Bartın Merkez ilçe ve Amasra ilçe 8. Olağan kongrelerine katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç 22 yıldır görev başında olduklarını bunun hem Türkiye hem de dünya siyasetinde ilk olduğunu belirterek, parti olarak hem kalkınmayı hem de adaleti sağladıklarını, vesayetçi bir anlayışı yok ettikleri için her gün yargı ve hukuka saldırı olduğunu belirtti. Bakan Tunç"Adı Cumhuriyet olan bir parti halkın Cumhurbaşkanı seçmez dedi. Cumhuriyet halkın yönetimidir. Ama sokağa çıkanlar bir hareket başlatmaya başladılar. Anayasada olmayan bir maddeyi icat ettiler, halka Cumhurbaşkanı seçtirmeyiz dediler. Anayasada böyle bir kural yok, ama Anayasada Cumhurbaşkanlığının hangi çoğunlukla seçileceğine ilişkin kurallar var, ama olmayan bir kuralı icat edip Anayasa Mahkemesine götürdüler, o vesayetçi anlayışın temsilcilerinin olduğu mahkemede maalesef Cumhurbaşkanlığı seçimlerini iptal ettiler. Halka gidelim dedik, bu sefer de 2008 de halk oylaması için evet oyu istemek isterken, onlar Cumhurbaşkanlığı seçtirmeyen Meclisteki vesayetçi anlayışın temsilcileri ana muhalefet parti Cumhuriyet Halk Partisi sokaklarda "Halk Cumhurbaşkanı Seçemez" dediler, hayır oyu verin dediler. Hem Meclise seçtirme, hem halka seçtirme işte bunların siyaseti bu, bu siyasetleri yüzünden bugüne kadar halktan yetki alamadılar. Halkımız referandum da bundan sonra Cumhurbaşkanını Halk seçecek dedi ve Türkiye de yen bir dönem başladı.Ülkemiz de yüksek bir demokrasiye kavuşması için çok çalıştık. Adaleti savunan, mazlumun hakkını savunan bir politika izledik. Güçlü olmak zorundayız, Savunma Sanayinde, Ekonomi de, Enerji de bağımsız olmak zorundayız. Güçlü olduğumuz da mazlumun hakkını hukukunu daha çok savunacağız. Şimdide savunuyoruz. Uluslararası adalet divanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi nezlinde süreçleri takip ederek Uluslararası Hukuk nezlinde o soykırımcılardan sorulmasını sağlayacağız, onlar bu dünya da hesap verecekler. Öbür Dünya da da İlahi adaletten kurtulmaları zaten mümkün değil.
Ülkemizde yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması için çok çalıştık, reformlar yaptık. Adalet Partisi bir yandan kalkınmayı bir yandan Adaleti savunur, Güvenilir bir adalet sistemi, hukukun üstünlüğünü esas alan bir adalet sisteminde çok mesafeler aldık. 12 Eylül de darbecilerin yanında duran bir yargı sistemi, 28 Şubatta darbecilerin karşısında cübbelerini yerlere seren onların karşısında hazır ol da duran bir yargı sistemi 27 Mayıs ta Başbakanları, Bakanları İmralı da yargılayan, mahkum eden bir yargı sistemi eğer ülkemiz de hakim olsaydı, 15 Temmuz da darbecilere karşı başarılı olabilme şansı olabilir miydi. Onları yakalayan, göz altı kararı verdiren yargı önünde hesap vermelerini sağlayan yargı sistemimiz var. Onun için her gün hukuka yönelik, her gün hukuka yönelik saldırıların sebebi bu. Vesayetçi anlayışı özleyenler, Yassı ada yargısını özleyenler, geçmişte yargının kendilerine arka bahçe yapanlar bugün rahatsız oldukları için hazmediyorlar ve her gün saldırıyorlar. Amerika Birleşik Devletleri eski barolar birliği başkanının kurduğu bir dernek, Türkiye den vesayetçi birkaç kişiden aldığı görüşlerle, bağışlarla ayakta duran, bağışların başında Amerika Dış İşleri Bakanlığı olan bir dernek Türkiye yi hukuk endeksi sıralamasında en son sıralarda yer veriyorlar, kim inanır bunlara basın özgürlüğünde Türkiye'yi, 170 gazeteciyi şehit eden, öldüren İsrail' basın özgürlüğünde Türkiye nin önünde gösteriyorlar. Bunlara ne kadar güvenilir, ne de kadar inanılır. Bunlar tamamen kara propaganda. Ülkemiz için yapılan bir kara propaganda: Bu kara propagandaları maalesef muhalefet partileri yapma çabası içindeler. Türkiye'nin bu hak etmediği propagandaya karşı da uyanık olmamız lazım dedi.