SABAH Gazetesi'nin bugüne kadar çeşitli şehirlerde gerçekleştirdiği 'Yazarlar Buluşması' bu sefer başkent Ankara'nın kalbi, Cumhuriyet'in temellerinin atıldığı Altındağ'da gerçekleştirildi. Altındağ Belediye Başkanı Dr. Veysel Tiryaki'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen buluşmada SABAH yazarları ilçenin turizm merkezi olan Altınköy Açık Hava Müzesi, Hamamönü, Hamamarkası ve Ulucanlar Cezaevi Müzesi'ni gezdi.
Müzeciliği Altındağ'da yaygınlaştırmak ve özendirmek için büyük mücadele verdiklerini söyleyen Tiryaki, hem belediye bünyesinde pek çok müze açtıklarını hem de özel sektörü bu konuda desteklediklerini vurgulayarak, "Müzecilik bizim fark oluşturduğumuz başka bir uygulamamızdır. Bu bölge artık müzeler bölgesi. Özel müzeciliği de geliştiren, destekleyen işler yaptık. Altındağ'da müzeciliğe büyük katkı sağladık. "Ulucanlar Cezaevi Müzesi", milyonların üzerinde insanın ziyaret ettiği bir müze oldu. Hala yapımı devam eden ama vatandaşımızın ziyaretine de açtığımız "Altınköy Açık Hava Müzesi" adından yüz yıl boyunca söz edilecek bir projedir. Şairler ve Yazarlar Müzesi, Mevlevihane gibi çalışmalarımızın dışında, pek çok özel müzeye de katkı sağladık" dedi.
BAŞKAN TİRYAKİ'DEN DAVET VAR
Altınköy'ün sadece başkente değil, tüm Türkiye'ye örnek bir proje olduğunu vurgulayan Altındağ Belediye Başkanı Tiryaki, "Altınköy'ün kapısı, camisi, çamaşırhanesi, okulu, demir ve kalay atölyeleri, bakkalı, hizarı, taş fırını, dokuma atölyesi, köy evleri, yel ve su değirmeni, asma köprüsü, köy kahvesi ziyarete açık. Yaşayan müze Altınköy Açık Hava Müzesi'nde, kaybolmaya yüz tutmuş meslekler de yaşatılıyor. Köy içinde çalışan nalbant, kalaycı, dokumacı, demirci, değirmenci, fırıncı, köy bekçisi, köy muhtarı, kahveci, bakkal, seyis ve çoban bugün şehirlerde pek rastlamadığımız ritüelleri günümüze taşıyor. Türkiye'nin farklı il ve ilçelerinden Altınköy Açık Hava Müzesi'ne gelen sanatçılar, kaybolmaya yüz tutmuş pek çok sanat dalını da özellikle çocukların ilgisine sunuyor. Altınköy içerisinde, pek çok farklı müze ev de bulunuyor. Bu müzelerin her birinde 100 yıl öncesinin köy yaşantısından örnekler görebilirsiniz. Çocuklarınızla birlikte lütfen Altınköy Açık Hava Müzesi'ne gelin. Şehrin gürültüsünden stresinden arınarak, köy hayatının doğallığını yaşamak isteyen herkesi buraya davet ediyorum" görüşünü belirtti.
Ankara'da tarihi yenileme çalışmalarının ilk olarak 2008 yılı başında Hamamönü'nde Altındağ Belediyesi tarafından başlatıldığına da dikkat çeken Başkan Tiryaki, 500 civarında yapının tekrar ayağa kaldırıldığını belirterek, "Hamamönü bugün, yerli ve yabancı turistlerin Ankara'da en çok rağbet ettiği yerlerin başında geliyor. 1920'li yıllarda Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran kadroların yaşadığı Hamamönü, aynı zamanda ünlü şair Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'nı yazdığı evin bulunduğu bölgedir. İlçenin tarihi dokusunu yeniden ayağa kaldırarak, bundan birkaç yıl öncesine kadar insanların içinden geçmeye ürktüğü, unutulan, ihmal edilen ve kaderine terk edilen bölgeyi tekrar hayata kazandırdık. Mehmet Akif Ersoy Müze Evi, Mehmet Akif Ersoy Edebiyat Kütüphanesi, Gökyay Vakfı Satranç Müzesi, Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi, Şairler ve Yazarlar Evi bölgedeki müzeler arasında yer alıyor. Sanat sokağı ise, Altındağ Belediyesi tarafından Hamamönü'ne kazandırıldı. Kaybolmaya yüz tutmuş pek çok sanat dalı, sanat sokağında sanatseverlerle buluşturuluyor. Müzeleri, kafeleri, restoranları, hediyelik eşya dükkanları, sergi salonları ile Hamamönü Ankara'da yerli ve yabancı turistlerin ilk durağı haline geldi" dedi.
