Uşak'ta önceki akşam, İzmir istikametine seyir halindeki Hüseyin K.'nin (28) kullandığı otomobil, benzinlikten alışveriş yaptıktan sonra aynı odayı paylaştıkları yurtlarına gitmek için yolun karşısına geçmeye çalışan Buse Mısra Uğurlu (25) ve Sude Ürer'e (23) çarptı. Üniversite öğrencisi iki genç kızın olay yerinde hayatını kaybettiği belirlendi.
Otomobil sürücüsü Hüseyin K. ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Burada yapılan kontrolde sürücünün 1.4 promil alkollü olduğu tespit edildi. Kazayı duyduktan sonra takip için hastaneye giden SABAH muhabiri Berkan Çetin ise büyük şok yaşadı. Uşak Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü 3. sınıf öğrencisi Uğurlu ve Gazetecilik Bölümü 3. sınıf öğrencisi Ürer, Berkan Çetin'in yakın arkadaşıydı. Hayatının en zor anını yaşayan muhabirimiz bir yandan da iki genç kızın ölüm haberini yazdı.
2 SAAT ÖNCE OKULDAYDILAR
Kazadan saatler önce arkadaşları ile görüştüğünü belirten Çetin, "Hayatımın şokunu yaşadım. Daha 2-3 saat önce görmüştüm. Okula derse gitmiştik. Ders çıkışı selamlaştık, birbirimize hâl hatır sorduk. Keşke 'Hadi Sude çay içmeye gidelim' deseydim. Belki bunlar olmayacaktı. Çok üzgünüm" dedi. Buse ve Sude'nin sıra arkadaşları da gözyaşlarına hâkim olamadı.
DÜN AİLESININ YANINA GİDECEKTİ
hayalinin akademisyen olmak olduğu öğrenildi. 7 Haziran'da Efes Antik Kenti'ndeki çalışması öncesi Uğurlu dün memleketi İzmir'e gidip ailesiyle görüşecekti. Kazadan 1 saat kadar önce de telefonda ailesiyle görüşmüştü. Uğurlu dün İzmir Karabağlar Helal Para Camisi'nde kılınan cenaze namazın ardından Kaynaklar Mezarlığı'nda toprağa verildi. Törene anne Ayşe Uğurlu, babası Levent Uğurlu ve Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Savaş da katıldı. Sude Ürer ise Balıkesir'in Edremit ilçesinde toprağa verildi.
HAYALİ İYİ BİR GAZETECİ OLMAKTI
MUHABİRİMİZ Berkan Çetin iki arkadaşını şöyle anlattı: "Sude ile aynı sınıftaydık. İyi kalpli, yardımseverdi. Annesini özlediği için Edremit'e ailesinin yanına gitmişti. Pazar gecesi dönmüştü. Pazartesi derse girdik. Keman çalıyordu. Köpeği Tayfa'ya çok düşkündü. Her gün ağabeyi ile konuşmadan uyumazdı. Bana, 'Amcaoğlu, dayıoğlu' derdi. 'En güzel, en ses getiren haberlere imza atıp adımdan söz ettirmek istiyorum' diyordu. Buse Mısra ile de çok yakın arkadaştı. Kız kardeş gibiydiler. Onları ölüm bile ayıramadı..."