Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, bugün Türkiye'ye ilişkin kararını açıklayacak. Geçtiğimiz yıl 2 kademe not artışında bulunan Moody's'in not artırımına devam edip etmeyeceği merak ediliyor. Öte yandan 2024'te para politikasının etkisiyle CDS tarafında da olumlu bir tablo vardı. Gelebilecek bir not artışı CDS'i nasıl etkiler? Not artışı ülkeler için neden önemlidir? İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgün Burak Kaymakçı, Sabah.com.tr'ye açıkladı.
TÜRKİYE İÇİN NOT ARTIŞI GELECEK Mİ?
Yurt içi piyasada gözler Moody's'den gelecek açıklamalara çevrildi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, bugün Türkiye'ye ilişkin kararını açıklayacak. 2024'ün Ocak ayında Türkiye'nin kredi notu görünümünü durağandan pozitife çeviren kurum, Temmuz ayında ise B3 olan kredi notunu iki kademe birden artırarak B1'e yükseltti. Böylece Fitch ve Standart Poors'un ardından Türkiye'nin kredi notunu 2 basamak yükselten üçüncü reyting şirketi oldu. Türkiye de 2024 yılında üç büyük kredi derecelendirme kuruluşundan iki kademe not artırımı alan tek ülke oldu. Peki bugün bir not artışı gelecek mi? Olası bir not artışı CDS'i nasıl etkiler? İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgün Burak Kaymakçı konuya ilişkin Sabah.com.tr'ye dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
"TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR YOL KATETTİ"
Enflasyonla mücadelenin ve para politikasındaki kararlılığın not artırımı için önemli bir dayanak oluşturduğunu söyleyen Kaymakçı, bu hususta makroekonomik göstergeler, yapısal reformlar, dış finansman ihtiyacının karşılanma kapasitesi ve küresel ekonomik koşullar gibi faktörlerin önemine dikkat çekti.
"Türkiye'nin ekonomi politikalarının orta vadeli sonuçları ve makroekonomik istikrarın sürdürülebilirliğinin sağlam bir temele oturduğunun artık kabullenilmiş olması not artırımlarının beklenildiği üzere gelişmesi açısından gerekli bir şart konumundadır" diyen Kaymakçı, Türkiye'nin bu konuda önemli bir yol katettiğini söyledi.
NOT ARTIŞI GELECEK Mİ?
Kaymakçı, 2024 yılında gelen not artırımlarının, Türkiye'nin makroekonomik göstergelerde ve finansal reformlarda sergilediği güçlü performansının bir yansıması olarak okunabileceğini ve Moody's ile Fitch'in açıklayacakları değerlendirmelerde bu olumlu gidişatı takip edebileceklerini ifade etti.
Enflasyonla mücadelede gösterilen ilerleme, mali disiplin ve piyasa süreçlerinin dengelenme çabalarının uluslararası çevrelerde karşılık bulabileceğini ifade eden Kaymakçı, not artırımlarının gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin sadece ekonomik değişkenlere değil, aynı zamanda siyasi ve jeopolitik dinamiklere de bağlı olduğuna şu sözlerle dikkat çekti:
"Türkiye'nin mevcut olumlu ekonomik tablosuna rağmen, geçmişte olduğu üzere derecelendirme süreçlerinde siyasi etkilerin rol oynayabileceğini de göz ardı etmemek lazımdır. Bölgemizde kaos yaratmaktan başka bir tarihi geçmişi olmayan bazı unsurların, aynı zamanda uluslararası finans çevrelerinde nasıl bir tarihsel etkinliğe sahip olduğunu hatırlatmak ile bu konuyu geçiştirmek isterim. Bu nedenle, konunun yalnızca ekonomik bir perspektiften ele alınmasının, eksik ve yetersiz bir analiz sunacağı kanaatindeyim; zira sorunun tarihi, siyasi, jeopolitik ve teo-politik boyutları göz ardı edilemez."
NOT ARTIŞI CDS'LERİ NASIL ETKİLER?
2024 yılında uygulanan para ve maliye politikalarının etkisiyle CDS primlerinde olumlu bir tablo gözlemlendiğini anımsatan Kaymakçı, CDS'lerdeki düşüşün, Türkiye'nin dış borçlanma maliyetlerinin azaldığının ve yatırımcıların risk algısının olumluya dönmeye başladığının göstergesi olduğunu belirtti. Kaymakçı, "Bu ortamda gelebilecek bir kredi notu artışının Türkiye'nin kredi değerliliğine ilişkin küresel algıyı daha da güçlendireceği tartışılmaz" diye de ekledi.
