Irkçı Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü'nün (NSU) 8'i Türk, 10 kişiyi öldürmesine ilişkin 17 Nisan'da başlayacak seri cinayet davasına Türk gazetecilerin alınmaması kararı, SABAH Avrupa tarafından Alman Anayasa Mahkemesi'ne taşındı. II. Dünya Savaşı sonrası işlenen en büyük seri cinayet davasını izleyecek 50 gazeteci arasında hiç Türk gazetecinin olmamasını hukuksal arenaya taşıyan SABAH Avrupa, Alman kamuoyunun desteğini de arkasına aldı. Münih Yüksek İdare Mahkemesi'nin tepki çeken kararına karşı Alman medya tarihinde bir ilk olma özelliği taşıyan hukuksal mücadele başlatan SABAH Avrupa'nın avukatlığını, Almanya'nın en ünlü medya avukatlarından Prof. Dr. Ralf Höcker'in hukuk bürosu üstlendi. Höcker'in bürosuna bağlı 4 avukat ve SABAH Avrupa yöneticileri, başvurunun son tarihi olan 5 Nisan gecesi 24.00'e kadar dosya üzerinde çalıştı. Başvuru; sürenin bitimine üç dakika kala, saat 23.57'de dosya Federal Anayasa Mahkemesi'ne ulaştırıldı.
ALMAN MEDYA TARİHİNDE İLK
Alman medyasının da davayı Türk gazetecilerin kesinlikle izlemesi gerektiği görüşüne rağmen, mahkemenin kararında ısrar etmesi üzerine yapılan başvuru, Almanya'da yeni bir tartışma başlattı. SABAH'ın Federal Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuru, Alman medya tarihi açısından da önem taşıyor. Bugüne kadar mahkeme salonuna alınmadıkları için Anayasa Mahkemesi'ne başvuran başka bir gazetenin olmadığı için, Alman kamuoyu da davanın sonucunu merakla bekliyor. ZDF, ARD RTL gibi haber televizyonları, Spiegel, Focus, Die Welt, Frankfurter Allgemeine Zeitung, Süddeutsche Zeitung, Bild gibi gazeteler başvuruya yayınlarında geniş yer verdi. SABAH Avrupa yetkililerinin verdiği demeçler de, Alman medyasının gündeminde önemli yer tutuyor.
AKREDİTASYON UYANIKLIĞI
Münih Yüksek İdare Mahkemesi tarafından akreditasyonla ilgili duyurularında başvurunun 5 Mart ve 14 Mart arasında olacağı bildiriliyordu. SABAH Avrupa Yazı İşleri Müdürü İsmail Erel ve SABAH Münih Temsilcisi Rahmi Turan başvurularını 6 Mart'ta yaptı. Ancak Mahkeme yaptığı basın açıklamalarında davayı izleme hakkını başvuruyu yapan ilk 50 kişiye vereceği konusunda hiçbir uyarıda bulunmamıştı. Özellikle dikkat çekilen konu başvurunun 14 Mart'ta son bulacağı ve bu tarihten sonra yapılacak başvuruların kabul edilmeyeceği yönündeydi. İlk başvuruların kabul edileceğini 4 Mart'ta öğrenen bir çok Alman gazeteci, 5 Mart'ta sabah saatlerinde başvurularını yaptı. Mahkemeye yakın olmayan gazeteciler ise bu bilgiye ulaşamadı.
AŞIRI SAĞCILARA DESTEK
Almanya'da "Yüzyılın Davası" olarak nitelendirilen NSU'nun 17 Nisan'da Münih Yüksek İdare Mahkemesi'nde görülecek davası öncesi yaşanan akreditasyon skandalının yankıları sürüyor. Davayı izlemek için aralarında SABAH Avrupa'nın da olduğu 300 gazetecinin başvurusunu değerlendiren mahkeme, 50 gazetecinin mahkemeyi izleyebileceğine karar vermişti. Ancak bu 50 gazetecinin arasında Türk gazeteci yer almamıştı. Alman basın mensuplarının yerlerini Türk gazetecilere vermek için yaptıkları başvuru da reddedilmişti. Öte yandan Almanya'nın, NSU terör hücresinin mağdurlarına "Zor durumda kalma" uygulaması çerçevesinde 1 milyon euro ödediği bildirildi. Ülkenin etkin gazetelerinden Bild'in haberinde, Hessen eyaleti adli dairelerinin, Almanya genelinde faaliyet gösteren ve aşırı sağcı tutuklulara yardım eden bir derneği ortaya çıkardığı ifade edildi.
DEVLET BİLGİSİYLE Mİ İŞLENDİ?
Irkçı
NSU örgütü, 2000- 2007 arasında 8'i Türk 10 kişiyi ırkçı gerekçelerle katletmişti. Cinayetin tetikçileri Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt eylemlerinin 2011'de tesadüfen ortaya çıkmasıyla, polisler kendilerini yakalayamadan intihar etmişti. Üçüncü tetikçi Beate Zschaepe ise teslim olmuştu. Yaklaşık bir yıldır süren soruşturmada NSU örgütüyle ilgili oldukları iddia edilen, bir istihbarat görevlisi ve muhbirin isimleri geçmiş, sistematik cinayetlerin devletin bilgisiyle işlendiğine yönelik ciddi şüpheler oluşmuştu
Mikdat KARAALİOĞLU