ANKARA İÇİN ÖNEMLİ BİR SİMGE
Ulucanlar Cezaevi'nin ise restore edilerek 2011 yılında müze olarak ziyarete açıldığını belirten Tiryaki, "Ulucanlar Cezaevi, Ankara için çok önemli bir simge. Buranın yıkılmasına izin veremezdik" diyerek, "1925 yılında inşa edilen cezaevinin geçmişi, Türk siyasi hayatından kesitler sunuyor. Ulucanlar Cezaevi sadece infazları ile değil, tanınmış mahkumları ile de tarihe ismini yazdırdı. Çok gazeteci girdi kapısından, çok şair. Bir çok yazarın, politikacının hatta sinemacının yolu geçti Ulucanlar'dan. Açık kaldığı 81 yıl boyunca farklı suçlardan pek çok mahkumun kaldığı Ulucanlar Cezaevi, müze ve kültür sanat merkezine dönüştürüldü. Ankara'nın kültür ve turizm hayatına önemli bir eser kazandırdığımızı düşünüyorum. Bugüne kadar 1 milyon 600 bin kişi tarafından ziyaret edildi" şeklinde konuştu.
DAĞLAR KADAR FARK VAR
Altındağ'da köklü bir değişim ve dönüşüm gerçekleştirdiklerini söyleyen Başkan Tiryaki, "Yeni bir gözle baktık, potansiyelimizi inceledik, analiz ettik, planladık. Yol haritamızı belirledik. Projelerimizi birer birer hayata geçirdik. Çalışmalarımızı kültürel ve tarihi değerlerimizi koruyarak, kollayarak yürüttük. Doğaya, kültüre, sanata, insana değer verdik. Altındağ'da her anlamda bir dönüşüme giriştik. Belediye'de sistemi oturtmak için müthiş bir mücadele verdik. Bu sistemin kişilere bağlı olmaması için çok çalıştık. Kurduğumuz sistemin genleri ile oynanmazsa, bu belediyede uzun yıllar ekonomik problem yaşanmaz. İşe başladığımızda bütçesinin üç katı büyüklüğünde borcu olan bir belediye devraldık. Kendi yöntemlerimizi geliştirerek belediyede yeni bir düzen kurduk" dedi.
"ALTINKÖY TÜRKİYE PROJESİDİR"
Başkan Tiryaki, 100 yıl öncesinin köy hayatının Ankara'nın merkezinde canlandırıldığı Altınköy Açık Hava Müzesi'ne de ayrı bir parantez açtı. Tiryaki, "Altınköy bir kentsel dönüşüm projesi. Altınköy'ün yapımı sırasında 350 gecekondu yıkıldı. Yüzlerce ağaç ve bitki dikildi. Köye yayla ve bağ evleri de yapıldı. Bu köyde koyunlar, kuzular, inekler, öküzler, atlar, eşekler, köpekler, kediler, kuşlar, ördekler, hindiler, geyikler, ceylanlar, arılar, horozlar, tavuklar da var. Köy içinde serbestçe dolaşan hayvanlar en büyük ilgiyi çocuklardan görüyor" diye konuştu.
"ÇANTI EVLER'E SAHİP ÇIKTIK"
Altınköy
Açık Hava Müzesi Projesi'yle, Karadeniz Bölgesi'nde kaderine terk edilen Çantı Evler'e de sahip çıktık" diyen Başkan Tiryaki, "Türkiye'nin kültür hazinelerinden olan "Çantı Evler", çoğunlukla Karadeniz orman köylerinde inşa edilmiş, hiç çivi kullanılmadan yapılan 100-150 yıllık evler. Bugün ne yazık ki korunamadığından fırınlara odun olarak satıldığı için tükenmeye yüz tutmuş bu evler, taşıma yöntemi ile Altınköy'e getirildi, tekrar monte edildi, restore edildi ve Altınköy içinde korumaya alındı" ifadelerini kullandı.
