Metris Cezaevi'nde gördüğü işkence nedeniyle yaşamını yitiren Engin Çeber davasında yargılanan 4 kişinin müebbet hapse mahkûm edilmesi de, Çeber ailesini tatmin etmedi. Mahkeme kararı için "Umut verici" diyen Çeber ailesi, oğullarının gözaltı sürecinde görevli polislere az ceza verildiğini düşünüyor. Engin Çeber'in ailesi, dün mahkeme kararını çocuklarına haber vermek için İstanbul Ümraniye Kocatepe Mezarlığı'na gitti. Çocuklarına kendisine işkence yapan 4 kişinin müebbet hapse mahkûm olduğunu anlatan aile, gözyaşı döküp Kuran okuttu. "Verilen ceza içimi az da olsa rahatlattı ama yavrumu geri gelmeyecek. Onu bir daha göremeyeceğim" diye isyan eden 55 yaşındaki Kamile Tekin, oğlunun mezar taşını öpüp kokladı. Oğlunu ölmeden bir gün önce hastane yatağında gördüğü anı anlatırken gözyaşlarını tutamayan acılı anne, "Sadece 5 ya da 10 dakika görmeme izin verdiler. Yatakta cansız, robot gibi yatıyordu. Ellerine, kollarına, bacaklarına dokundum. Vücudu hala sıcaktı. Ama beni duyamıyordu. Cansız gibi yatıyordu. Bu onu son görüşümdü. Anne olarak acım çok büyük. Umarım başka Enginler ölmez" dedi.
'İŞKENCENİN ADI ENGİN'
İşkencenin Türkiye'nin çözülemeyen bir sorunu olduğunu söyleyen anne Tekin, "Engin işkencenin adı oldu. İşkence hep vardı ama onun sayesinde ortaya çıktı. Oğlumun ölümüne sebep olanlar, umarım aynı acıyı yaşar. Onu yok yere kurban ettiler. Ağır bir suçu olsa, belki bu durumu anlardık. Ama hiçbir günahı yoktu. Acım gün geçtikçe büyüyor. Her hafta mezarına gidip, taşları öpüp kokluyorum, onunla konuşuyorum" şeklinde konuştu. Baba Ali Çeber de mahkemenin verdiği kararı şöyle değerlendirdi: "Tabii ki sevindirici bir karar ama yargılanan polislere daha fazla ceza verilmeliydi. Umarız mahkeme kararı caydırıcı olur ama polisler de aynı cezayı almalıydı. Bu dava sürecinde elimizden gelen her türlü mücadeleyi verdik. Hakkımızı sonuna kadar aradık, aramaya da devam edeceğiz." Abla Şerife Çeber ise "Görüntülerde her şey ortaya çıktı, kanıtlandı. Yargılananlardan hepsi müebbet alsa bile acım hafiflemez" ifadesini kullandı.
'Bu karar Türkiye tarihinde bir ilk'
CEZA Hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Donay: Türkiye tarihinde şimdiye kadar böyle bir karar yok. İşkencenin yapıldığı tespit edildiyse cezası Türk Ceza Kanunu'nun 95. maddesinin 4. bendine göre ağırlaştırılmış müebbettir. Verilen bu karar, kanuna uygun. Ayrıca uluslararası hukuka da uygun. İşkencenin engellenmesi için uluslararası sözleşmeye tabiyiz. İşkence en ağır öldürme biçimidir, gayri insani bir olaydır.
'İşkenceye tolerans olmadığının kanıtı'
CEZA Hukukçusu Prof. Dr. Bahri Öztürk: Adam öldürmenin TCK'daki karşılığı müebbettir, işkence yaparak öldürmenin cezası ise ağırlaştırılmış müebbettir. Yerel mahkemenin verdiği kararda bir hata yok ise ve Yargıtay da bu kararı onarsa, Türkiye'de işkenceye tolerans yok demektir. Artık işkenceye kimse cesaret edemez. Ayrıca, insan haklarına saygı konusunda hangi noktada olduğumuzu gösteren son derece önemli bir karar.