Başlarken...
İstanbul'un en canlı caddelerinden biri olan İstiklal'in vazgeçilmez renklerinden biri, kuşkusuz sokak müzisyenlerinin hemen her köşe başından yükselen farklı melodileridir. Ancak çoğu yabancı olan bu müzisyenlerin hayat öyküleri de en az yaptıkları müzik kadar renkli. Kimi anaokulu öğretmenliğini bırakıp babasının tüm karşı çıkmalarına rağmen tek başına ve beş parasız dünyayı gezmeye karar vermiş, kimi bisikletle çıktığı Avrupa turunda hem aşkı hem de solistini bulmuş. Aralarında göçmen kuşlar gibi hava soğudukça göç edenleri bile var. İşte İstiklal müzisyenlerinin renkli hikâyeleri...
Beyoğlu Tünel'den Taksim Meydanı'na doğru yürürken, uzaktan gelen kanun sesi çekti bizi önce kendisine. Uzun saçları ve şalvarı ile ilk bakışta bir Raggie şarkıcısını andıran bu güler yüzlü adamın adı Georgi Dimitrov. 29 yaşındaki Bulgar vatandaşı olan Dimitrov, 5 yıldır tek başına, sırtındaki çantasıyla dünyayı geziyor. Hint asıllı bir müzik aleti olan santur çalan Dimitrov'un, yaklaşık 2 yıl önce İstanbul'a yolu düşmüş. İstanbul'da kanun ile tanışan Dimitrov, "Sesini duyar duymaz kanuna âşık olduk. Türk arkadaşlardan kanun çalmayı ve makamları öğrendim. Şimdi dünyayı kanunumla geziyorum" diyor. Şimdiye dek Avrupa'nın tamamını geçen Dimitrov, tıpkı leylekler gibi havalar soğumaya başlayınca daha sıcak ve egzotik yerler tercih ettiğini anlatıyor. "Isınmak için para ödemem, yağmurlar başlayıp soğuk bastırınca hemen eşyalarımı toplayıp, daha sıcak bir ülkeye geçiyorum. Bu kışı Hindistan'da geçireceğim. Geçen yıl da Kanarya Adaları'ndaydım" diyor. Türkiye'de pek çok dost edindiğini anlatan Dimitrov, Tarlabaşı'nda kiraladığı bir evde yaşıyor. "Türk arkadaşım ut çalıyor. Onunla birlikte İstiklal, Kadıköy ve Büyükada'da sokak müziği yapıyoruz" diyen Dimitrov, ailesinin de bu yaşam tarzına alıştığını söylüyor. En son kar yağışını 2 yıl kadar önce Noel için ailesini görmeye memleketine döndüğünde gördüğünü anlatan Dimitrov, "sıcak bir hayatı" tercih ettiğini anlatıyor. Türklerin sokak sanatçılarına sempatiyle yaklaştığını anlatan Dimitrov, "Avrupa'nın her yerinde Türklerle karşılaşıyorum. Çünkü kanunun sesini duyunca çok hoşlarına gidiyor. Hemen gelip uzun uzun dinliyor ve iyi para bırakıyorlar. En çok parayı İsviçre'de kazanıyorum. Onlar sokak sanatçılarına çok fazla bahşiş bırakıyorlar. Haftada bin dolar kazandığım oldu" diye konuşuyor.
Sokakta tanışıp grubu kurunca ver elini konser
Kontrbas ve akordeonun sesinin geldiği yere doğru ilerlediğimizde, müzisyenlerin çevresini saran bir kalabalık karşılıyor bizi. Müzik o kadar hareketli ve şarkıyı söyleyen müzisyen de kendini o kadar kaybetmiş ki, izleyici kalabalığı cep telefonlarını ve fotoğraf makinelerini çıkartıp anı ölümsüzleştirmekten kendini alamıyor. Akordeon çalan müzisyen söyleşiye sıcak bakmasa da kontrbasın arkasında bize gülümseyen yüz Türkçe "Merhaba" diyerek karşılıyor bizi. İtalyan asıllı Miche Severgnini 39 yaşında. Türkiye'ye ilk kez 1999 yılında gelip yerleşmiş. Birkaç yıl İstanbul'da kalan müzisyen, geniş bir Avrupa turu yaptıktan sonra 2009 yılında yeniden İstanbul'da kendini bulmuş. İstanbul'a aşık olduğunu söyleyen ve Türkiye'ye yerleşen Miche, geniş bir Türk arkadaş grubu da edinmiş. "Türkiye'nin farklı illerini de gezdim. Antalya, İzmir gibi şehirlerde farklı gruplarla müzik yaptım" diyen Miche, gündüz birkaç saat İstiklal'de sokak müziği yaptığını gece ise farklı gruplarla barlarda sahne aldığını söylüyor. "Türkiye'yi çok seviyorum. İstiklal Caddesi dışında farklı sokaklarda da müzik yapmayı merak ediyorum ama cesaret edemedim" diye konuşuyor. Caz müziğe gönül verdiğini anlatan Miche, sokakta tanıştığı yeni insanlarla müzik yapmanın çok keyifli olduğunu söylüyor. "Bu arkadaşla birkaç gün önce burada tanıştık. Birlikte müzik yapmaya başladık. Hem eğlenceli hem de ilginç oluyor" diye anlatıyor. Başına ilginç şeylerin de geldiğini eklemeden geçemeyen Severgnini bir anısını şöyle anlatıyor: "Kontrbas büyük bir müzik aleti olduğu için insanlara ilginç geliyor ve birlikte fotoğraf çektirmek istiyorlar. Bir kez İstiklal'de biri fotoğraf çektirmek istedi. Fotoğraf çekildikten sonra kontrbas'ı bırakıp yanından ayrıldı. Tek başına ayakta duracak sandı sanırım. Son anda fark edip kendimi yere atmasaydım en değerli varlığım, geçim kaynağım parçalanacaktı. Şimdi daha dikkatliyim."
YARIN:
UKRAYNA FİLARMONİ'DEN İSTANBUL'A...