Onur Ensar Ayanoğlu (27), Kastamonulu Ayanoğlu ailesinin en büyük çocuğuydu. Yardımsever, merhametli ve cesurdu. Evlilik hayali kuran Onur Ayanoğlu, 15 Temmuz'dan bir ay önce nişan yaptı. Karanlık gün geldi çattı. Onur, FETÖ'nün darbe girişimine direnmek için sokağa çıkmak istedi ancak nişanlısı izin vermedi. Nişanlısının kendisine, "Beni seviyorsan gitme" demesi üzerine de "Vatanımı daha çok seviyorum" cevabını verdi.
15 Temmuz akşamı kardeşi Gazi Oğuz Ayanoğlu ile birlikte önce Kısıklı'ya sonrasında ise 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne gitti. Olaylar sırasında yerde yatan yaralı adamı kurtarmak için üzerine kapaklanan Onur, darbeciler tarafından vurularak şehit edildi.
DAKİKALARCA TARANDIK
15 Temmuz'un kahramanlarından gazi Oğuz Ayanoğlu, kardeşi Onur Ayanoğlu'nun şehadete yürüyüşünü ve kendisinin gazilik makamıyla onurlandığı anları SABAH'a anlattı: "O gece, gişelerdeki yaralıyı almaya giderken bizi taramaya başladılar. Yaralıların alınmasına ve taşınmasına da izin vermiyorlar, ateş açıyorlardı. Bunlar bu kadar hain, bu kadar alçaklar. Kurşun kalçamdan girip kasığımdan çıktı ve beni 2 metre kadar fırlattı. 5-6 dakika boyunca ateşe devam ettiler, o esnada da çok kişi vuruldu. Beni taşıyarak bir arabanın yanına bıraktılar. 10 saniye geçmeden Onur'u sırt üstü önüme bıraktılar, durumu ağırdı. 'Yardım edin, kardeşim ölüyor' diye bağırmaya başladım. Çevredekilerin yardımıyla bir arabanın arka koltuğuna Onur'u koydular, ben de sürünerek kendimi ön koltuğa attım.
KAN KAYBINDAN YIĞILDIM
"Hastaneye giderken Onur'un yanındaki kişiye sağlığıyla ilgili sürekli sorular sordum, o da beni teskin edici şeyler söyledi. Hastaneye geldiğimizde Onur'a yardım etmek içi sağ ayağımı attığım gibi yere düştüm. Çok kan kaybetmiştim. Acilde bana hemen müdahaleye başladılar. Hemşirelere 'Ben iyiyim lütfen kardeşime yardım edin' diyordum. Çünkü hastaneye geldiğinde nabzı yoktu, düştüğü yerde şehit olmuştu. Sonrasında da beni ameliyata aldılar, durumum çok ciddiymiş. Kurşun damarı sıyırmış. Sadece 1 milimle şehadeti kaçırmış olduk."
5 GÜN SONRA ÖĞRENDİM
Ağabeyinin şehadet haberinin uzun süre kendisinden saklandığını belirten Ayanoğlu, "Yanıma her gelen Onur'un yoğun bakımda olduğunu, iyi olacağını söyleyip beni teskin etmeye çalışıyordu. Çünkü doktorlar, 'Ayağı kımıldarsa kemiğin damarı kesme riski var. Oğuz'u da kaybedebilirsiniz. O yüzden söylemeyin' demiş. 5 gün boyunca Onur'un şehadetini benden sakladılar. Bana telefon vermiyor, televizyon izlettirmiyorlardı. 5. günün gecesinde yanımda refakatçi kalan arkadaşımın telefonundan öğrendim. İnanamadım ve telefon elimden düştü, sinir krizi geçirdim. Doktorlar sakinleştirici iğne yapıp uyuttular. Sabah kalktığımda köprüde çektiğim videoları, Onur'un şehit olmadan çektiğim son görüntüleri izlettim evdekilere. Belki de o huyu, o temiz kalpliliği sayesinde Rabbim ona şehadeti nasip etti" şeklinde konuştu.
BU VATANA BİNLER FEDA OLSUN
Ağabeyinin şehadetinin bir gurur vesilesi olduğunu kaydeden Ayanoğlu, şunları söyledi: "Bu hainleri hiç sevmezdi. Cumhurbaşkanı açıklama yaptıktan sonra Onur'u kimse tutamazdı çünkü Cumhurbaşkanımızı çok severdi. Şehadeti bize çok büyük bir gurur yaşattı. Hani hep söylüyoruz ya 'bayrağımızda hep şehitlerimizin kanı var' diye. Elhamdülillah o bayrakta benim de kardeşimin kanı var. Ben de gazi oldum çok şükür. Şehadete de beraber yürüdük ama şehitlik kardeşime gazilik bana nasip oldu. Onur'un yokluğunu, acısını çok hissettik. Yokluğunu ciddi anlamda hissettik ama çok şükür ki Rabbim bunun sabrını da verdi. Hiçbir şekilde isyan etmedik. Yaptığımız şeylerden en ufak bir pişmanlığımız yok. Yine olsun, yine çıkar, vatan için bu millet için bu bayrak için canımızı seve seve feda ederiz. Bir Onur, bir Oğuz değil binlerimiz feda olsun bu vatana."