Askeri darbenin ardından Milli Güvenlik Konseyinin 31 Mayıs 1983 tarihli kararıyla Adalet Partisinden Süleyman Demirel, Ali Naili Erdem, Ekrem Ceyhun, Saadettin Bilgiç, Nahit Menteşe, İhsan Sabri Çağlayangil ve Yiğit Köker, CHP'den Deniz Baykal, Celal Doğan, Sırrı Atalay, Metin Tüzün, Ferhat Aslantaş, Süleyman Genç ve Yüksel Çakmur, Büyük Türkiye Partisinden Hüsamettin Cindoruk ve Mehmet Gölhan, Zincirbozan'daki deniz birliğinin bulunduğu askeri birlikte zorunlu ikamete tabi tutuldu.
Lapseki-Biga kara yolundan ayrılan bir yolla ulaşılan, Çardak beldesi yakınında deniz kıyısında etrafı tellerle çevrili tesisin ortasında, siyasilerin 4 ay kaldığı bina yer alıyor.
Askeri birliğin 2011'de taşınmasının ardından atıl kalan Zincirbozan, 11 yıllık süre zarfında çevresinde besi hayvanlarının otlatıldığı, içindeki yapıların kullanılamaz hale geldiği bir alana dönüştü.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsan ve Toplum Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Mithat Atabay, AA muhabirine, Kenan Evren ve arkadaşlarının, kurulacak yeni siyasi düzende 12 Eylül öncesi partilerin yöneticilerinin yer alamayacağına ilişkin kararının ardından söz konusu isimlerin 2 Haziran 1983'ten itibaren bu bölgede zorunlu ikamete tabi tutulduğunu söyledi.
Bu isimlerin eski TBMM başkanı, senato başkanı, başbakan, başbakan yardımcıları ve çeşitli bakanlıklarda görev almış kişilerden oluştuğunu belirten Atabay, "Neden zorunlu ikametgah diyoruz? Çünkü bunlar hakkında herhangi bir mahkeme kararı, herhangi bir tutuklama kararı yoktu. Sadece siyasi partiler kurulurken bunlara destek vermesinler ve onların içinde yer almasınlar düşüncesinden ortaya çıkan bir durumdur." dedi.
CHP'NİN KURULUŞUNUN 60'INCI YILINI ZİNCİRBOZAN'DA KUTLADILAR
Atabay, yaklaşık 9 bin 600 metrekare alana sahip Zincirbozan'ın o dönem özellikle boğazlardan geçen gemilerin varsa füze başlıklı olanlarını tespit etmek amacıyla bir radar üssü olarak kullanıldığını dile getirdi.
Türkiye'nin yaşadığı sorunlara çözüm önerilerinin konuşulduğu Zincirbozan'ın, tesisteki 750 metrelik dümdüz yol dolayısıyla Süleyman Demirel tarafından Doğru Yol Partisinin kuruluşuna ve ismine de kaynaklık ettiğini anlatan Atabay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"1982 Anayasası'nda Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik ve sosyal bir devlet olduğu, seçimlerin özgür ve belirli periyotlarla yapılabileceği belirtilmiştir. Ancak baktığımız zaman 1983'te henüz yeni siyasal partiler kurulurken bu hükmün geçerli olmadığı çünkü insanların bir taraftan özgürlük ve katılım haklarının elinden alındığını ve adaletsiz bir şekilde, adalet işlemeden herhangi bir mahkeme olmadan zorunlu ikamete tabi tutulmaları, demokrasinin katledildiğinin bir göstergesi oldu. Bu bağlamda da getirilen insanlar, halkın nezdinde mağdur ve aynı zamanda demokratik haklarının elinden alınan kişiler olarak sevgiyle karşılanmışlardır."
Atabay, bu tesiste halen ayakta olan iki katlı binada Demirel'in tek başına bir odada kaldığını, diğer siyasilerin odalarının ikişer kişilik olduğunu aktardı.
Odaların küçük olduğunu dile getiren Atabay, "Burada insanlar hem hayatlarını hem de düşüncelerini paylaştı. Birlikte yemek yenildi, birlikte acılar paylaşıldı. Örneğin ramazan ayı geldiğinde birlikte orada dualar edildi, oruçlar tutuldu. Yine bahçesinde bulunan heykelin önünde Cumhuriyet Halk Partisinin 60'ıncı yılı kutlanmıştır. Süleyman Demirel de o kutlama sonrasında partilileri tebrik etmiş, Cumhuriyet Halk Partisinin özellikle Türk demokrasi tarihindeki yerinden övgüyle söz etmiştir." ifadelerini kullandı.
Atabay, darbe öncesi siyasi tabloya göre, bir muhalefet partisinin kuruluş yıl dönümünün iktidar partisinin lideri tarafından kutlanmasının Türk demokrasisinin özverili ve hoşgörülü ortamına örnek teşkil ettiğini belirtti.
"BAL MUMU HEYKELLERİ YAPILABİLİR"
Dr. Öğretim Üyesi Atabay, bölgenin askeri tesisten ziyade bir siyasi mekan niteliğiyle dikkat çekici olduğunu ifade etti.
Demokrasinin 12 Eylül'den sonra şekillenmesinin simgesi ve eskiden birbirleriyle anlaşamayan veya bir araya gelemeyen siyasilerin bir araya gelerek aslında ülkenin sorunlarını çözdükleri ve gelecekte ortaklık yaptıkları bir mekanı hazırlamaları bakımından Zincirbozan'ın önemli olduğunu vurgulayan Atabay, "Zincirbozan'ın Türkiye demokrasi tarihi açısından bir demokrasi müzesi haline getirilmesi, burada tutulmuş olan kişilerin kullandıkları malzemelerin, kaldıkları odaların, tartışma yaptıkları, konferans yaptıkları salonların özellikle bu müzeye uygun bir hale getirilmesi çok önemli. Onların buradan yazdıkları mektupların sergilenmesi, yine burada kalan kişilerin bal mumu heykellerinin yapılarak gelecek insanların onları tanımaları açısından oldukça önem arz etmektedir." diye konuştu.
Atabay, demokrasiyle yönetilen ülkelerde geçmişin acı hatıralarının gelecek kuşaklara bir daha yaşanmamak üzere hatırlatılması gerektiğine vurgu yaptı.
Bunun da dünyada müzeler vasıtasıyla yapıldığına değinen Atabay, şunları kaydetti:
"Buranın bir demokrasi müzesi, aynı zamanda da eğitim kurumu haline getirilmesi ve özellikle güvenlik güçlerinin, öğretmenler, hukukçular gibi çeşitli meslek gruplarının zaman zaman oralara gelerek eğitim yapması, demokrasi eğitimi vermeleri konusunda kullanılabilecek bir arazidir. O yüzden Zincirbozan'ın, Türkiye'de demokratik yaşantıyı anlatırken bir simge yer olarak kültür hayatımızda yerini alması gerekiyor. Burası bir müze haline getirilirse hem yaşanan hatıralar hem orada yazılmış mektuplar, ziyaretler, orada tartışılan konular, hepsi gün yüzüne çıkacak ve gerçekten de demokrasimizin daha güçlü, daha kuvvetli olmasına hizmeti olan bir alan olacak. Bu bağlamda da devletin zannediyorum ki böyle bir girişimi olacaktır ve orayı gelecek kuşaklara bir ibret yeri olarak müze olarak kazandıracağını umuyorum."