KADEM Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar'ın, "Her gün yeni bir iş başvurusu, başörtüsü sebebiyle reddediliyor" sözleriyle işaret ettiği ve sırf başörtülü oldukları için bir kısım özel sektörü temsilcileri tarafından çalışma hakları ellerinden alınan kadınlar SABAH'a konuştu.
"BAŞÖRTÜLÜ İNSANLARA AŞİNA DEĞİLLER"
İrem Çetiner Yılmaz, "2020 yılında Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesinden mezun oldum. Eğitim fakültesi öğrencileri olarak, 3. Dönemden sonra neredeyse her dönem zorunlu stajlara katılıyoruz. Bense 2018 yılında katılım göstermem zorunlu olan ilk stajımda beni şok eden bir ayrıştırma yaşadım. Gözlem stajımız için üniversitemizin bazı okullarla anlaşması vardı. Listedeki okullardan birini seçebileceğimiz söylendi. Ben de gitmek istediğim, oldukça başarılı, tanınan ve ulaşımı daha kolay bir okulu tercih ettim. Seçtiğim staj okulu, beni ancak başörtümü çıkartmam şartıyla kabul edeceğini söyledi ve bunu dayattı. Sebep olarak, çocukların başörtülü insanlara aşina olmadığını söylediler" dedi.
"ŞAPKA İLE OKULA GİTTİM"
"Danıştığım insanlar, çözüm olarak seçtiğim okulu değiştirmemi tavsiye ettiler. Ancak sunulan okullardan sadece 2 tanesi başörtülü öğrenci kabul ediyordu ve bu kota ise çoktan dolduğu için seçimimi de değiştiremedim. Okul, çeşitli açıklamalar yaparak 'zaten içeride çok erkek olmadığını', 'girmediğini' söyleyerek bunu normalleştirmeye çalıştı. Bir şekilde istemesem de süreç beni şapka ile okula girmeye zorladı. Dedikleri gibi olmadığı da staj döneminde ortaya çıktı. Tüm bu süre boyunca okulun içinde adeta saklambaç oynadım. Güvenlik görevlisi ve erkek velilere görünmemek için elimden geleni yaptım. Bu beni çok gergin ve endişeli bir hale sürükledi. Staj dönemi adeta bir kabusa dönüştü."
"ANAYASAYA EKLENMESİ GEÇ KALINMIŞ BİR DÜZENLEMEDİR"
"Bu kurumların, 'başörtülü insanlara aşina olmayan çocukları', başörtülü insanların varlığından habersiz bırakarak nasıl adil ve eşit bir dünya düzeni kurmayı amaçladıklarını anlamlandıramıyorum. Eğitim kurumlarının farklılığa bu kadar kapalı olmasına mı üzüleyim, başörtülü insanlara karşı güdülen ayrıştırmanın sessizce yıllar boyunca normalleştirmesine mi şaşırayım. Ben bir eğitimci olarak her yetişen bireyin mümkün olduğunca farklılıkları barındıran ortamlarda kendini yetiştirmesi gerektiğini savunuyorum. İnsan haklarından birisi olan din ve inanç özgürlüğünü destekleyecek başörtü maddesinin Anayasaya eklenmesi geç kalınmış bir düzenlemedir. Bu maddeyle belirli bir kesime değil her dine ve ırka karşı bilinçli bir adım atılıyor. Farklılığa saygı ve beraberlik konuları, yeniden açılacak o sağlıklı zemine kavuşuyor."
"ANAYASAL GÜVENCE ÖNEM TAŞIMAKTA"
28 Şubat Öğrenci Derneği Genel Başkanı Emine İlyas ise şunları söyledi: "Cumhurbaşkanımızın ve AK Parti'nin ortaya koymuş olduğu güçlü siyasi irade bugün için meselenin çözümünü sağlamıştır. Ama ne var ki, Eski Türkiye alışkanlığı olan insan hak ve özgürlüklerinden uzak despot yönetim anlayışı vücut bulduğu her ortamda kendini hissettirmektedir. Kamuda çözülen bu anlamsız yasağın bugün maalesef bazı özel sektör kuruluşlarında devam ettiği bir gerçektir. Bir takım özel teşebbüs işletmelerinde halen kızlarımızın iş başvurusu ya geri çevriliyor ya da mevcut işlerinden çıkarılmaları sağlanıyor. İnsani en doğal hak olan başörtüsünü anayasal güvence altına almak önem arz etmektedir."