Büyük yankı uyandıran kitabın hazırlanış sürecinde Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivi, Osmanlı Arşivi, Milli Savunma Bakanlığı Askeri Tarihi Arşivi gibi birçok kurumdan elde ettiği 165 kaynaktan faydalandığını dile getiren Nüket Aşkın, "Belki bunun 2 katından fazla kaynak taradım. Kitapta neredeyse hiç yorumda bulunmadım. Benim yaptığım geçmişin derinliklerinde kalmış tarihi olayları gün yüzüne çıkarmak ve dipnotlarla okuyucuya sunmak" ifadelerini kullandı.
"TARİHİMİZDEKİ ÖNEMLİ BİR AÇIK KAPATILDI"
Kitaba son şeklini verebilmek için bir yıldır arşivlere kapandığını dile getiren Aşkın, "Tamamen kişisel bir merakla başladığım çalışma tüm Türkiye'nin merakla beklediği biyografik bir çalışmaya dönüştü. Tarihimizdeki çok önemli bir açığın bu kitapla kapatıldığını düşünüyorum" şeklinde konuştu.
ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK DOSTU "HACI"
Atatürk'ün çocukluk dönemindeki en yakın dostunun bir karga olduğunu vurgulayan başarılı yazar, 1880'li yılların sonunda iki kardeşin Rapla Çiftliği'ndeki günlerine değinerek, "Orada 'Hacı' ismini verdikleri bir kargayla harika bir dostlukları var. Küçük Mustafa, Hacı öldüğünde dayısından en yakın arkadaşı için bir dut ağacı dikmesini istiyor ve adını 'Hacı Dutu' koyuyor" bilgisini paylaştı.
İNÖNÜ İLE HİÇ ANLAŞAMADILAR
Makbule Hanım'ın İsmet İnönü ve Fikriye Hanım ile yaşadığı anlaşmazlıklara da kitabında yer veren Aşkın, "Fikriye Hanım ile Makbule Hanım'ın yıldızı hiç barışmıyor. Bir ara Atatürk'ün Sultan Vahdettin'in kızı Sabiha Sultan'la evliliği de gündeme geliyor. Makbule Hanım da Zübeyde Hanım da bu evliliği çok istiyor ama olmuyor. Makbule Hanım'ın İsmet İnönü ile de aralarında hep bir mesafe olduğu doğru. Bir saygısızlık iki taraf için de söz konusu değil ama birbirlerinden hiç hoşlanmıyorlar. Makbule Hanım'ın CHP'ye muhalif kurulan Serbest Cumhuriyet Fırka üyesi olması da İnönü'nün canını sıkıyor" ifadelerini kullandı.
ATATÜRK'LE GÖRÜŞEMEMEKTEN ŞİKÂYETÇİ
Makbule Hanım'ın, Atatürk'ü babası yerine koyduğunu dile getiren usta yazar, buna rağmen çocukluk dönemlerindeki birlikteliğin sonraki yıllarda sekteye uğradığını belirterek, "Ağabeyi ile istediği kadar yakın olamamak, onu doya doya görememekten hep şikayetçi. Makbule Hanım'ın iddiası o ki, yakın çevresi kendisini ağabeyinden uzak tutmaya çalışıyor" dedi.
MAKBULE HANIM'IN SON SÖZLERİ
Kitabı hazırlarken kendisini en çok etkileyen bölümü de anlatan Aşkın, "1956 yılında vefat etmeden hemen önce dudaklarından "Ağabeyime haber verin. Gelsin beni aldırsın" sözleri dökülüyor. İşte bu cümle tüm yaşamını özetliyor aslında. Ağabeyi olmadan hep yarım kalan, o olmadan adım atmak bile istemeyen bir kardeş" şeklinde konuştu.