Antarktika serüvenimizin sonuna doğru yaklaşırken Türkiye'ye dönüş için hazırlıklara başladık. Sefer lideri Prof. Dr. Ersan Başar ile birlikte geçici üssümüzün bulunduğu Horseshoe Adası'na geçtik. 7 kişilik ekip o gece adada kalacaktık. Amacımız gün batımı ve gün doğumunu fotoğraflamaktı. Bilimsel projelerin büyük oranda tamamlanması, bilim insanlarının ise çalışmalarına son rötuşlarını atması sefer yönetimini rahatlatmıştı. İki gün sonrası için dönüş hazırlığı yapıyorduk. Planımıza göre dönüş rotası üzerinde örnekleme çalışmaları yapacak ardından da Türkiye'ye dönecektik. Ancak sefer sırasında hayatımızın bir parçası haline gelen değişken meteorolojik durum bugün hepimizin canını fazlasıyla sıktı. Gelen haber oldukça can sıkıcıydı. Çok kötü bir hava dalgası geliyor.
EVDEN AYRILMAK GİBİ
Bir an önce Horseshoe'den ayrılmazsak dönüş yolculuğu en az bir hafta aksayacak. Sefer lideri Ersan Başar ve iki yardımcısı Hakan Yavaşoğlu ile Özgün Oktar apar topar gemiye döndü. Alınan karar hepimizin için çok üzücüydü. Üssü derhal kapatıp gemiye dönüyoruz. Gecenin ilerleyen saatlerinde de ilk durağımız Dismal Adası olacak şekilde yolculuğumuz başlıyor. Üssü toplarken sanki yıllardır yaşadığım evimi terkediyormuş gibi hissettim kendimi. Bu kadar kısa sürede böylesi bir aidiyet duygusu oluşacağını tahmin edemezdim. Birkaç saatte üssü kapattık. Antarktika'da üs kapatmak kilitlemek değil. Kıtada hiçbir yapıya kilit vurulmuyor. Hatta Acil durum seti ve acil durum gıdaları da mutlaka hazır bulunduruluyor. Amaç gelebilecek herhangi birinin en az bir hafta yaşamını idame ettirmesi. Horseshoe Adası'na toplu fotoğraf çekimiyle veda ettik. Akşam döndüğümüz gemi Dismal Adası'na doğru hareket etmeye başladı. Geminin tecrübeli kaptanı Juan Barra Recabarren ile yapılan toplantıda rota değişikliği ile 4 gün kazanacağımızı öğrendik. Bu haber bizim için iyi bir haber gibi görünse de dünya için kötü bir haber aslında. Adelaide körfezinin içinde yüzyıllardır buzlarla kaplı olan bir geçit ilk kez açık görünüyor. Uydu fotoğraflarıyla tespit edilen bu geçit küresel ısınmanın bir sonucu.
MİNİMUM KARBON AYAK İZİ
Seferin sonuna yaklaşırken lojistik konusu yeniden gündemimize geldi. Lojistik ekibinin başında yer alan Kaptan Özgün Oktar, başlangıç noktamıza doğru ilerlerken ikinci seferin hazırlıklarının başladığını anlattı. Seferin yaklaşık 1 yıl süren bir hazırlık süreci olduğunu belirten Oktar, "Lojistik çok ayaklı bir iş. Geminin kiralanması, kargo miktarının belirlenmesi, uçak biletleri oteller de işin bir parçası. Öncelikli olarak gelecek bilim insanların tespiti. Bilim insanlarının seçiminde de lojistiğin önemi var. Getireceği cihaz ve gideceği bölge de bizim için önemli. Gelen herkesin birden fazla işte kalifiye olması gerekiyor. Aksi takdirde kişi sayısı çok fazla artar. Japonya ve Arjantin'de lojistiği donanma sağlar. Kalabalık gelmektense maliyeti düşürüp bir de minimum karbon ayak izi bırakmak istiyoruz. Atık miktarı da önemli" dedi.
ANTARKTİKA'YA CAMİ
Antarktika'nın en kuzeyinde bulunan King George Adası'na günler sonra ulaştık. Gemiden ayrılarak karaya çıktık. Karada derme çatma inşa edilen ve zemininde asfalt bile olmayan havalimanında bizi almak üzere yola çıkan uçağı beklerken çevrede inşa edilen yapılar dikkatimizi çekti. Çok sayıda bilim üssünün bulunduğu King George Adası'nda iki tane de kilise var. Hem Katolik hem Ortodokslar için inşa edilen iki kilise de aslında sembolik olarak konumlandırıldı. Yapı olarak küçük bir yer işgal etseler de temsil ettikleri misyon çok büyük. Türkiye, Horseshoe Adası'nda kalıcı bilim üssü için hazırlıklarını sürdürüyor. Bu üssün bünyesinde bir de caminin inşa edilmesi, ülkemizin temsil ettiği İslam dünyası için büyük önem taşıyor. Antarktika'ya ilk camiyi yapmak da Türkiye'ye yakışır.
ANTARKTİKA NİÇİN DÜNYANIN GÖZBEBEĞİ?
Antarktika dünyanın en bakir, en bozulmamış kıtası. Kıtadaki buzullarda milyonlarca yıl öncesine dair verilere ulaşabilmek mümkün. Bu sayede insan eliyle dünyaya verdiğimiz zararın boyutlarını görme ve verdiğimiz zararı düzeltmenin yollarını bulma şansımız var. Bilim insanları tam da bu nedenle kıtaya odaklanmış durumda. Elektronik bir cihazımızda uygulamalar çalışmadığında yada ayarlarının ciddi manada bozulduğunu düşündüğümüzde en kolay ve pratik çözüm olarak cihazı fabrika ayarlarına döndürürüz. İşte dünyanın fabrika ayarları da bu kıtada. Antarktika birçok genetik sırrı da bünyesinde barındırıyor. Antarktika'daki olağan dışı koşullarda oluşan kimyasal maddeleri kullanarak kanserden antibiyotik dirençli enfeksiyonlara kadar çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanabilecek ilaçlar şimdiden üretilmeye başladı bile.
'BİLİM VE BARIŞ KITASI' OLARAK ADLANDIRILIYOR
Hiçbir ülkenin yönetimi altında bulunmayan kıtada kurallar Antarktika Antlaşmalar Sistemi ile belirleniyor. Sistem kapsamında 29 danışman ülke, 24 gözlemci ülke bulunuyor. Türkiye halen gözlemci ülkeler arasında bulunuyor. İnsanlığın ortak yararına adanmış tek toprak parçası olan, yerli halkı bulunmayan ve hiçbir ülkenin yönetiminde olmayan Antarktika, "bilim ve barış kıtası" olarak adlandırılıyor. Kıtaya penguenler, foklar, balinalar, kuşlar ve çeşitli hayvanlar ev sahipliği yapıyor.