Metin Gazoz;
yaklaşık 40 yıldır okçuluk sporunun içinde. Milli takıma
kadar yükseldi,
antrenör ve yönetici
olarak bu spora hizmet
etmeye devam ediyor.
Ama bu vasıflarının yanında artık en büyük gurur vesilesi 'Mete Gazoz'un babası' olmak. Türk okçuluk tarihine ve
Türk sporuna olimpiyat
şampiyonu
bir sporcu yetiştirme
başarısını gösteren
Metin Gazoz'u biz
de 'Babalar Günü'nde
babalık sıfatıyla konuk
ettik. Gururlu baba bir itirafla
başladı sözlerine:
"Mete, yaşadığı büyük başarı sonrası artık sadece benim oğlum değil, tüm Türkiye'nin evladı."
AİLE EĞİTİMİ VERECEK SEÇİM ÇOCUKTA OLACAK
Başarısı olimpiyat altını ile taçlanmış bir sporcu, bir çocuk nasıl yetiştirilir?
Herkesin en değerli varlığı evladıdır. Ama
aşırı koruyucu tavır, çocuğun kişiliğinde sorun yaratıyor. Çocuğun düşmesine izin vermeli ama kolunun kırılmasına izin vermemeliyiz.
Dünyanın sadece o çocuğun etrafında döndüğünü hissettirmeye çalışıyoruz ama gerçek o değil. 'Hocam benim dönemimde böyle ortamlar yoktu. Ailem spor yapmama izin vermemişti, oğlum ya da kızım yapsın' diyen çok ebeveyn var. Tamam da o çocuk ne istiyor önemli olan bu. Mete çok iyi bir masa tenisi oynayabilir. Basketbolda iyidir. Ama okçulukta gelişti.
Eğitimi aile verecek ama seçim hakkı çocukta olacak. Mete zayıf gözükür ama çok kuvvetlidir. Ok güçle kuvvetle atılmaz. Teknikle atılır. Spor bilimi için güçle bağdaştırdık hep. Ülke olarak spor bilimini keşfettik.
DÜŞÜNCELİ BİR BABA OLUR
Mete bir gün nasıl bir baba olur?
İdealist bir çocuk. Aynı zamanda çok şefkatli… O nedenle düşünceli ve verici bir baba olur. Çocuğunun fikirlerine önem veren bir baba olur.
'YAPACAĞINA ÖNCE SEN İNAN' DİYORUM
Bir baba olarak oğlunuza en büyük nasihatiniz nedir?
Ben sporcu olduğum dönemde 2004 Olimpiyat seçmeleri için Atina'ya gittiğimde ilk 3'e girmem gerekiyordu. Fakat kendimi orada göremedim.
Nasıl gidiyor diye soranlara ilk 10'a girsem yeter demiştim. Avrupa Kupası seçmesi bittiğinde ben ilk 10'daydım. O günden sonra bu benim hayatımı da değiştirdi. Mete'ye de her defasında bu tecrübemi anlattım.
Ona; her işinde ne hedefliyorsan çekinmeden söyleyeceksin nasihatinde bulundum.
Olimpiyata gidemeyebilirsin, ya da gittiğinde gönlündekini dillendirmediğin sürece başarılı olma şansın yok. Çünkü önce o hedefe sen inanacaksın demiştim. İşte Mete o yüzden
"Tokyo'da birinci olacağım" diyebilme cesaretini gösterdi. Ve hayatının birçok aşamasında hedeflerine ulaşma açısında bu öğüdü aklına yazdı. Mete'yi ilk kez 2007'de Türkiye Şampiyonası'na götürdüm. Orada 10'uncu oldu. Çok üzüldü. Ona,
"Acele etme, yavaş yavaş ilerleyeceksin. Hedeflediğin 1 numaraya ulaşacaksın, seni bir numaradan kimse indiremeyecek" dedim. Sonrasını zaten hep birlikte yaşıyoruz.
KUCAĞIMA ALDIĞIMDA GÜLÜMSÜYORDU
Mete'yi ilk kucağınıza aldığınızda bugünleri hayal etmiş miydiniz?
Ben sporcuydum ama oğlumun okçu olacağını hayal etmedim. Kucağıma aldığımda gülümsüyordu. Gülen bir çocuktu. Bana Mete'yi soran herkese; 'Sağlıklı, vatana millete hayırlı bir evlat olsun' derdim.
BAŞARININ GURURUNU DOYASIYA YAŞIYORUM
Bir şampiyonun babası olmak nasıl bir duygu?
Daha önce de belirttiğim gibi Metin'in oğlu Mete demiyorlar, Mete'nin babası Metin Gazoz olarak anılıyorum. Ailesi olarak
artık biz onun
hayatına göre şekil
almak, planlarımızı
ona
göre yapmak
zorundayız.
Çünkü o
sadece
benim
değil,
yaşadığı
büyük başarıdan
sonra tüm
Türkiye'nin evladı.
Bir baba olarak sadece bunun gururunu yaşıyorum. Benim bir
de kızım var. O da okçuluk sporuyla
uğraşıyor. Onun da dünya
şampiyonalarında dereceleri var.
Mete kadar büyük bir sporcu
olur mu bilmiyorum ama
"Abin atıyor, senin de atman lazım" demiyoruz. Mete ona hep destek
olur. Aralarında 7 yaş var.
Mete'nin desteği
çok büyük. Tokyo
Olimpiyatları'ndan
sonra
Cumhurbaşkanımızın
davetlisi
olarak
Külliye'ye
gittik.
Melisa
oradaki
ortamı görünce,
"Güzelmiş,
ben de olimpiyat
şampiyonu olayım"
dedi mesela.
Çocuklar yaşananlardan etkileniyor ve bu çizecekleri yolu etkiliyor.
BİRİNİN DESTEĞİ YETMEZ
Mete şampiyon olunca tüm hayatı değişti.
Artık bir şampiyon gibi hareket etmesi, bu yolda yürüyeceklere örnek olması gerek. Konuşmasına, kıyafetine her şeye dikkat etmesi gerek. Şampiyon olmadan önce kıyafet almaya gittik. Spor ayakkabının en pahalısını aldım.
'Baba çok pahalı' dedi. "Oğlum dedim, bundan sonra senin kıyafetin, giyimin, kuşamın insanların örnek alacağı şekilde olmalı." Mete çok kitap okur, hem genel kültür için hem de konuşmasını düzeltsin diye.
Anne-babalar evde kitap okusunlar. Çocuklar sizi kopyalar.
Sadece anne ya da babanın desteği olmaz. İkisi birden destek olacak.
RÜZGÂRI GÖREBİLDİĞİNDE OLİMPİYAT ŞAMPİYONU OLDU
Baba Metin Gazoz, Tokyo Olimpiyatları'nda Türkiye'ye okçuluk branşındaki ilk altın madalyayı kazandıran oğlu Mete'nin başarı yolculuğunu ise şöyle özetledi: "Ok yaydan çıktı bir kere diyoruz, ya hak diyoruz, kısmet diyoruz ya bunu biz Rio'da gördük.
Mete ilk okunu attı 10, ikinci okunu attı 9, üçüncü okunu attı, rüzgâr gülüne bakıyorsunuz; çocuk ne yapabilir. Hava rüzgârlı, oku atmak yetmiyor. Tokyo'da da aynı sorun oldu. Mete anlık refleks hareketle oku sarıya soktu. Görünmeyeni görmeye başladığın zaman şampiyon olmaya başlıyorsun. Tokyo'da rüzgârı gördü, önce rüzgârı yendi sonra rakiplerini. Rüzgârı yendiğin zaman şampiyon oluyorsun."