Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede olay anı anlatıldı. İddianamede Esenler'de 19 Nisan günü sanık Kemal Balkaya'nın olay öncesinde ablası Yıldız Gül'ün yaşam tarzından rahatsızlık duyduğu ve aralarında bu sebeple tartışma yaşandığı belirtildi. İddianameye göre sanık Balkaya bu konuları tekrar görüşmek için olay günü ablasının evine gitti ve maktülü öldürmekte kararlı olduğu için yanına bıçak alarak maktülü dışarı çıkardı. Daha sonrasında ise kuytu bir yerde ablasını boğazından birden fazla kez bıçaklayarak öldürdü. İddinamede sanığın olayın ardından yakalanmamak için ablasının telefon ve cüzdanını üzerinden alarak uzak bir yere fırlattığı ve daha sonra kaçmak için gittiği otogarda yakalanarak gözaltına alındığı aktarıldı. Hazırlanan iddianamede sanık Kemal Balkaya için 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek kardeşi kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. İddianamede Maktül Yıldız Gül'ün olayın ardından boğazı kesik bir halde sürünerek anayola kadar ulaştığı fakat yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığı da aktarıldı.
"ABLAMIN BOYNUNDAN KAN GELDİĞİNİ GÖRDÜM"
Bakırköy 24'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada sanık Balkaya "Ablam benimle bir meseleyi konuşmak için İstanbul'a çağırdı. Gittiğimde çocuklar bana hoş geldin demedi. Korkmuş bir halleri vardı. Eniştemi sordum. Ablamın kızı tehdit edildiklerini söyledi. Ablam dışarı çıkalım konuşuruz dedi. Çıkmadan mutfakta bulunan bir meyve bıçağını alıp montumun cebine koydum. Evdeki konuşmalardan ve tehdit edildiklerini söyledikleri için endişelenmiştim. Ablamla telefoncuya gittik. Yolda konuşurken eniştemin 2-3 aydır annesinin evine gittiğini, ona boşanma davası açtığını söyledi. Ablam 'iyi ki gitti yoksa başımıza bir şey gelecekti' dedi. Ben de aralarını bulmayı teklif ettim. Ablam eniştemi istemediğini, 1,5 yıldır bir sevgilisi olduğunu ve onunla yaşamak istediğini söyledi. 'Çocukların var, zihinsel engelli bir çocuğun var, ne sevgilisi' dedim ama beni dinlemedi. Sevgilisinin Bursa'da bizim mahallede yaşayan Vedat olduğunu söyledi. Vedat'ın aile bakacak karakterde biri olmadığını, çocuklarıyla neredeyse aynı yaşta olduğunu söyleyip 'utanmıyor musun bu durumdan' dedim. Bana sen karışma dedi. Ablam benden Bursa'ya döndüğümde Vedat'ın ailesiyle konuşup birlikte yaşamaları konusunda onları ikna etmemi istedi. Kabul etmedim. Ablam sinirlendi. Sen bunu yapmazsan ben de senin yuvanı yıkarım, çocuklarından ayırırım dedi. Ağza alınmayacak küfürler etti. Git kendin konuş dedim. Bana birkaç kez yumruk attı. Ben yumruk atarak karşılık verdim. Dönüp Bursa'ya gidecektim. Ablam arkamdan gelip yumrukla vurmaya başladı. Ablamın elinde bıçak olduğunu gördüm. Bıçakla vurmaya çalıştı. İki elimle bıçağı tuttum. Bu esnada ablamın ayağı bir yere takıldı, sırt üstü düştü. Ben de üstüne düştüm. Ayağa kalktığımda ablamın boynundan kan geldiğini gördüm. Bilinçsiz bir şekilde ablamın çantasını, telefonunu ve elindeki bıçağı alıp oradan ayrıldım. Bıçağın yolda düştüğünü hatırlıyorum. Mutfaktan aldığım bıçağa ne olduğunu hatırlamıyorum" diyerek savunmasını yaptı.
"DAYIMIN EVİMİZE GELMESİ BANA GARİP GELMİŞTİ"
Duruşmada tanık olarak dinlenen maktul Yıldız Gül'ün kızı Gülsün Akyaz ise "Annem, kendi annesi, babası ve kardeşleriyle uzun yıllardır görüşmüyordu. Dayımın o gün evimize gelmesi de bana garip gelmişti. Evde bir tartışma yaşanmadı. Tehdit olayı da olmadı. Ancak daha öncesinde annem sevgilisi olduğundan kimseye bahsetmemi istememişti. Annemin de aile çevresinde tehdide maruz kaldığı konusunda bilgim yoktur" şeklinde konuştu. Mahkeme heyeti eksik hususların giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.