Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Abdullah Kazdal tarafından hazırlanan "Dezenflasyon Sürecinde Çıktı Açığı Göstergeleri" başlıklı analizini Merkez Güncesi'nde yayımladı. Analizde enflasyon gelişmelerine yönelik önemli bilgiler paylaşılırken "Ulaşılan fiili üretim seviyesi potansiyel üretim seviyesinin üzerindeyse, çıktı açığı pozitif değer alıyor demektir. Bir başka deyişle, çıktı fazlası oluşuyordur. Çıktı açığının pozitif alanda daha yüksek değerler alması ise talep baskılarının güçlendiğine ve enflasyonist etkinin arttığına işaret eder" ifadeleri kullanıldı.
Analizde, çıktı açığının enflasyonist baskılar ve buna dair şekillendirilen para politikası açısından önemli bir gösterge olmakla birlikte gözlenebilir bir değişken olmadığı belirtildi. Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) kapsamında fiili üretim ve büyüme verileri gözlense de potansiyel üretim seviyesinin ve dolayısıyla potansiyel büyümenin ne olduğunun doğrudan ölçülemediği vurgulanan analizde, "Bu nedenle çıktı açığını çeşitli yöntemler kullanarak tahmin etmemiz gerekiyor.
Bununla birlikte, farklı yaklaşımlarla elde edilen çıktı açığı göstergelerinin tahmin bazlı olmaları nedeniyle bir belirsizlik içermesi, ayrıca göstergelerin değişim oranlarında ve yönlerinde farklılıklar görülebilmesi literatürde yaygınca tartışılan bir durum. Söz konusu göstergeler ve tahmin yöntemleri, örneklem sonu yanlılığı ve geçmiş veri güncellemelerinden etkilenme gibi unsurlar açısından da birbirinden ayrışabiliyor." ifadesi kullanıldı.
KAPSAMLI BİR GÖSTERGE SETİ OLUŞTURULDU
Çıktı açığını en iyi şekilde tahmin etmek için TCMB bünyesinde kapsamlı bir gösterge seti oluşturulduğu bilgisi verilen analizde, şunlar ifade edildi:
"Bu göstergeleri üç ana başlık altında toplayabiliriz. İstatistiksel filtreleme yöntemlerine dayanan ilk grupta dört farklı gösterge bulunmakta. Bu kapsamdaki ilk iki gösterge GSYH'nin Hodrick Prescott (HP) filtresinden iki farklı düzleme parametresiyle geçirilmesiyle elde edilirken, üçüncü göstergede ise ilgili yaklaşım net kredi kullanımı göstergesiyle harmanlanıyor. Sektörel olarak nitelendirebileceğimiz son göstergede ise TÜFE alt kalemlerinin karşılık geldiği iktisadi faaliyet göstergeleri (üretim, ciro, satış vb.) HP filtresinden geçirilerek enflasyon sepeti ağırlıklarıyla toplulaştırılıyor. İkinci grupta bulunan tek gösterge ise öncü göstergelerden tanımı itibarıyla çıktı açığı özelliği taşıyan serilerin bir filtreleme yapılmaksızın birleştirilmesine dayanıyor.
Bu göstergede, kapasite kullanım oranları, birikmiş işler gibi anket verilerinin yanı sıra ofis ve uçak doluluk oranı gibi seriler de kullanılmakta. Son yaklaşım ise yarı yapısal genel denge modelleri üzerinden çıktı açığı serileri türetmeye dayanıyor. Yeni Keynesyen yapıda olan söz konusu modeller, Phillips denklemi ve Taylor kuralı gibi temel denklemleri kullanmakta. Bu modeller, ayrı bir iş gücü bloğu içerip içermeme, parametre seçiminde kalibrasyon veya Bayesçi tahmin yaklaşımı kullanma ve doğrudan çıktı açığını tahmin etme ya da iç talep açığı ve ihracat açığı gibi bileşenlerden toplulaştırma bakımından birbirinden farklılaşıyor.
ÇIKTI AÇIĞI GERİLİYOR
Tüm bu yaklaşımlar çerçevesinde, 3. çeyrek GSYH verilerini de içerecek şekilde tahmin edilen serilerin son dönem gelişmelerinin incelendiği belirtilen analizde, buna göre göstergelerin genel olarak daha ılımlı bir talep görünümüne işaret ettiğinin görüldüğü bilgisi verildi.
Politika faizi 2023 Haziran ile 2024 Mart arasında kademeli olarak yükseltilirken, sıkı duruşun makro ihtiyati tedbirlerle desteklenip parasal aktarımın güçlendirildiği anımsatılan analizde, şunlar kaydedildi: