"SAVUNMALARI 'CEZAİ EHLİYETİ YOK' RAPORU İÇİN
İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkeme'si 45 sayfalık titizlikle hazırladığı gerekçeli kararında, vahşetin nasıl gerçekleştiğini ve birçok önemli hususu dile getirdi. Sanığın poliste, "canım sıkılıp üzüldüğüm için kolay olur diye bir bayana arkasından yaklaşıp kılıçla vurdum", savcılıkta, "mutsuzluğa kapıldım" diyerek şizofreni hastalığı veya eylemi metafizik boyutta harici faktörlere bağlamadan mutsuzluğunu ve sıkıntısı giderme adına suç işlediğini kaydeden mahkeme, yargılama sürecinde ise "şeytan birini öldür dedi" savunmasına dönmesinin cezai ehliyetinin olmadığına yönelik rapor alınması için olduğunu kaydetti. Ancak Adli Tıp Kurumu'nca alınan 3 raporun da cezai ehliyetinin yerinde olduğuna dair geldiğini vurguladı.
"HER TÜRKİYE VATANDAŞININ VİCDANİ ÖDEVİ"
Mahkeme, "durmadan ve duraksamadan 29 saniye süre zarfında sürekli kılıcı kullanarak saldırıyı aniden ve arkadan gerçekleştirdiği an, maktulün defaatle karşı koymasına rağmen eylemde devamlılık gösterdi" diyerek vahşetin boyutunu gözler önüne serdi. Engel olmaya çalışan mağdur Kaan Ağaca'ya karşı da kılıcıyla tehditte bulunduğunu ifade etti. Mağdur Ağca'nın tesadüfen olay yerinden geçtiğini ve Başak Cengiz'in sesini duyarak yardım maksatlı gittiğini ifade eden mahkeme, "Eylemi her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının sergilemesi gerektiği ahlaki ve vicdani bir ödev niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir" denildi.
"SIRF ÖLDÜRMÜŞ OLMAK İÇİN ÖLDÜRDÜ"
Mahkeme neden 'tasarlayarak öldürme' suçundan ceza vermediğini de açıkladı. Sanığın bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya koşulsuz olarak karar vermiş olması ve düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine rağmen bu kararından vazgeçmeyip suçu gerçekleştirmiş olması gerektiğini kaydetti. "Sırf öldürmüş olmak için öldürmüş olduğu konusunda mahkememizde tam bir vicdani kanaate varıldı" ifadesi kullanıldı.
"HER VATANDAŞ, KADIN SOKAKTA YÜRÜYEBİLMELİ"
Mahkeme verilen cezada neden indirime gitmediğini de, "Maktulün Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde her vatandaş ve bilhassa her kadının sahip olduğu 'sokakta yürümekten' ibaret eyleminin; sanığa karşı elem ve gazap uyandıran ve hukukça kınanabilir bir niteliği de bulunmadığından sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasına yer yok" şeklinde yüreklere su serpen ifadelerle anlattı.
"SAMİMİ PİŞMANLIĞI YOK, TOPLUM BARIŞINI BOZDU"
Sanığın suç öncesi geçmişi itibariyle yaşadığı ortamda tedirginlik oluşturduğunu da kaydeden mahkeme, "susma hakkı varken açıklamalarında pişmanlığının görülmemesi, suçla bozulan toplumsal barış ve dengenin sağlanması açısından sanığın kefaret yoluyla arınması ve topluma kabulünün, sosyal barışın tesisi noktasında cezanın tam bir karşılık gerektirmesine nazaran suç sonrası bu anlamda içsel bir muhasebe ve bunun dışa yansıyan samimi pişmanlığı görülmemesinden indirime gidilmedi" dedi.
"KARARLI SALDIRGAN HATIRLA ALER" TELEFONU
Mahkeme ayrıca adli emanette bulunan Can Göktuğ Boz'a ait arka kısmında isimli şahsa ait "kararlı saldırgan hatırla aler" şeklinde yazı bulunan cep telefonunu karar kesinleştiğinde sahibine iadesine karar verirken, suçta kullanılan kılıç ve evde bulunan bıçakların imha edilmesine hükmetti.