2022 Pekin Kış Olimpiyatları'nda kayakla atlamada Türkiye'ye temsil edecek olan Fatih Arda İpçioğlu beklentilerini ve gelecek planlarını SABAH Spor'a anlattı... Dünya Kupası'nda 9 kez finale kalarak tarihi başarıya imza atan milli kayakçı Pekin Kış Olimpiyatları için de iddialı konuştu ve "2018'den kalan kapanmamış hikayem var, onu tamamlayacağım" dedi
Türkiye'de ilkleri yaşatan sporcu oldun. 9 kez Dünya Kupası finallerine katıldın. 10'da madalya gelecek mi?
KAYAKTA TARİHİ OLAN ÜLKELERE KAFA TUTUYORUZ
Evet. Dünya Kupası finallerine katıldım. Biz kayakla atlamada çok az kişiyiz. Bunu yurtdışında sorsanız beni de takımı da tanıyorlar. Biz 2 defa olimpiyat kotasına katıldık. Bu gerçekten kayakla atlamada görülmemiş bir şeydir. Çünkü kayakla atlamada 80-90 yıllık geçmişi olan ülkeler var. Bu ülkelerle beraber boy gösteriyoruz. Modern kayakla atlama Türkiye'de 15-16 yıldır var. 15-16 yıl içerisinde ilk 30 sporcu arasına giriyorsunuz.
Nasıl tanımlıyorsun bu başarıyı?
İMKANSIZI BAŞARDIK
2017'de gerçekten imkansızı başardık. Dünya kupası puanlarıyla da Türkiye'ye bu konuda ben öncü oldum. Ama gelecek zamanlarda Türkiye'ye bunun meyvesi gelecek diye düşünüyorum. Türkiye de bu işin içinde var dedik. Ülkemiz aslında bu spora yatkın bir ülke. Cesaret gerekiyor ilk başta.
Atlarken korkuyor musun? Neler hissediyorsun?
BİZ HEZARFEN ÇELEBİ'NİN TORUNLARIYIZ
Asla bir korku olmuyor. Aksine ben seviyorum. Bu spor ülkemizin yatkın olabileceği bir spor. Biz Hezarfen Çelebi'nin torunlarıyız. Türklerin cesareti tarihte ortada. Yeni bir spor ama bilmiyor değiliz. Farklı şekilde de olsa bu bizim tarihimizde var. Çünkü Hezarfen Çelebi gibi uçmak ve süzülmek kayakta da bizim yaptığımız da süzülme. Geçmişimiz var bunda. Başta heyecanlanma oluyor ama zaman geçtikçe nasıl daha iyi olabiliri mi düşünmeye başlıyorsunuz. Yoksa diğer türlü olmaz bu iş. Artık korku ya da düşerim hissi oluşmuyor. Direkt yapacağımız işe odaklanıyoruz. Küçük yaşlarda başlanması lazım bu spora. Şart bu. Bu bisiklet binmek gibi değil, yıllar sonra da süremezsiniz. Uzun bir süre ara verirseniz tekrar baştan başlamanız gerekiyor. Ben bu sporun en dibini de gördüm zirvesini de gördüm.
Onun gibi tarihe geçmeyi istiyor musun?
Neden olmasın. İmkan sağlanırsa bu sporun gerçekten meyvesini yeriz. Biz başladığımızda herhangi bir örneğimiz yoktu önümüzde. Ama biz çıtayı belli bir yere kadar getirdik. Yeni başlayan sporcularımıza büyük bir örnek teşkil ediyoruz. Şu andan itibaren çocuklar bana video atıyorlar, benim yaptığım hareketleri yapmaya çalışıyorlar. Kartondan kayak yapmışlar minderlerin üstünden kayıyorlar. Ben bu sporla ilgilenen insanlara hem sporculuk hem de özel hayatımda örnek olmak zorundayım.
Uçan Türk lakabını seni motive ediyor mu?
Aslında bana takılabilecek en güzel lakap. Çünkü hem global bir lakap hem de açıkçası bu uçan bir Türk. Ben hoşnutum, güzel bir lakap. Uçan bıyık gibi lakaplar da var bana da uçan Türk denmesi açıkçası güzel bir şey.