Orda bir köy var 'Altınköy'
LEVENT TÜZEMEN
Ankara'nın yoğun gecekondu bölgesi olan Altındağ'da belediye başkanlığı koltuğuna oturduğu ilk gün Başkan Veysel Tiryaki'nin yol haritasında şöyle yazıyor: "Bir yeri, yeniden ayağa kaldırmak için sadece o yerin çehresini değiştirmek yetmez. Zihinsel dönüşümle desteklenen fiziki dönüşüm ancak sürdürülebilir olur. Yoksa gecekondu yaşamı apartmanlara taşınır. Altındağ'da kentsel dönüşümle birlikte zihinsel dönüşümü de çok önemsedik. "
Altındağlılar'ın bilinç dünyasında yeni ufuklar açan Başkan Veysel Tiryaki içinde yaşadığı Altındağ'ı vizyonerliği, dürüstlüğü, çalışkanlığı ve verdiği sözleri tutmasıyla "Altın" hale getirmiş. 50 bin gecekonduyu yıkarken insanları zihinsel olarak da ikna etmiş ve hiçbir Altındağlı'yı mağdur etmemiş. 2008'de kaynaklarını en etkin kullanan Belediye seçilen Altındağ'daki değişimi çıplak gözle izledim.
Başkan Tiryaki, belediyede savurganlığı bitirmiş, 2085 kişinin oluşturduğu kadroyu 370'e düşürüp dinamik ekip yaratmış. Bütçenin yüzde 48'ini yatırıma ayırıp 140.2 milyon TL yatırım yapmış. Mutlu insanların yaşadığı Altındağ'da kurulan 17 gençlik merkezinden 30 bin öğrenci hizmet alıyor. Kadınların kendilerini geliştirdikleri 24 ayrı merkezde 60 bin kadın üye var. Kurslara devamlılık gösteren kadınlar belediye tarafından Türkiye'yi tanımak adına uçaklarla tatile gönderiliyor.
Özel kreşlerin el yaktığı dönemde açılan 13 kreş 3,4,5 yaş grubu çocuklara günde 3 öğün yemek dahil hizmet veriyor. Aileler sadece 400 TL aylık ödüyor.
9 sağlık merkezi, 112 acil servis istasyonları belediye tarafından yapılıp sağlık Bakanlığı'na verilmiş. Farklı mahallelerde yer alan ve göz kamaştıran 60 tane park ile bisiklet parkı Altındağlılar'a nefes aldırıyor. Yapılan okulların yanısıra aynı tipte inşa edilen butik camilerin mimarisi de çok güzel olmuş.
1000 dönüm üzerine kurulan "Altınköy"ü, Ankara'yı ziyaret edenler mutlaka görmeli. Organik ürünlerle hazırlanan kahvaltıların tadına doyum olmuyor. Ankara girişinde yıkılan gecekonduların yerini hep beton binalar almış. Ama Başkan Tiryaki "Rant" peşinde koşmayıp dev bir alana Altınköy'ü kurarken, Kastamonu'da fırıncılara satılmak üzere olan tarihi evleri satın almış. Tarihi ahşap binalar sökülürken tek tek numaralanarak ve kamyonlarla taşınarak Altınköy'de yeniden hayat bulmuş. Altınköy'deki emeğe saygı duymak ve büyülenmek istiyorsanız görmeniz ve gezmeniz gerekir.
Hamamarkası'nda yapılan bahçeli Ankara evlerinin cazibesinin yanısıra Hacettepe Üniversitesi'nin olduğu Hamamönü'ndeki yıkılmak üzereyken birebir restore edilen binalar ile parklar ziyaretçi akınına uğruyor. Bu restorasyonları UNESCO yetkilileri görse kesin Altındağ Belediyesi'ne ödül verirler ve diğer restorasyonların tamamlanması için parasal kaynak da yaratırlar.
Gezinin son durağı Necip Fazıl Kısakürek ve Nazım Hikmet'in yattığı Ulucanlar Cezaevi'ydi. Başkan Veysel Tiryaki büyük uğraşlar sonucu cezaevini AVM olmaktan kurtarıp müze yapmış. Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'ın idam edildiği hatta idam sehpasının sergilendiği Ulucanlar Cezaevi cidden çok etkileyici, Bugün hayatta olmayan birçok ünlünün eşyalarının, cezaevi notlarının ve mektuplarının yer aldığı Ulucanlar özellikle hafta sonları ziyaretçilerin akınına uğruyor. Psikolojisine güvenenler bir tarihe ışık tutan Ulucanlar Cezaevi'ni gidip görmeli.
