf'ın çok net eleştirileri var. Kurulu sistemin yanlışlarına gülümsemeyiz.
Bilmeyenler için Cafcaf
Dergi 8 aylık olarak 8 yıldır çıkıyor. 40 yazar/çizeri var. Kendilerini "İslamcı Mizah Dergisi" olarak tanımlıyorlar. "Muhafazakâr" tabirine karşılar. 8
"Türkiye'de şimdiye kadar bizim hassasiyetlerimizi gözeten bir dergi yoktu. Diğer mizah dergilerini okuduğumuzda Müslüman kimliğiyle dalga geçen işler bizi rahatsız ediyordu. İçimizi acıtmayacak dergiyi kendimiz çıkarmaya karar verdik. "Dünyada ne yazık ki İslami hassasiyetleri olan tek mizah dergisiyiz" diyorlar.
Dergide küfür ve müstehcenlik yok denecek kadar az. "Cafcaf'ta birilerinin beklediği kadar saldırgan olmuyoruz. Mizahın kavga dövüşle değil akılla yapılmasından yanayız" diyorlar.
Diğer mizah dergilerini eleştiriyorlar. "12 Eylül sonrası cinsellik fazlaca şahlandırıldı ama asıl problem halkın dini değerlerini ve geleneklerini, bilimcilik, akılcılık görüntüsü altında eleştirmeleri. Çok rahatsız edici espriler yapıyorlar. Tarihlerinden kopuklar. 'Osmanlı kötüydü' diyorlar. Halka tepeden bakıp Batıcı bir anlayış benimsiyorlar. Allah'ın yeryüzüyle barışık değiller" diyorlar.
Güldükleri çizerler: Yiğit Özgür, Umut Sarıkaya, Behiç Pek'in Muhlis Bey'i.
Dergide nadir de olsa hükümeti eleştiren karikatürler var. AK Parti'ye karşı en büyük eleştirileri kültür politikasının yetersizliği. Parti işlerine karşı olanlar da var.
Habertürk