Uluslararası piyasalarda yatırımcı güveninin artmasıyla CDS primlerinin daha da düşebileceğini ifade eden Doç. Dr. Kaymakçı, düşük CDS primlerinin hem kamu hem de özel sektör borçlanma maliyetlerini makul seviyelere çekerek, büyümeyi ve yatırımları teşvik edeceğini aktardı.
"REEL PİYASALARA TESİR ETMESİ KAÇINILMAZ OLUR"
Yatırımcı profilinde gerçekleşebilecek çeşitlenmeye de değinen Kaymakçı, "Finansal piyasaların fazlasıyla spekülatif geçmişinin kurumsal karar alım süreçlerinde katı bir korumacı tavrı dayattığını biliyoruz. Bu manada büyük fonların kendi yatırım kriterleri gereği, "yatırım yapılabilir" seviyeye ulaşmadan bir ülkeye tekrar ayak basmadığı ortada. Söz konusu kurumsal fonların tekrar piyasaya dâhil olması, tahvil piyasasında likidite sağlayıp, faizler üzerinde düşüş yönünde bir baskı oluşturabilir. Bu olası senaryonun reel piyasalara büyüme ve istihdam yönünde tesir etmesi kaçınılmazdır." dedi.
Not artırımı sonrası oluşabilecek iyimserliğin devam etmesi için ekonomi yönetiminin kararlı duruşunu sürdürmesi gerektiğini belirten Kaymakçı, "Siyasi iradenin bu konudaki kararlılığının, bugüne kadar olduğu üzere devamlılık arz etmesi sanıyorum ki en önemli husus." diye konuştu.
RİSK OLUŞTURABİLECEK FAKTÖRLER
Türkiye'nin ekonomik göstergelerinde hem olumlu hem de riskli unsurların göze çarptığını belirten Kaymakçı, olumlu unsurlar için, "Son dönemde alınan iki kademe not artışı, makroekonomik toparlanmanın ve artan güvenin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, uluslararası finansman erişiminin yüksek olması, ülkeye duyulan güvenin arttığını ve finansman maliyetlerinde bir düşüş yaşandığını göstermektedir." ifadelerini kullandı.
Riskli unsurlar için ise, "Enflasyon ve faiz oranlarının her şeye rağmen yüksek seyretmesi, dış borç ve cari açık gibi kırılganlıkların devam etmesi, küresel ekonomik şartlardaki belirsizlikler (FED ve faiz artırımı ihtimalleri) ve kur istikrarı üzerindeki şüpheler ile döviz rezervlerindeki olası zayıflamalar kredi derecelendirme kuruluşlarının temkinli davranmasına neden olabilecek risk faktörlerini oluşturmaktadır." dedi.
KREDİ NOT ARTIRIMI NE ANLAMA GELMEKTEDİR?
"Kredi notu, borçluya duyulan güvenin dışavurumudur" diyen Kaymakçı, kredi not artışının; bir ülkenin, şirketin veya kurumsal kuruluşun borçlarını ödeme kapasitesine ilişkin yapılan değerlendirmelerin iyileşmesi anlamına geldiğini bildirdi.
Ekonomide her şeyin bir vade problematiğinin uzantısı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kaymakçı bir ülkenin kredi notundaki artış ile oluşabilecek senaryoyu şu sözlerle anlattı:
"Kredi notundaki iyileşmeyle borçlanma yeteneği güçlenen ülkenin, daha fazla borca; daha düşük maliyetlerle ve daha uzun vadeyle erişiminin önü açılır. Finansal riskleri azalan ülke, daha düşük faiz oranlarıyla borçlanmaya başladığında, finansal kaynaklarının daha büyük miktarını yatırıma (ve dolayısıyla büyümeye) daha azını da borç ödemelerine ayırır. Uzun vadeye yayılmış olan borcun, cari yatırımların da bir neticesi olarak genişleyecek olan üretim ve gelir kapasitesinin katkısıyla daha rahat ödenebilme imkanı doğar. Dolayısıyla borçlunun borcunu çevirme ve kapatma kapasitesi genişlerken, refaha ve büyümeye ayrılabilen kaynak da artar."
"EN ZENGİN ÜLKELER AYNI ZAMANDA EN BORÇLU ÜLKELERDİR"
"Kapitalist dünya sisteminde en zengin ülkelerin aynı zamanda en borçlu ülkeler olması da bu manada bir anlam kazanmaktadır" diyen Kaymakçı, daha düşük borçlanma maliyetleri, yatırımcıların artan ilgisi ve yüksek ekonomik itibarın; olumlu kredi notunun doğal neticeleri olduğunu aktardı.