Olay, 10 Kasım günü saat 20.40 sıralarında Millet Caddesi üzerinde bulunan bir otelin kafesinde meydana geldi. Kafedeki masada sarraf A.K. ve işletmeci S.B. ile oturan Saimaiti Aierken, bir kişinin silahlı saldırısına uğradı. Vücuduna kurşunlar isabet eden Aierken, ağır yaralandı. Bildirilmesi üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Sağlık ekipler, yaralıyı ilk müdahalesinin ardından İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırdı. Aierken, kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
Çin Halk Cumhuriyeti ve Ukrayna vatandaşı olan Saimaiti Aierken'in hayatını kaybetmesinin ardından Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı Cinayet Büro amirliği ekipleri çalışma başlattı. Aierken'in hayatını incelemeye alan polis, Aierken'in Kırgızistan'da para transferi yaptığını ve 2014 yılında eşi ile 4 çocuğunu alarak Türkiye'ye geldiklerini belirledi. Emniyet ekipleri yaptıkları çalışmalarda Türkiye'ye gelmelerinin bir kaçış olduğunu tespit etti. Bunun üzerine Saimaiti Aierken'in eşi Wufuli Bumailiyamu'nun ifadesi alındı. Wufuli ifadesinde, eşinin Kırgızistan'da üst düzey görev yapan bir iş insanı ile bir Türk'ün parasını yurtdışına transfer ederken problem yaşadıklarını ve eşinin öldürülmek istendiğini bildirdi. Wufuli, paraların nereye transfer edilmek istendiğini bilmediğini söylerken, cinayetten 15 gün önce, Kırgızistan'da kendilerine ait olan 1 Milyon ABD Doları'nı Türkiye'ye getirmek istediklerini ve bu parayı getiren eşinin arkadaşının havalimanında öldürüldüğünü belirtti. Paralarının gasp edildiğini de bildirirken, eşinin güvenliklerini sağlamak için Kırgızistan Başkonsolosluğu'na ait bir araç ile gezdiğini ifade etti. Wufuli, eşinin kendisine 'Bunlar sizin fotoğraflarınızı çekmişler, lütfen kendinize dikkat edin, gittiğiniz yerleri haber verin' dediği öğrenildi.
İKİ TETİKÇİ ADANA'DA YAKALANDI
Asayiş polisi, elde ettikleri delillerle birlikte teknik ve fiziki takip başlattı. Emniyet ekipleri, Kırgızistan uyruklu tetikçi Abdullah Enver ve Kırgızistan uyruklu Hüseyin Ahmetaliyev'in yakalanması için geniş çaplı araştırmalar yaparken, tetikçilerin Türkiye'ye yasal olmayan yollarla girdiklerini belirledi. Tetikçilerin yine yasal olmayan yollarla Suriye'ye gitmeye çalıştıklarını bilgisine ulaşan polis, Konya'da özel araçla yasadışı taşımacılık yapan Suriye uyruklu Ali İsbeh'e ait otomobile binerek sınıra gittikleri bilgisine ulaştı. Bunun üzerine İstanbul polisinin verdiği bilgiler ışığında Adana polisi iki tetikçiyi Adana'da yakaladı.
Tetikçilerin saldırıyı düzenlerken kullandıkları susturucu takılı silah ise Pendik'te Ahmetaliyev'in bacanağı Kırgızistan uyruklu Normakhamat Ariphonov'a ait evin kömürlüğünde ele geçirildi. Adana'da yakalandıktan sonra İstanbul'a getirilen Abdullah Enver,'in 2013'te, tetikçi Hüseyin Ahmetaliyev ise 2015'te 'turist' olarak Türkiye'ye giriş yaptığı bildirildi. Kısa bir süre Türkiye?de kalan şüpheliler, daha sonra yasadışı yollardan Suriye?ye geçerek terör örgütü DEAŞ'a katılmışlar. İdlib?te terör faaliyeti yürüten şüphelilerden Ahmetaliyev önce Eylül 2018?de, daha sonra 2019?da Türkiye?ye giriş yaptı. Tetikçi Enver?in giriş tarihi ise suikasttan bir ay önceye dayanıyor.
İNFAZ EMRİ İDLİB'TE VERİLDİ
Suriye'nin İdlib şehrinde tanışan teröristler, Aierken'in infaz emrini özbek asıllı 'Adem' adlı bir DEAŞ terör örgütü üyesinden aldıklarını söylediler. Tetikçi ifadesinde sonrasında yaşanan süreci ise şöyle anlatıyor ; " Örgüt yöneticisi Adem, ?İstanbul?a gideceksin, Hüseyin Ahmetaliyev ile buluşacaksın. Karşılığında 50?şer bin dolar alacaksınız? dedi. Ardından, öldürülecek kişinin fotoğrafını ve ev adresini verdi. Bir de 1500 dolar yol harçlığı. Bir hafta izleyip, öldürdük. ".
Emniyetteki işlemlerinin ardından tasarlayarak kasten adam öldürme ve ruhsatsız silah bulundurma suçlarından adliyeye sevk edilen iki tetikçi çıkartıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Almanakta verilen bilgilere göre, saldırıda DEAŞ terör örgütünün parmağı olabileceği düşünülüyor. Saimaiti'nin öldürülmesinde Suriye ve Irak gibi çeşitli terör örgütlerinin çatıştığı ülkelerde faaliyet gösteren terör örgütlerinden DEAŞ'ın taşeron olarak kullanıldığı ve örgüt üyelerinin para karşılığı bu eylemi gerçekleştirdiği görülüyor.