Tedavim sırasında tanıdım 32 yaşındaki Nurşah Ordu'yu... Malum ve uzatmalı hastalığımda yardımcı olan onkoloji profesörü Mert Başaran'ın yanı başında, hocanın tabiriyle onun eli ayağı, arı gibi çalışan bir mucize kızımızdı o. Hastalara olan yaklaşımından, içtenliğinden, empati kuruşundan olacak, haberci sezgilerim harekete geçti, "Bu işin bir sırrı var mı?" diye sordum ve haklı çıktım. O da yıllar önce kanser hastasıymış ve muhteşem bir direnişten sonra kariyere çevirmiş hastalığını. Şaşırtıcı bir hayat. Belki kendi ağzından dinlemek istersiniz. Haydi öyleyse...
'BEN YENDİM, ONLAR DA YENER'
"11 yaşımda çocukken mesane kanserine yakalandım. Okulumdan, arkadaşlarımdan, çocuksu hayattan geri düştüm elbette. Koğuş arkadaşlarım arasında hayata veda edenler de oldu ne yazık ki. Ama ben direndim, ölümü kendime hiç yakıştıramadım. Hastanedeki koğuş arkadaşım kemik kanseriydi. Bir gece ikimiz beraber koğuştan radyo yayınını aradık ve şarkıcı Suat Suna'yı hastaneye davet ettik. Bir hafta sonra Suat Suna ziyaretimize geldi ve çok sevinip fotoğraf çektirdik. Daha o zaman söz vermiştim annemlere. Bir gün iyileşeceğim ve hayatımı kanserli çocuklara adayacağım. Aynen de öyle oldu. Hastalık yakamı bıraktı ve sağlığıma kavuştum. 'Sözüm söz' deyip, üniversiteye girdiğim yıllarda Cerrahpaşa'da kanserli çocuklara gönüllü ablalık yapmaya başladım. Bende çok büyük bir yaşama sevinci ve moral vardı, hiç bıkmadım, hep savaştım. Şimdi bu çocuklara umudu ve yaşama azmini aşılıyorum. Hayatımın anlamı çocuklar, onlarla olmayı çok istiyorum. Bu hastalığı yenebileceğimizi onlara göstermek için buradayım. Ben yendim, onlar da yenecekler." Nurşah Hemşire oradayken, hastane koridorları başka hastanelerin aksine çocukların kahkahaları ile şenleniyormuş. Diyor ki; "Çocuklarımız benim gibi gönüllü gençlerin verdiği destekle tedavi günlerini eğlenceye dönüştürüyorlardı. Onlar artık kan vermeye, ilaç almaya birbirleriyle yarışarak gidiyor, bizim hastaneye geleceğimiz günü iple çekiyorlardı. 2005 senesinde SABAH Gazetesi'nden gelip söyleşi yaptılar benimle. Haber yayınlanınca, Çapa'da tedavime katılan hocalar bana ulaştı ve 'Madem bu işe gönül verdin profesyonelce yap, hemşire kadromuz da var, gel seni yetiştirelim' dediler."
HASTANENİN GÖZBEBEĞİ OLDU
Büyük bir rastlantı sonucu, Nurşah Hemşire kurada onkoloji bölümünü çeker. Artık hastanenin gözbebeklerinden biridir. Gün döner, zaman geçer. Prof. Dr. Mert Başaran'ın yolu özel sağlık kuruluşlarına evrilir. Deneyimli bilimadamı bu yolculuğa yalnız başına değil; kişiliğini ve çalışkanlığını çok sevip benimsediği, evladı gözüyle baktığı Nurşah'la çıkar. Hâlâ o yolculuğu birlikte yapıyorlar.