Tüm çalışmaların emeği o 6-10 saniye mi?
Kayakla atlama 6-10 saniyede başlayıp biten bir olay. Evet o 6-10 saniye tüm çalışmanızın taçlanacağı an…Tekrar antrenmanı çok önemli. Tekniğinizi düzeltmek için antrenmanlarımızı ağır çekimde izliyoruz Çünkü 90 kilometre hıza çıkıyoruz. Detaylar üzerinde çalışıyoruz…
Türk kayağı uluslararası çapta nerede?
KIŞ SPOR İLE ALAKALI BİR MADALYAMIZ YOK
Federasyonlarımız bazı ülkelerin kuruluş tarihinden bile eski. Ama şu ana kadar herhangi bir kış spor ile alakalı bir madalyamız yok. Bu başarısızlık. Yurtdışında beni gören sporcular Türkiye'de kar mı var diyorlar. Bu da şaşırtıcı bir olay. Bizim kış turizmimiz var. Uludağ'ımız, Palandöken'imiz var. Diğer dağlarımız var. Antalya'da bile kayak yapılabiliyor. Yani bunu Dünyaya göstermemiz lazım. Mesela yurtdışına gidiyoruz. Eksi 2 derecede antrenman yapıyoruz. Erzurum eksi 25 derece diyorum. Bunu duyan insanlar şaşkınlıkla karşılıyor. Ama dediğim gibi geç kalınmışlık da var. Tamamen net bir sistem yok. Tanıtım yeterli düzeyde değil. Benim hayalim kayakla atlamada ülkemize kazanılmamış olan madalyayı kazandırmak ya da vesile olmak.
Olimpiyat madalyası hedefin yok mu?
MERHABA BEN TÜRKİYE'DEN GELDİM DEMEK İSTEMİYORUM
2018'de ilk gittiğimizde antrenman şartları olsun, eksiklerimiz olsun gerçekten zorluydu ama ben bunu başardım. Artık oraya 'merhaba ben Türkiye'den geldim' demek istemiyorum. Bir podyum yapmak istiyorum en azından Dünya Kupası'nda. Pekin'de öncelik hedefim hem 90 metrelik hem 120 metrelik rampalarda finallere kalmak ondan sonrası ise o günün performansı bizi nereye taşırsa…
Katılan 50 sporcudan kaçıncı olmak senin için başarıdır?
Hiçbir sporcu kendinin ne olacağını söyleyemez. Atlarken, iyi yükseldiğinde ve atlayışının iyi olacağını hisseder. Ama kalkıp kesin madalya alacağım sözü hiçbir yerde duyulmamıştır. 2018'deki elemelerden geçemeyip, final yarışına hak kazanamamak üzmüştü.
Yıl içinde kaç ay ailenden uzak kalıyorsun ve en uzun ayrılık ne zaman yaşandı?
AİLEMİ MAKSİMUM 15-20 GÜN GÖRMÜŞÜMDÜR
En uzun ayrılığı 2017'de yaşadım. O dönem ailemi 15-20 gün görmüştüm. İlk puanı aldıktan sonra komple olimpiyata yöneldik. Antrenman yapmak için Erzurum'a gelirim, onun dışında yarışmak için de sürekli yurtdışına gitmemiz gerekiyor. Pandemi'nin de biraz etkisi oldu. Normalde Avrupa'da profesyonel sporcular 1500 atlayış yaparken biz 500 atlayış yaptık, Normalde 1000 atlayış yapıyordum.
Bu sporu seçen bir insanın aynı zamanda bir geliri de olması lazım mı diyorsunuz?
3.LİG FUTBOLCUSUNUN YARISI KADAR KAZANIYORUM
Kayak Federasyonu yurtdışına gittiğimiz zaman size belli bir harcama limiti verir. Daha sonra yüksek lisans yaptığım dönem boyunca devletimizin desteği var. Ama rakam vermek gerekirse 3. Lig futbolcusunun belki yarısı kadar falan kazanıyoruzdur.
