Bugün 19 Mayıs 1919. Atatürk'ün milli mücadeleyi başlatmak için Samsun'a çıkmasının 103. yıl dönümü. Mustafa Kemal Paşa, 16 Mayıs 1919'da Bandırma Vapuru'yla 3 gün sürecek zorlu bir yolculuk sonunda 19 Mayıs'ta 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a çıktı. Mustafa Kemal Paşa'nın tarihi Samsun yolculuğu uzun yıllar, "Pusulası bozuk, hızölçeri kırık, kaptanı tecrübesiz Bandırma Vapuru'yla Samsun'a çıktı" klişesiyle anlatılageldi.
BOĞAZ'IN ÇIKIŞINDAKİ FIRTINA VE KARADENİZ DALGALARI ZORLADI
Kaptan İsmail Hakkı Durusu da, zamanında bu dilden dile yayılan bu anlatılardan rahatsız olmuş ve "Vapurun pusulası da hızölçeri de tamamdı, ben de acemi değildim" demek zorunda kalmıştı. Ancak bu anlatılar ne kadar gerçeği yansıtıyordu?
DEDEM GERÇEK BİR VATAN KAHRAMANIYDI
Dedesi ile anılarını anlatan Ulugöl, "7 yaşındayken dedeme Atatürk'ü nasıl götürdün diye sorardım. 'Evladım bir kaptan ne yapar, yolcusunu alır, gideceği yere salimen bırakır. Ben de bunu yaptım.' derdi. Dedem Karadeniz kaptanıydı. Tecrübesiz değil yıllanmış bir kaptandı.
Atatürk, kimseye müracaat etmeden, aramadan dedeme 'Harbiye'deki büroma gelir misin' demiş ve dedem Harbiye'ye gitmiş. Hiç teklif dahi etmeden 'Hazırlan Samsun'a gidiyoruz.' demiş. O tarihi yolculuk bu şekilde başlamış. Hayatta en çok iftihar ettiğim kişi dedemdir. Dedem kendisini övmekten hoşlanmayan gerçek bir vatan kahramanıydı" ifadelerini kullandı.
DEDEM TECRÜBESİNE BİNAEN SEÇİLMİŞTİ
"Dedem son derece ketum bir adamdı. Tarihi yolculuk kendisine sorulduğu zaman sadece görevini yaptığını söyler ve mücadelesinden söz etmezdi. Bandırma'nın pusulasının bozuk olduğuna dair söylentilere, 'Bir gemide 1 tane mi pusula olur? 6 tane vardı. Biri bozulsa diğerini kullanırdık' derdi. Dedem bizzat tecrübesine binaen Atatürk tarafından seçilmiş bir kaptandı" diye konuştu.
KALBİ KIRIK GÖZLERİ AÇIK GİTTİ
Tarihçiler de 20 küsur senelik bir uzun yol kaptanının Karadeniz'e hiç çıkmamış olmasının ve ve son derece önemli bir askeri heyetin görev yerine bozuk bir gemiyle gönderilmesinin mümkün olmadığını anlatırlar.
Kaptan Durusu'nun torunları da dedelerinin gemide pusula bulunmamasının imkânsızlığından söz ettiğini, bu göreve de Karadeniz'i iyi bildiği için seçildiğini anlatmışlardır. Torunlar ayrıca bu iddialar yüzünden Durusu'nun kalbinin kırıldığını, gözünün de açık gittiğini söylemişlerdir.