Organ bağış Haftası nedeniyle Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız'la bir araya gelen piyanist Ece Dağıstan Say, Ablası Ceyda Dağıstan'a böbrek bağışında bulunmasının nakil öncesi ve sonrasında yaşadıklarını ve bu süreçte hissettiği duygularını paylaştı.
Ablası için böbrek bağışçısı olan piyanist Ece Dağıstan Say, nakil sürecinde yaşadıkları ile ilgili bilgiler aktardı. "Bu naklin gerçekleşeceğini ilk günden beri biliyorduk. Tek dileğim, böbrek verebilecek kondisyonda olmamdı. Maalesef ben de bir sağlık sorunu yaşamıştım; ameliyat ve radyoterapi gibi süreçlerin yanında 5 sene boyunca bir ilaç kullanmak zorundaydım." şeklinde konuşan Ece Dağıstan Say, detaylı bir hekim kontrolü evresini başarıyla atlatarak bağışçı olabildiğini sözlerine ekledi. Ece Dağıstan Say, bu süreçte yaşadığı duyguları şöyle aktardı: "Donör olacağımı duyduğum an hayatımın en mutlu anıydı. Donör olmak benim için bir karar almak değildi; bu sadece hayatımda en sevdiğim insana can olmak gibi duygular yarattı bende. İkimiz de çok şanslıydık ki, iki kardeşin doku uyumu adeta bir anne kız doku uyumu kadar yüksek seviyedeydi."
"ÖNCE ABLA KARDEŞTİK ŞİMDİ BÖBREGİMİZİ PAYLAŞTIK"
Nakil sonrası hem ablasının hem de kendisinin sağlık durumlarının çok iyi olduğunu vurgulayan Ece Dağıstan Say, "Benim hayatımda hiçbir değişiklik olmadı, hatta belki de verdiği motivasyon kaynaklı çok daha aktif bir yaşama geçtim diyebilirim. Ablam da gayet iyi, birçok kısıtlaması kalktı. Kendine elbette iyi bakıyor ve kontrollerini düzenli yapıyor. Güzel, huzurlu bir hayat yaşıyor" şeklinde konuştu.
"DONÖR OLMAK HİÇBİR RİSK TAŞIMIYOR"
Donör olmaya karar verme süreci ile ilgili de konuşan Ece Dağıstan Say, hekimlerinden ilk andan itibaren en doğru şekilde bilgi alabildiklerini vurguladı. "İyileştirme sürecinde öncelik donörün sağlığını korumak oluyor. Zaten öncesinde bana yapılan detaylı taramanın amacı buydu. Doktorlar, donör olmamın sağlığımda yüzde 0.1 ihtimalinde bile tehdit yaratacağını düşünürlerse beni donör yapamayacaklarını anlattılar. Hatta gönüllü olduğumdan emin olmak için beni psikolojik bir gözlemden bile geçirdiler. Dolayısıyla donör olmak hiçbir risk barındırmıyor" şeklinde konuşan Ece Dağıstan Say, bağış sonrasında kendini, hayatı ve hayatın getirdiklerini daha çok sevmeye başladığını da sözlerine ekledi.
"ŞU AN 30 BİNİN ÜZERİNDE KRONİK BÖBREK YETERSİZLİĞİ HASTASI ORGAN BEKLEMEKTE"
Kronik organ yetmezliğinin en başarılı tedavisinin organ nakli olduğunu belirten Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız, konu ile ilgili önemli bilgiler aktardı. "Ülkemizde ve dünyada organ naklinde en önemli sorun maalesef yeterli organ bulunamamasıdır. Şu anda en az 30 bin kronik böbrek yetersizliği hastası organ beklemekte ve bu hastaların yılda sadece 3.500-4.000'ine böbrek nakli gerçekleştirilebilmektedir. Ayrıca bildirilen beyin ölümlerinde yakınlarından onam alınma oranı ülkemizde yüzde 24'tür ve diğer ülkelere kıyasla daha düşüktür. Unutmayalım ki bir kadavra donör, iki böbrek, bir karaciğer, bir kalp ve bir akciğer nakli ile en az beş kişinin hayata tutunmasını sağlar."