Bir kişi hakkında mahkemelerce kesin hüküm verilinceye kadar masumiyet karinesi işletilmesi gerekirken, kişi hakkında doğruluğu araştırılmadan sosyal medyada ileri sürülen iddialarla hüküm veriliyor, cezası kesiliyor bu durum da yargıçlar üzerinde kamuoyu baskısı oluşmasına, kişinin adil yargılanabilme hakkının ihlal edilmesine yol açabiliyor.
HIZLI YAYILAN BİLGİ YANLIŞ ALGI OLUŞTURUYOR
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Ali Murat Kırık şunları söyledi: ''Sosyal medya mahkemeleri, adil yargılanmayı etkileyebilir çünkü bu platformlarda hızlı bir şekilde yayılan bilgiler, halkın algısını etkileyebilir ve ön yargılara neden olabilir. Örneğin, sosyal medya platformlarında bir kişi hakkında hızla yayılan olumsuz bir haber, o kişinin adil bir şekilde yargılanmasını etkileyebilir. Bu durumda, toplumda önyargı oluşabilir ve mahkemeye geçmeden önce kişi hakkında olumsuz bir imaj oluşabilir.
KAMUOYU BASKISI HUKUKİ SÜRECİ ETKİLEYEBİLİYOR
Ayrıca, sosyal medyada halkın katılımı, hukuki süreçleri etkileyebilir. Belirli bir davaya yönelik büyük bir kamuoyu baskısı, mahkemelerin tarafsızlığını ve bağımsızlığını tehlikeye atabilir. Ancak sosyal medya zaman zaman yargıya katkı da sunabilir. Örneğin, toplumsal olaylarla ilgili bilgilerin hızla paylaşılması ve yayılması, suçların aydınlatılmasına veya adaletin sağlanmasına katkıda bulunabilir. Ayrıca, sosyal medya üzerinden elde edilen deliller bazen hukuki süreçlerde kullanılabilir.
SOSYAL MEDYA DOLAYLI ETKİ SAHİBİDİR
Her şeye rağmen, bu katkılarla birlikte, sosyal medyanın doğası gereği yanlış bilgilerin hızla yayılma riski de bulunmaktadır. Dezenformasyon ve linç kültürü de bu kapsamda büyük bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine de her şeye rağmen adil yargılanma, genellikle yasal süreçlerin ve mahkemelerin bağımsızlığına dayanır. Bu sebeple doğrudan olmasa da dolaylı etki sahibidir.''