Türkiye, 4 iklimi de yaşayan bir ülke. Sence kış sporu Türkiye'de daha da gelişebilir mi?
Şu anda olmaması için hiçbir neden yok. Ne tesis ne de sporcu konusunda eksiğimiz var. Bizim de bir altyapımız var. Gerekli şart ve imkan sağlanırsa bu sporcular ilerde madalya bile getirebilirler.
Yazın çalışmanla kışın çalışman arasında fark var mı? Çimde çalışmak nasıl oluyor?
Hız ve antrenman konusunda çimde ya da karda çalışmanın bir farkı yok. Ama bana sorarsanız tabi benim favorim kışın sporu. Ama yazın da o havada uçma hissi, kayma hissi de tabi ki başka bir his.
Kayak dışında sosyal hayatın nasıl?
BENİM ÇOCUKLUK ARKADAŞIM, MAHALLE ARKADAŞIM HİÇ OLMADI
Benim çocukluk arkadaşım, mahalle arkadaşım hiç olmadı. Benim şu an hayatımda takım arkadaşlarım var. Ailemden çok onları görüyorum. Yaklaşık 13-14 yıl olacak kayakla atlamaya başlayalı.
Şimdilerdeki hobim ata binmek. Safari tarzında tek başıma ya da arkadaşlarımla Erzurum'da biniyorum. Stres atıyoruz çok güzel oluyor. Sosyal medyayı iyi kullanırım. Yazın deniz kenarlarına giderim ailemle veya arkadaşlarımla. Belgesel izlemeyi çok severim. Discovery Channel da How It's Made'e (Nasıl Yapılmış) merak saldım bu aralar. Arabalara merakım çoktur. Kendi arabalarımla uğraşırım. Müzik dinlemeyi de seviyorum. Bu aralar T-Rap tarzını dinliyorum. Tropkillaz'ı dinlemeyi seviyorum. Sosyal hayatım bu konuda yok ama hayatım ailemle kayağa çıkmak, mangal yapmak gibi hobilerim var. Yoksa diğer türlü ben de insanım sonuçta.
Kaç saat antrenman yapıyorsun?
3 gün kayakla atlama antrenmanı yaparız, 1 gün de fitness antrenmanı yaparız. Kayakla atlama antrenmanında yaklaşık 6-7 atlayış yapıyoruz. Mesela şu anda Erzurum'da Rus takımı atlamak isteyebiliyor. 1.5-2 saat süresi oluyor genelde. Herkes beraber kayak yapıyor. Biz de bu sayede rakiplerimizi görebiliyoruz, 1.5 saat atlama antrenmanı ama onun öncesinde koşu, ısınma antrenmanları da yapıyoruz. Yani 2.5-3 saat diyebiliriz. Öğleden sonra da 4 atlayış yapabiliyoruz.
Pes ettiğin bir dönem oldu mu? Ya da karşılaştığın en büyük zorluk neydi?
RAMPALAR YIKILDI. KARŞISINA GEÇTİM, OTURDUM AĞLADIM
Erzurum'daki rampaların yıkıldığı zaman, biz bir gün öncesinde oteldeydik. Rampalar yıkıldı, ben rampaların karşısına geçtim, oturdum ağladım. Burası daha yapılmayacak bitti dedim. Çünkü bizim için gerçekten büyük bir hayal kırıklığıydı. Ben o zaman dedim ki tamam bitti kayakla atlama Türkiye'de. Çünkü gerçekten kötü bir durumdu o halde görmek. Daha sonra Bakanlığımızın desteğiyle yapıldı. Ufak tefek detayları kaldı aslında bahsettiğimiz bir yaz içinde çözülebilecek olaylar. Bir o an yaşamıştım. Diğer türlü sakatlık beni daha güçlendirdi. Bazen kendi kendime de söyleniyorum. Acaba ben zorluklardan mı besleniyorum.
Erzurum, kayak sporunun ve sporcusunun anavatanı mı?
