EROL SAYAN (Bestekar)
Ben müzik olmayan bir evde büyüdüm. Ne radyo ne pikap vardı evimizde. Ama bestecilik okulla olmuyor. Okul notayı, teoriyi öğretiyor. Dokuz yaşımdan 13 yaşıma kadar, sarı, altı ortalı bir deftere bin beş yüz şarkı sözü yazdım. Şu an düşündüğümde ben de kolay anlayamıyorum. O yaşta nasıl olur? Ama oluyor işte... Benden altı yaş büyük ağabeyim, okulda çocuk şarkıları öğrenir, bana da öğretirdi. Ben de onları söylerdim. Babama da bir arkadaşı akordeon hediye etmişti. Onu ilk kez elime alıp, Çıktık Açık Alınla'yı çıkarmıştım. Sonra kendi kendime kaval çalmayı öğrendim. Bu bir ruh işi... Bugünlere gelebilmek için önce mesleğinizi çok sevmek gerekiyor. Bunu şimdi görüyorum tabii ki. Ben her zaman kendimi bir müzik misyoneri, Türk Müziği misyoneri olarak gördüm.
1961 yılında Ankara Radyosu sanatçı sınavını kazandım ve enstrüman olarak tamburu seçtim. Dr. Recai Özdil'den aldığım armoni bilgisini eserlerime uyguladım. Hocam İsmail Baha Sürelsan'ın evindeki akademik müzik çalışmaları yolumu açtı diyebilirim.
1954'te başladığı müzik çalışmalarında edindiği bilgileri Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu'ndaki öğrencilere teorik olarak verdim. Koro çalışmalarını da sürdürdüm. 1965 yılında Ankara Radyosu Türk Müziği Şubesinde çalışmaya başladım.
1967'de Ankara'nın ilk Türkiye'nin ikinci üniversite korosunu Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde kurduk. Konserlerin yanı sıra bilgisayar eşliğinde klasik müziğimizin ses sistemi makamların oluşmasında kullanılan elemanların ve makamların anlatımı usul şifresi vuruşlarda disiplin ve perde adlarının kolay anlaşılır hale getirilmesi çalışmalarıma bu yıllarda başladım. 1983-84 eğitim yılında İTÜ Türk Müziği Konservatuarı'nda repertuvar dersleri, ODTÜ'den aldığım davet üzerine de 2002-2003 eğitim yılında ODTÜ'de Türk Müziği dersleri verdim.
ÇOKSESLİ KONSERLER VERDİK
Ama şu kısım çok önemli. Benim ilk ustam Kastamonu'da Ahmet Çavuş'tu. Ben ona, bugünkü birikimimle bağlamanın Tamburi Cemil Bey'i diyorum. Müthiş bağlama çalıyordu. Ters çalardı ve 45 dakika taksim geçerdi. Ben tamburda taksimleri onun gibi yapmaya çalıştım.
Daha sonra Ankara'da, Musiki Sevenler Cemiyeti'nde bestecilikle, notalarla daha çok ilgilenmeye başladım. Orada Sadettin Öktenay'la ve kemençevi Vediha Tunççekiç'le çalışmalarımız oldu. Birlikte mükemmel fasıllar geçtik. 1954 senesinde Sadettin Öktenay'ın zoruyla tambur edindim ve çalmaya başladım. Ahmet Çavuş'un bağlamayla yaptığı taksimi ben tamburda yapmaya çalıştım. Ankara'daki bu faaliyetler sırasında Şef Dr. Recai Özdil'den armoni bilgisi almaya başladım. Eskiden Türk Ocağı denirdi, orada daha ileri bir saz teşkilatı vardı. Çoksesli konserler verirdik. Dr. Recai Özdil'le yaptığımız bu çalışmaların önemli bir tarafı da, dinleyiciye açıklamalı sunmamızdı.
O dönemde yabancı radyolar bizim peşimize düştü, ama maalesef ülkemizde kimse peşimize düşmedi. Bu çalışmalarla birlikte tamburda ilerlemeye başladım. Bugün geriye baktığımda yüzlerce beste ve en önemlisi için Türk müziğini bugüne taşımakla ilgili büyük bir çaba görüyorum. Bunun en büyük motivasyonu ise Türk Müziği'ne ve Türkiye'ye, ülkeme olan sevgim...