Osmanlı Devleti'nin 34'üncü Padişahı Sultan 2. Abdülhamid Han, vefatının 103. yılında, Sultan 2. Mahmud Türbesi'nde bulunan mezarı başında anıldı. İstanbul Valiliği tarafından düzenlenen anma törenine, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, İstanbul Müftüsü Mehmet Emin Maşalı, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Nuh Köroğlu, Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, İstanbul Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz ve koronavirüs tedbirleri nedeniyle sınırlı sayıda kişi katıldı. Türbede, Sultan 2. Abdülhamid Han ve diğer medfun bulunanlar için İstanbul Müftüsü Mehmet Emin Maşalı tarafından Kuran-ı Kerim okundu ve dua edildi. Törenin ardından türbeyi vatandaşlar da ziyaret etti.
33 YIL TAHTTA KALDI
Osmanlı Devleti'nin zor dönemlerinde 33 yıl tahtta kalan 2. Abdülhamid, göreve geldikten kısa süre sonra 23 Aralık 1876'da Osmanlı Devleti'nin ilk anayasası olan Kanun-i Esasi ilan edildi. Dış politikada karşılaştığı güçlükler ve özellikle yabancı devletlerin içeride birtakım olaylar çıkarmaları, padişahı sıkı bir rejim uygulamaya sevk etti. Devletin toparlanabilmesi için zamana ihtiyaç olduğuna inanan 2. Abdülhamid, ağır bir yük oluşturan savaşlardan kaçınma yoluna gitti. 2. Abdülhamid, Avrupa devletlerinin Türkiye üzerinde birbiriyle çatışan çıkar ve ihtiraslarından faydalandı. Halifelik sıfatını Osmanlı padişahları arasında en çok kullanan 2. Abdülhamid oldu. Filistin'de bir Yahudi devleti kurmak isteyen Siyonistler, 2. Abdülhamid'e devletin dış borçlarını temizleyeceklerini bildirdiler. Padişah bunu kabul etmediği gibi, Yahudilerin çeşitli yollarla Filistin'e gelip yerleşmelerine engel olacak önlemler aldı.
BEYLERBEYİ SARAYI'NDAYDI
27 Nisan 1909'da Said Paşa'nın başkanlığındaki Meclis-i Umumi-i Milli, 2. Abdülhamid'in hilafet ve saltanatının sona erdirilmesine karar verdi. Sultan 2. Abdülhamid, tahtından indirildiği gece aile ve görevlilerden oluşan 38 kişi ile Sirkeci'den özel bir trenle Selanik'e götürüldü. 2. Abdülhamid, düşman kuvvetlerin Selanik'e yaklaşması üzerine İstanbul'a getirilerek Beylerbeyi Sarayı'na yerleştirildi, hayatının son yıllarını burada geçirdi.