Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki eylemlere ilişkin davada, aralarında eski alay komutanları Muhsin Kutsi Barış ve Muhammet Tanju Poshor'un da bulunduğu 521 sanığın yargılanmasına devam edildi.
SANIK B.Ç. 15 TEMMUZ'DA YAŞANANLARI ANLATTI
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar, yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde SEGBİS vasıtasıyla dinlenen, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayı'nda vatani görevini yapan sanık B.Ç, 15 Temmuz'da yaşadıklarını anlattı.
"BÖLÜK ASTSUBAYI İSİM LİSTESİ VERDİ"
Bir tatbikat olacağının söylendiğini ama tatbikat için verilecek alarmın zamanı ve tarihinin belli olmadığını ifade eden B.Ç, 15 Temmuz'da yat içtimasından önce bölük astsubayı Mehmet Yıldırım'ın kendisini çağırdığını, 03.00'te tatbikat olacağını ve verdiği listede ismi bulanan askerlere tebliğ etmesini emrettiğini bildirdi.
B.Ç, bölüğe söylediğini, sonra dinlenmek için koğuşa gittiğinde 21.00 gibi "alarm" diye bağırılmaya başlandığını dile getirerek, Yıldırım'ın daha önce kendilerine söylediği üzere silah, mühimmat ve hücum yeleği aldığını kaydetti.
"POLİSLERİ DE YAKLAŞTIRMAYIN"
İçtima alanında alay komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın "Tatbikat gerçeğe döndü. Genelkurmay Başkanlığı'na IŞİD saldırısı olacak. IŞİD'li teröristler polis kılığında da gelebilir. Polisleri de yaklaştırmayın." dediğini belirten B.Ç, telefonlar da emir üzerine bıraktırıldıktan sonra araçlarla Genelkurmay'a doğru hareket edildiğini ifade etti.
B.Ç, emir kapsamında omuzlarındaki forsları da söktüklerini bildirdi.
"HAKARET EDENİ VURUN"
Araçla Genelkurmay'a gittiğini, bir mevzide beklerken, devriye gezen bir yarbay ve albayın yanına geldiğini belirten B.Ç, albayın "Size hakaret eden ve tel örgülerden çıkmaya çalışanları vurun." dediğini söyledi.
Kanuna aykırı, halka karşı olan bu emri yerine getirmediğini savunan B.Ç, buna karşılık başlarında bulunan komutanlarının da kimseye ateş etmemelerini emrettiğini kaydetti.
B.Ç, sabaha kadar oldukları yerde beklediklerini, gün aydınlandıktan sonra otobüsle oradan ayrılacakken, tankların otobüsleri vuracağının söylenmesi üzerine araçtan indiklerini ifade ederek, önce mevzilerine gittiklerini, sonra da gazino gibi bir yere geçtiklerini vurguladı.
Burada beklerken, önce özel kuvvetler personeli bir askerin gelip çıkmaları için kandırmaya çalıştığını ancak başlarındaki uzman çavuşun "Bizi komutanımız buraya gönderdi. Bekleyeceğiz." dediğini anlatan B.Ç, uzman çavuşun daha sonra gelen bir binbaşıya da aynı şeyi söylediğini bildirdi. B.Ç, ancak bu binbaşının kendilerini gönderen komutanın rütbesini sorduğunu, uzman çavuşun da yalan söyleyip "yarbay" dediğini kaydetti.
B.Ç, daha sonra binbaşı Fedakar Akça'nın geldiğini, TÜİK tarafında bir süre polisleri beklediklerini ve sonrasında alaya döndüklerini bildirdi.
"TATBİKAT DEĞİLMİŞ. DARBE OLUYORMUŞ"
15 Temmuz'da Muhafız Alayı ulaştırma bölüğünde şoför olarak görev yaptığını belirten eski er N.Ç. de gece nöbet tuttuğunu, bu yüzden sabah uyuyup akşam karnını doyurmak için yemekhaneye gittiğinde herkesin araç başına geçmesi gerektiğinin bildirildiğini kaydetti.
Açık kasa araç sürdüğünü, araçların 20.00 gibi çağrılması sonrası içtima alanına geçtiklerini anlatan N.Ç, yanına silah aldığını ancak mühimmatı bulunmadığını iddia etti.
N.Ç, alay içinde tatbikat olacağını düşünürken, öndeki aracı takip edip 2 nolu nizamiyeden çıktığını ifade ederek, bir süre sonra Genelkurmay Başkanlığı'na girdiklerini söyledi.
Araçlardan indikten sonra sivil memur şoför Engin Kadıoğlu ve uzman çavuş Aziz Yılmaz'ın, ulaştırmacı sekiz eri topladığını belirten N.Ç, Kadıoğlu'nun "Arkadaşlar herkes kendine dikkat etsin bu saatten sonra. Bu bir tatbikat değilmiş. Darbe oluyormuş." dediğini, bunu da radyodan duyduğunu söylediğini aktardı.
N.Ç, Aziz Yılmaz'ın yönlendirmesiyle hemen yakındaki sağlık binasına girdiklerini ve 05.30 civarına kadar orada beklediklerini, sonra binanın güvenli olmayabileceği endişesiyle komandoların yanına gitmeye karar verip çıktıklarını kaydetti.
Aziz Yılmaz'ın da silahı olmadığını anlatan N.Ç, komandoların yanına gittiklerinde komutanların halkla münakaşaya girdiğini, bunun üzerine alayın içine dönmek istediklerini dile getirdi.
Sabah da Muhafız Alayı'na dönecekken, bırakılan silahların ve araçların başında beklemek üzere kendisiyle birlikte 3 askerin seçildiğini bildiren N.Ç, çarşamba günü alaya gittiklerini kaydetti.
Duruşma, diğer sanık beyanlarının ardından yarına ertelendi.