15 Haziran tarihli başlayan antikor testi uygulaması, geçtiğimiz haftalarda yapılan bilim kurulu toplantısının ardından yeniden gündeme gelmişti. Son olarak konuyla ilgili bir açıklama da dün Bakan Koca'dan geldi. Koca, 'geçen hafta kısmen bahsetmiştim. Toplam 153 bin kişi üzerinde bu çalışma yapılıyor. Yapılan çalışma kişi sayısı 132 bine ulaştı. Bu sayının artışıyla birlikte %0.24. Biz antikor taraması da yapıyoruz bu kişilere. Koruyuculuk ise 0.81. Haftaya bu çalışma bitmiş olur ve kesin sonuçları vermiş oluruz.' dedi. Peki, antikor testi nedir, hangi illerde yapılıyor?
İnsanlar, hastalığa yol açan virüsler gibi yabancı bir patojene maruz kaldıklarında, vücutta kan ve dokularda yaşayan antikorlar üremeye başlar. Bu proteinler, virüse yapışarak, kendisini kopyalamasını ve enfeksiyonun vücutta daha fazla yayılmasını engeller. Antikor ya da seroloji testi, vücudun bu antikorları üretip üretmediğine bakıyor. Bu antikorların tespit edilmesi, kişinin çok büyük ihtimalle corona virüsü geçirdiğini gösteriyor.
Bağışan ya da antikor, çok hücreli hayvansal organizmaların bağışıklık sistemi tarafından kendi organizmalarına ait olmayan organik yapılara karşı geliştirilen glikoproteinin yapısındaki moleküllerdir.
81 ilde yaklaşık 153 bin hanede yapılması planlanan antikor testi çalışmaları, 15 Haziran itibariyle uygulanmaya başlandı.
Çalışmada şimdiye kadar 132 bin kişiye ulaşıldığını aktaran Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, elde edilen sonuçlara göre Türkiye'de yaygın bir bağışıklığın söz konusu olmadığını açıkladı.
Taşıyıcılık oranı araştırmasında 132.000 kişinin testi sonuçlandı. Mevcut verilerle taşıyıcılık oranı yüzde 0,24; bu testle paralel şekilde ELISA yöntemiyle yapılan antikor taramasında koruyuculuk yüzde 0,81 olarak saptandı. Yaygın bağışıklık söz konusu değil. Çalışma haftaya tamamlanacak.
Test sonuçları değerlendiren Koca şunları söyledi:
Buradan anladığımız, geçen hafta biliyorsunuz yüzde 0,27'ydi. Şu an bu ilaveyle 0,24 'e kadar düşmüş oldu taşıyıcılık. Taşıyıcılığın yüksek olmadığını, koruyuculuğun da yüksek olmadığını, yüzde 1'in altında olduğunu, dolayısıyla toplumsal bir bağışıklığın geçen hafta yine söylediğim şekliyle olmadığını ve bunu beklememiz gerektiğini, çünkü benzer, belki yüzde 60-65 oranını bulmak için 50-60 kat benzer bir salgını yaşamak gerekiyor. Dolayısıyla bu anlamda koruyuculuğun da yüksek olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.