Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde omuz atma tartışması yüzünden Ayhan Kaya'yı kemerle dövdükten sonra bıçaklayıp öldüren 3 kişiye verilen 25'er yıl hapis cezası, Yargıtay'da onanmıştı. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan katillerin cezaları kesinleşirken, cinayete geç müdahale ettikleri iddia edilen Güven Timlerinin amiri Zafer Okumuş'un Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanmasına devam ediliyor. Olay tarihinde komiser yardımcısı olan Okumuş, FETÖ üyeliğinden de yargılanmış ve 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum edilmişti. Ayhan Kaya'nın onlarca kişinin gözü önünde uluorta öldürülmesinin üzerinden 5 yıl geçti. Şehir magandalarının hayatını söndürdüğü Ayhan Kaya'nın ağabeyi Hüseyin Kaya, onsuz geçen yılların acı ve özlem dolu yıllar olduğunu dile getirdi.
HÂLÂ YASINI TUTUYOR
Ölmeden bir hafta önce kardeşiyle Beyoğlu'nda buluştuklarını anlatan Hüseyin Kaya, "Ramazan ayıydı. 'Evimi, her şeyimi Bodrum'a taşıyacağım, artık İstanbul'a gelmek istemiyorum' demişti. Oraları çok seviyordu. 15 yıldır baktığı bir köpek vardı. Adı Romeo. Şu an, ev arkadaşı bakıyor Beyoğlun'da. Ayhan öldükten sonra köpek suskun bir hale bürünmüş. Hâlâ yatağına bakıp duruyormuş. Geçenlerde gittim, köpek beni görünce heyecanlandı, üzerime atladı. Kokumu mu benzetti, ne oldu, nasıl bir his var köpekte bilmiyorum. Ben de duygulandım" dedi.
ARKASINDA ÇOK ŞEY BIRAKTI
Hüseyin Kaya, turizmci olan kardeşinin kişiliği ve sosyal hayatını ise şöyle dile getirdi: "Kardeşim Ayhan'ın hep gençliğinden beri bilgisayar merakı vardı. Yabancı ülkeleri gezmek isterdi. Kickboks yapardı. Ezberi, hafızası çok iyiydi. Ana dili gibi İngilizcesi vardı. Öldüğünde Londra'da 5 yaşında bir oğlu vardı. Şu an 10 yaşında. Pasaportunda da 12 ülkeye giriş çıkış yaptığı görülüyor. 12 ülkede de arkadaşları, dostları vardı. Aralarında işadamları da olan arkadaşları, Türkiye'ye geldiklerinde Ayhan'ı ararlardı. Onlar da Ayhan'ı ülkelerine davet ederdi. Cenazesine Fransa'dan, Dubai'den, Tayland'dan gelenler oldu. Fransız arkadaşı cenazede çok ağladı. Benim yabancı dilim olmadığı için onlarla çok iletişim kuramadım."
FETÖ'CÜ POLİS CİNAYETİ SEYRETTİ
Olayın ardından sanıklardan sadece Cihan Arslan'ın tutuklandığını, Hasan Düman ve Ferdi İnci'nin ise serbest bırakıldığını anlatan Kaya, soruşturma aşamasında yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: "Polis, savcıya Ayhan'ın yaralı olduğu şeklinde bilgi verdiği için serbest bırakılmışlardı. İtiraz ettik. Sanıklardan üçünün de tutuklanmasını istedik. Ben soruşturmadaki aksaklıkları CİMER'e de yazdım. Bunun üzerine diğer iki sanıkla ilgili de yakalama kararı çıktı. Ancak bir kaç ay sonra yakalanabildiler. Facebook'ta Gazi Mahallesi baraj bölgesinde paylaştıkları fotoğrafları üzerinden izlerini sürüp, saklandıkları olası yerleri emniyete ve savcılığı bilgilendirdim. Benim bu kadar işin peşine düşeceğimi tahmin etmiyorlardı. Olay aslında birden gelişen bir şey değil. Savcılıkta Galatasaray Lisesi önünden Ağa Cami önüne kadar güvenlik kamera görüntülerini istedik. Savcılık da talebimiz üzerine emniyetten istedi ama o görüntüler gelmedi. Polislerin ihmali çoktu. Zaten güven timinin amiri de yargılanmaya devam ediyor."
SANIK AVUKATININ O SÖZLERİ ÇOK İNCİTTİ
Hüseyin Kaya, "Kardeşimi bıçaklayan Cihan Arslan'ın arama kaydı vardı, silah kaçakçılığından. Bıçağı saplayan Cihan Arslan olduğu için diğer sanıklar Hasan Düman ve Ferdi İnci, az bir ceza ile bu davadan kurtulacaklarını sanıyordu. Hem avukatları hem kendileri savunmalarını da bunun üzerine kurmuşlardı. Mahkeme hepsine cinayete iştirakten aynı oranda 25'er yıl hapis cezası verince cezaya itiraz ettiler. Ancak istinaf mahkemesi ve Yargıtay itirazlarını reddedip, cezalarını onadı" dedi.
Yargıtay'da yapılan duruşmada Cihan Aslan'ın avukatının "Küçücük bir bıçak. Bu kadar ceza verilmemesi gerekir" diyerek cezada indirim istediğini aktaran Kaya, en çok bu diyaloğun kendisini incittiğini söyledi.
Soruşturma aşamasındaki aksaklıklara rağmen yargılama sonucunda katillerin cezalarının onandığını belirten Kaya, "Hakim ve savcılarımıza minnettarım. Hepsi adaletin tecellisi için görevlerini layıkıyla yaptılar" ifadesini kullandı.