Ülkenin dört bir yanındaki cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlüler, bundan tam 10 yıl önce modern cezaevi olarak kamuoyuna takdim edilen F Tipi'ni "tecrit evi" olarak görüyor ve protesto için yemeyi, içmeyi reddediyorlardı. Tutuklu ve hükümlüler, teker teker ölmeye başlayınca, kamuoyu ilk kez yüksek duvarların arkasında olan biteni fark etti. Oluşan tepkiler, ancak tutuklu ve hükümlüleri "Hayata Döndürmek"le dinebilirdi. Bu yüzden ölüm oruçlarını sona erdirmek için 20 cezaevine düzenlenen eş zamanlı operosyonlara, "Hayata Dönüş" adı verilmişti. Ancak operasyonlar, ölüm orucundakileri hayata döndürmek bir yana, çok daha fazla can almıştı. Operasyonlarda 28'i tutuklu ve hükümlü, 2'si asker toplam 30 kişi hayatını kaybetmişti. Pek az kişinin hafızasında kalan operasyon, bir savcının inadı sayesinde, 10 yıl sonra mahkemeye taşınıyor. 12 tutuklunun ölümü, 55 tutuklunun yaralanmasıyla sonuçlanan Bayrampaşa Cezaevi müdahalesinde yer alan 39 er, bugün hâkim karşısına çıkıyor.
12'ŞER KEZ ÖMÜR BOYU HAPİS
10 yıllık süreç, Bayrampaşa Cezaevi'nde siyasi tutukluların kaldığı C Blok'a yapılan müdahale sonrasında Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma kararıyla başladı. Eyüp Cumhuriyet Savcısı Ali İhsan Demirel, operasyonlara katılan isimleri belirleyebilmek için, İstanbul Jandarma Bölge Komutanlığı (İJBK) ile Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı'na (JKÖAK) yıllar boyunca defalarca yazı yazdı. Çoğu umut kırıcı bu yazışmalardan birinde dönemin JKÖAK Komutanı Albay Burhan Ergin, savcının talebine şu yanıtı verdi: "Personelin robokop kıyafetli ve gaz maskeli olması nedeniyle tanımak mümkün değildir." Demirel, 10 yıl sonra sadece 39 er hakkında, "görev sınırını aşarak faili gayri muayyen şekilde birden çok adam öldürmek" ve "öldürmeye teşebbüs" suçundan dava açtı. Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanacak 39 er için, 12'şer kez ömür boyu hapis isteniyor.