İhtiyaç halinde yapılan alışverişlerin 'Onyomani' olarak değerlendirilmediğini belirten Baş, "Bağımlılık dediğimizde aklımıza ilk olarak madde, kumar ya da alkol bağımlılığı gelse de günümüzde oyun bağımlılığı, telefon bağımlılığı, alışveriş bağımlılığı gibi ilk etapta zararsız gibi görünen fakat uzun vadede kişinin aile ve sosyal hayatını etkileyen bağımlılık türlerini de göz ardı etmemek gerekiyor. Alışveriş bağımlılığı, yani onyomani anlık istek ve hazla yapılan fakat ihtiyaç karşılama maksadı olmayan alışverişleri kapsamaktadır. Bu bağımlılıkta kişi, taşıyamadığı bir takım duygu ve düşünceleri ile yüzleşmemek adına yaşadığı olumsuzlukları yok saymak isteyebilir. Genellikle yok sayılan bütün duygu, düşünce ve arzular aslında yok olmaz ve kişide bazı patolojiler yaratır. Kişinin kendi ile sağlıklı iletişim kuramadığı noktada bağımlılıklara yatkınlıkta kaçınılmaz olur" şeklinde konuştu.
"SON RADDEYE KADAR FARK EDİLMİYOR"
Günümüzde alışveriş yapmanın kolaylaşması ve uzaktan zararsız görünmesi kişinin başlayan bağımlılığı gözden kaçırmasına sebep olabileceğinin altını çizen Baş, "Alışveriş yaparken serotonin hormonunda anlık bir artış yaşanır. Yaşanan bu anlık mutluluk hali, kişinin yeniden o mutluluğa ihtiyaç duyduğu anlarda alışveriş yapmasına sebep olabilir. Bu mutluluğun kısa süreli olması ve yerini kısa zamanda suçluluk duygusuna bırakması da yeniden aynı kısa mutluluğa ihtiyaç duymasını sağlayabilir. Bu bir döngüye dönüşecektir. Alışveriş yapmanın bir sorun olabileceği çoğu zaman son raddeye kadar fark edilmiyor fakat çoğu aile sorunu aile ekonomisine yansıdığında gündem haline getiriyor. Artan kredi kartı harcamaları, eve gelen kargolar bir süre sonra aile içi çatışmalara da sebebiyet veriyor. İşin kötü yanı alınan çoğu şey evin bir tarafında istiflenmiş eşyalara dönüşüyor" ifadelerini kullandı.
"GELİŞEN TEKNOLOJİ VE PAZARLAMA TEKNİKLERİ BU BAĞIMLILIĞIN BAŞLAMASINDA ÖNEMLİ ROL OYNUYOR"
Baş, gelişen teknoloji ve pazarlama tekniklerinin ise insanları sürekli bir şey almaya ve fark etmeden bu bağımlılık döngüsünün içine sokmaya yardımcı olduğunu dile getirdi. Baş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Alışveriş bağımlılarına baktığımızda dolduramadıkları duygusal boşluk ise dikkat çekiyor. Hissettikleri boşluk duygusunu alışverişle dolduracaklarına dair bir yanılgı içine düşebiliyorlar. Düşük benlik saygısı ise yine alışveriş bağımlılarının ortak özellikleri içerisinde. Buna ek, sosyal statü beklentisi de alışveriş bağımlılığını sebep olabiliyor. Bu sosyal statü beklentisinin artışında da elbette sosyal medyanın payı büyük. Değişen değer yargıları içerisinde pahalı eşyalara sahip olarak toplumda bir yere sahip olacağı inancı da karşımıza çıkıyor. Her bağımlılıkta olduğu gibi uzman bir psikiyatrist tarafından da değerlendirilmesi gerekiyor. Çünkü bazı psikolojik rahatsızlıklar da bu bağımlılığa sebebiyet veriyor. (Dürtü kontrol bozukluğu, bazı kişilik bozuklukları, depresyon, anksiyete vs.) Bu bağımlılığın önüne geçmek adına yoğun olumsuz duygular içerisindeyken alışveriş yapılmaması, alışveriş yoluyla stres atma çabasına girilmemesi, ani duygularla alma isteğinin önüne geçmek için alma isteği yoğun olarak geldiğinde bu isteği bekletmek ya da ertelemek, ihtiyaç listesi ile alışveriş yapmak, kredi kartı yerine nakit para kullanmak yani davranış değişiklikleri yapmak önerilebilir"