Kaderde "Kederde Mola Almak" da varmış meğer. Taze geçmişte yitip giden anamın ardı sıra, titrek eller ve içi dışına firar etmiş bir yürekle, ağıt yakarcasına yazı düzmek varmış, yani, bak o kadere... Yine de ona, "Şüko"ma yaraşan yapılmalı. Hüzün ekmeğini şekere bala banıp bulayıp sunmalı diyor içim. Kabulünüz varsa tüm 'anne yitirmişlere' ulaşıp, içlerinde üleşsin bu yazım. Her doğum günümde aynı 'şirin kavga' çıkardı anamla. Aramızda. Ondan istediğim hediyeyi sipariş ettiğimde gözlerini kısıp, gürlerdi:
Bak yine aynı şeyi yapıyorsun. Kes şu saçmalığı. Şarkıdan hediye mi olurmuş hiç? Şımarmış yanıtlardım:
Yaş günü benim madem, ne istersem isterim anne, kime ne? Gelir yanıma oturur, başımı okşar, yalvarır gibi fısıldardı:
Oğlum adam gibi bir şey iste alayım, hatıra kalsın. n İstedim ya anam.
Hey Allah'ım münessabirin. O zaman sürpriz bir şey alayım da onu sakla. Her sene her sene aynı şeyi yapıyorsun. n Hep yapıcam ohh!
İnatçı mendebur. n Mecbursun okuyacaksın.
AHESTE ÇEK KÜREKLERİ
Yıllardır tekrarlanan bu didişmeye aşina yakınlarımızı gülme alır, ardından benle ittifak kurup, tempo-alkış tutmaya başlarlardı. Direncini hep birlikte kırardık anamın. Sonunda pes eder, az önce olmazlanan o değilmiş gibi, odanın ortasına geçer, hediye niyetine istediğim şarkıya girerdi:
Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın/Bir âlemi hayale dalan âb uyanmasın... Sırrı hiçbir zaman vermedim. O şarkıyı kendimden çok babamın ruhuna adadığımı hiç bilmedi, bilemedi. Zaten babam da tek benimle paylaşmıştı sırrı: "Oğul dikkat ol, annen bu şarkıyı okurken, inci tanesi mermere düşüyormuş gibi ses çıkar dinle hele" demişti evveli bir zamanda... Sevda yolunun yarısında yitip gitmiş bir sevgili ardından yürek parça pinçik olur ya, öyleyim işte. O dağılmış yüreğim gibi, birlikte geçmiş onca yılın eşsiz hatıraları da tuz buz olup her yana dağılmış gibi şimdi. Olsun...
HASRETİ SÖYLEMEK
Bir sevgiyi nakletmenin, üzüncün, elemin, tutkuyu anımsayışın kronolojisi, takvim sadakati mi olur peeeh!.. İlle de "dünden bugüne bir bir say
" diyen çıkarsa, mevcutlu bir sitem manzumem var yedeğimde. Onu belki de ilk ve son kez bile isteye, taammüden ağlatmışlığımın belgesi var. O belgenin adı da var: "Şarkıcının Oğlu". Anne! Sen yoktun ya... Hani uzar giderdi ya turne ayları... Sensiz koyardı ya şarkılar... Şarkılarda sen hasreti söylerdin,
Bir çocuk hasreti bir başına çekerdi ya bir Üsküdar sığınağında... Ne bileyim, Bir defasında belki bir akşamüstü, Birinde bir kuşluk vakti belki, Bir damalı taksiler alır giderdi sizi, Babamı ve seni heyetin buluştuğu yere O zalim turnelere Düşünde olsun, daha fazla yaşatabilmek için seni, Mahallede bir tek o çocuk; 'annesinin ölüsünü öpmezdi' yemin ederken... Yatılı mekteplerin acımasız hükmü geçmezken hafta sonu çocuklarına... Bir tek o sensizliğe yenik ve esir yaşardı pazarı ve cumartesiyi de.
Şimdi küfürbazlığa dönüyorsa dili; Sevgi sözcükleri yerine Sokağın dilini emdiğindendir ana sütü yerine. Küfrü sevgi gibi, sevda gibi, özlem gibi, kavuşmak gibi belleyip, bileyip, bildiğindendir yani;
terbiyesizliğine verme... Peki ben şimdi, Şimdi ben aslında, kimin gözleriyim anne? Elim, tenim, saç telimde saklı tılsımların buharı genzimi yakarken, Kimin kuyularından çekilmiş sularla beslenir akıttığım gizli gözyaşları? Çocuktum
Elbette kanayacaktı dişim, dizlerim, yerlere düştüğümde Ben en çok senin görmediğin yerlerde Ve yerler yerine
sensizliğe düştüm anne! En çok yokluğunda ağladım. En çok hasretinde kanadım... Şimdi ben çok uzak bir geçmişin kuyularına düş kovalarımı daldırırken,
Oyunlar, oyuncaklar yerine en çok kulisleri anımsıyorum anne. Çocuk uykularımı çalan hırsız darbukaları, gürültücü kemanları,
Fırdöndüsüz, tombalasız, portakalsız geçen yılbaşlarını hatırlıyorum anne...
Her bayram sabahı, seninkiler yerine ellerini öptüğüm, yalnızlığın dev analarını Harçlıksızlığa değil, sensizliğe sitem edip iç çektiğim anları Baştan aşağı pekiyi karnelerimi ilk sana gösteremediğimi anımsıyorum...
Bir de... Bir de şarkıların güzeldi anne!
Öyleyse şimdi bi kere de, içinde hasretin zerresi bile geçmeyen o şarkını, Bu kez
'Şarkıcının Oğlu' için söyle... De ki; "
Yine o küçücük gözler aralı/ Oya kirpiklerde yaşlar sıralı/ Uyu ey gönlümün nazlı maralı/ Susun garip kuşlar ötmeyin susun/ Güzeller güzeli yavrum uyusun..."
YARIN Bir Diva'nın son günleri ...