Hz. Mevlana'nın 751. Vuslat Yıldönümü Özel Sema Mukabelesi, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Türk Telekom Opera Salonu'nda gerçekleştirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'ne bağlı İstanbul Meydan Meşkleri Topluluğu tarafından icra edilen 'Mevlevi Mukabelesi', postnişin Mehmet Fatih Çıtlak ve sanat yönetmeni Yüce Gümüş tarafından sahneye taşındı. Postnişin Mehmet Fatih Çıtlak, "Düzenlediğimiz sema mukabeleleri insanların büyük teveccühüne uğruyor. Bu Hazreti Mevlana'nın Şemsi Tebrizi ile olan söyleşisinin de bir bereketidir. Bu tür programlarda her sene, 'Artık yeni şeyler söylemek lazım cancağızım' denir ama ne yazık ki yeni bir şey söylenmez" dedi. Semanın ilk çıktığı zamanlarda manayı yeni bir üslupla ortaya koyduğuna işaret eden Çıtlak, "400 sene evvelini hayal edin.
Beyaz tennureli, entari giymiş âlim insanların, 'Allah' diyerek döndüklerini ve insanların dikkatini çekerek bu aşka davet ettiklerini düşünün. Biz burada bunu devam ettiriyoruz" diye konuştu. Çıtlak, Hz. Mevlana'nın temel öğretisinin 'dinlemek' olduğunun altını çizerek, "Bizim kendi bakışımızla iktifa etmememiz gerekmektedir. Allahu Teala devamlı bir tecelli halindedir ve biz bunu ancak kalp kulağıyla anlayabiliriz. Sema bu anlama gelir ve 'işitmek' demektir. İşte nirengi noktasını bu hakikat oluşturmaktadır. Mevlevilik öğretisi elbette sema etmekten ibaret değildir. Mevlevilik, Allah ve Resul'üne yaklaşmak için yaşanması gereken ahlakı ortaya koyar. Tasavvuf alanındaki bütün yollar böyledir. Sema, her şeyin zaten Cenab-ı Hakk'a ait olduğunu bilerek bu dünyadan ayrılmayı sağlamaya çalışan öğretinin bir göstergesi ve yansımasıdır" ifadelerini kullandı.
GÜNDÜZ TENNURE DİKİYOR AKŞAM SEMA DÖNÜYOR
Konya'da gündüz atölyesinde Mevlevi kıyafetleri diken terzi Ömer Kılıç, Mevlana'nın 751. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri'nde de sema icra ediyor. Terziliğe 13 yaşında gördüğü rüyanın etkisiyle başlayan Kılıç, Mevlevi dervişlerinin sema ederken giydiği, kefeni simgeleyen beyaz tennuresini almaya gittiği dikimhanenin ortamını beğenmeyince bu elbisenin daha manevi ortamda dikilmesini düşündüğü için tennure hazırlamayı öğrendi. Tennure dikmenin, emeğinden ve kazancından ziyade manevi yolculuğu olduğunu vurgulayan Kılıç, terzihanedeki mesaisinden sonra akşamları da sema icra ediyor.