İşinin "Tiryaki"si
OKAN MÜDERRİSOĞLU
İşinize
aşıksanız, doğruluk üzere çalışıyorsanız, Allah'ın da yardımı ile "başarı" gelir...
Ankara, ilk yerleşim merkezi olmaya başladığı yıllarda kalesi, camileri, hanları, hamamları, evleriyle, zengin kale ve civarında kurulmuştu. O zaman taşı toprağı altındı. Eski Ankara idi. Çok değerli idi. Zamanla cazibesini yitirdi. Kentin merkezi değişti. Hızlı göçten fazlasıyla nasibini aldı. Başkent'in varoşlarından biri haline geldi. Gecekonduları bir yana gündüz bile girilemeyen sokakları vardı.
Derken...
Bir becerikli el değdi. Dünyanın en zor işini, gecekondu yıkımını, kentsel dönüşümü gönüllülük esası ile hayata geçirdi. Ardından sosyal tesisler, yüzme havuzları, kültür merkezleri, gençlik merkezleri, kreşler, şehrin tarihi dokusunu yansıtan butik semt camileri birbirini izledi. Hacıbayram ve çevresi, o büyük velinin hatırasına yaraşır şekilde düzenlendi. Hamamönü, mümkünse teğet geçilmesi gereken yer iken şimdi bir kültür-sanat-ticaret markası kimliği kazandı.
Bugün Altındağ, hemşehrileri için ismi ile müsemma bir yaşam alanı... Altında imzası olan ise Başkan Veysel Tiryaki...
Azim ve kararlılık...
EKREM KIZILTAŞ
SABAH Gazetesi'nden bazı arkadaşlarla Ankara Altındağ'da geçirdiğimiz günün özeti şu: Hakikaten istenirse, yapılamayacak bir şey yoktur!
1950'lere kadar cazibe merkezi iken sonra kendi haline bırakılan Altındağ'da 2004'ten sonra gerçekleşen muhteşem değişim, bunun ispatı..
Belediye Başkanı Dr. Veysel Tiryaki'den, Altındağ'da 2004'ten sonra yaşananları dinlerken, inanılmaz şeyler dinler gibiydik. Ama gezdik, gördük ve inandık...
Çinçin başta olmak üzere yaklaşık 50 bin gecekondunun yıkılmasıyla sağlanan kentsel dönüşüm, rutin hizmetlerden spor, sağlık ve eğitime kadar yatırımlar ve hele Altınköy Açık Hava Müzesi ... Üstelik de bütün bunların denk bir bütçeyle yapılması...
Detaylarını bu sahifede okuyabileceğiniz bu başarı hikayesinin sırrı, işini sevmek, azmetmek ve kararlı olmak... Dr. Veysel Tiryaki'nin, Altındağlıların kendisine tevdi ettiklerini başarmak için çıktığı yolda yaptıkları da, bunun göstergesi...
Altındağ'dan örnek belediyecilik
ZEYNEP ACAR
Cumhuriyet döneminin o
değerli sosyal
yaşamını sürdürmek
için elinden
geleni yapıyor
Altındağ. İlçe her anlamda
yeniden yapılanmış ve sürekli
bir gelişim halinde. Halkı,
sokakları, restorasyon görmüş
tüm yapıları ve kültür sanata
verdiği önemle Altındağ,
kısa zamanda çok büyük işler
başarmış. Altındağ Belediye
Başkanı Dr. Veysel Tiryaki ilk
günden beri Altındağ'ın hak
ettiği değere kavuşacağına
olan inancını dile getiriyor. Ve
gezip gördükçe bu inanca ortak
oluyorsunuz. Köpeğin bile korkup
giremediği, insanların
endişeyle yürüdüğü cadde ve
sokaklar bugün parklara, kültür
merkezlerine dönüşmüş.
Hem yerel halkın hem de gelen
ziyaretçilerin hayran kalacağı
bir belediyecilik anlayışı gözler
önüne serilmiş.