Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve eşi Ziynet Demirbaş, 4 yıl önce dağa giden 16 yaşındaki oğulları Baran'a kavuşacakları anı bekliyor. Oğlu, döndüğünde 4 yıldır evde pişirmediği ve onun en sevdiği yemekleri yapacağını söyleyen anne Demirbaş "Nevruz günü sevinçten ölecektim" diyor. Baba Demirbaş ise oğlunun süreceği bir arabayla Türkiye'yi gezmek istediğini anlatıyor.
'SEVİNÇTEN ÖLECEKTİM'
Nevruzda Diyarbakır'da Abdullah Öcalan tarafından yapılan 'sınırların dışına çekilin' çağrısı Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ile eşi Ziynet Demirbaş için ayrı bir anlam ifade ediyor. 4 yıl önce 16 yaşında dağa giden oğlu Baran'ın yolunu gözleyen anne Demirbaş, "O sırada neredeyse sevinçten ölecektim. Şimdi onun evine, bizlere dönme ihtimali çoğaldı" diyor. Sur Belediyesi'nde buluştuğumuz Demirbaş çiftinin yüzü uzun zaman sonra belki de ilk kez böyle gülüyor. Sorularımızı yanıtlayan anne Ziynet Demirbaş hislerini şöyle dile getiriyor: "Sadece kendi oğlum için değil, dağdaki bütün gençler ve anneleri için barış istiyorum. Niye silahla çözelim ki, kalem varken. Oturup konuşalım. Asker annesi de, gerilla annesi de aynı hisleri taşıyor. Bir oğlum da askere gitmek üzere. Anne, annedir. İnsan ciğerini ayırt edebilir mi. Artık gün sayıyorum. 1 ay içinde oğlumun gelmesini bekliyorum. Onurlu bir barış gerçekleşirse bütün anneler çocuklarına sarılabilir. Evimin üstünden uçaklar geçtiğinde, sabaha kadar uyumadığım günler oldu. Baran gelirse, ona yıllardır pişirmediğim yemekleri pişireceğim. 4 yıldır o yok diye evde mantı, dolma pişmiyor. Benim oğlum gelsin, o ne isterse onu yapsın. Biz ona herhangi bir dayatmada bulunmayız." Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş da, bir baba olarak süreçten çok umutlu olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor: "Artık öl-öldür yerine, yaşayaşat diyor taraflar. Bir pozitif enerji yayılıyor, paramparça olan yüreklerimiz birleşiyor. Biz artık savaş uçaklarının seslerini değil, Diyarbakır'a yatırım ve turizm amacıyla gelen uçakların sesini duymak istiyoruz."
'ÖZLEM ARTIK BİTECEK'
Demirbaş şöyle devam ediyor: "Evlatlarımıza olan özlemimiz bitecek. Her an evladımızın öleceğini düşünmek, ölümden beter. Ölenin kim olduğu çok önemli değil, ben bir babayım ve bir askerin de babasını anlayabiliyorum. Evlatlarımızın ve bizlerin hayal ettiği özgürlük ortamının gerçekleşmesi bizi mutlu edecektir. Artık insanların ölmemesi gerektiği bilincini herkes taşıyorsa, bundan daha büyük mutluluk yoktur. Umudumuzu pekiştirense, tarafların bu konudaki kararlılığıdır..."
"TÜRKİYE'Yİ GEZECEĞİZ"
Baran'ın Kürtçe tiyatro yapmak istediğini söyleyen Abdullah Demirbaş, "Gidişiyle planı yarım kaldı" diyor. Oğlunun dağa gitmeden önce lise 3. sınıfta okuduğunu, başarılı bir öğrenci olduğunu ve 4. sınıfa geçmesine bir hafta kala 30 Mayıs 2009'da dağa gittiğini anlatan Demirbaş, "Her sene takdirname alıyordu. Bilgisayar becerisi gelişkindi. Felsefe kitaplarına da büyük ilgi duyuyordu" diyor. Başkan Demirbaş bir tatil anısını da paylaşıyor: "Didim'e tatile gitmiştik. Baran en çok orada neden asker olmadığını merak etmişti. Araba sürmeye çok meraklıydı, 18'i bitirir bitirmez ehliyet almak istiyordu, ama fırsatı olmadı. Dönünce onun kullandığı arabayla Türkiye'yi gezeceğiz." Anne Ziynet Demirbaş da şu mesajı veriyor: "Çocuklarımız geleceksiz, ufuksuzdu, şimdi bu hava değişiyor. Evlatlarımızı dağa çıkaran sebeplerin tamamen ortadan kaldırılmasını bekliyoruz."