YAZIN MANGAL, KIŞIN KAYAK YAPARIZ
Erzurum coğrafi konum bakımından bazı Avrupa ülkelerinden bile daha iyi koşullara sahip. Geçen yıl kış sezonunda hiçbir yerde yeterli kar yok yoktu. Erzurum'da hava eksi 20 ve kar durumu çok iyiydi. Antrenörümüz bile şaşırdı yani. Avantajlı bir yer coğrafi konum açısından. Kayakla atlamaya gelirsek diğer ülkelerin sistemleri bizim pistlerimizde de var.
Babam hobi olarak kayak kayıyor. Kendi çabalarıyla gitmiş öğrenmiş, yaş ilerledikçe kendi kayağına sahip olmuş. Bugün bile babamla ablam dağda kayak yapıyorlardır. Erzurum'un yerli ailelerinde yazın hafta sonu mangaldır kışın hafta sonu kayaktır. Bana da küçük yaşlarda babam öncü oldu. 2007 gibi kayağa başladım. Erzurum'da bu kültürle büyüdük. Sürekli düştüm daha sonra da kayağı yavaş yavaş öğrenmeye başladım. Kayak hocası Ejder Budak ki emeği çoktur üzerimde. Bizi gördü babamla beraber işte neden lisanslı sporcu olmasın diye, babam da kabul etti. Kayak ekipmanlarımız verildi. Küçük çapta dereceler elde ettim.
Eğitimle sporu nasıl götürüyorsun?
YÜKSEK LİSANS YAPIYORUM OLİMPİYAT SONRASI TEZ YAZACAĞIM
Atatürk Üniversitesi Spor Bilimleri mezunuyum. Şu anda da Kış Sporları Enstitüsü'nde de yüksek lisans yapıyorum. Kayakla atlama üzerine tez hazırlıyorum. Mart'tan sonra yüksek lisans tezime önem vereceğim. Devlet, lisanslı sporculara burs gibi birçok imkan sağlıyor. Sporculara maaş da bağlanıyor. Şu an devletin verdiği maaş dışında bir gelirim yok. Yetersiz kaldığımız yerde devlete de yüklenmek olmaz. Herhangi bir ödenek problemi yaşadığımızda kendi cebimizden bile vermeye razıyız. Çok sevdiğim bir sporcunun çok güzel bir mesajı vardır. Ben bu sporu para için yapmıyorum. Çocukluktan beri ülkemizi temsil etmek için yarışıyorum. Gelecek nesil bunu devam ettirir mi bilinmez. Sadece benden de olacak iş değil.
Beslenme düzenin nasıl?
Paça çorbasını sakatlık zamanımda bayağı içtim. Ama normal beslenme programını sorarsanız da artık 13-14 yıldır bu evrende döndüğü için dünyam vücudumda bunda alıştı. Şu an 58,5 kilonun altına inemem, 59 kilonun da üstüne çıkamam. Kilonun altına inince ya da çıkınca diskalifiye oluyorsunuz. Bunun kuralları da var. Giydiğim tulumlara kadar hepsinin kuralları var. Tulum çok önemli bir malzeme. Sünger gibi esnek, hava geçirmeme özelliği gibi şeyler var. Bir yılda 5. tulumu aldım. Çok çabuk eskiyor çünkü. Onun bir makinesi var ölçüye göre hazırlanıyor. Hızını etkileyebiliyor. Eski bir tulum 10 metre yavaşlatabilir, yeni bir tulum da 10 metre ileriye atabilir. Bu az bir fark değil.
Pekin'den sonra kariyerinde yeni bir sayfa açmayı düşündüğünüzü söylediniz. Nedir bu sayfa?
NE KADAR ÇIRPINIRSAM ÇIRPINAYIM BİR YERE KADAR
Bu sayfayı aslında ben belirlemeyeceğim. Martta sezonun son yarışmasına katılacağız. Seyircili olursa ailemi de götüreceğim. İlk defa beni uçuş rampasında izleyecekler. Marttan sonra sezon planı, hedefimizi belirleyip ona yoğunlaşmamız lazım. Çünkü şu ana kadar her şey soru işaretleriyle devam etti. Bu sezon nasıl olur, atlayabilir miyiz gibi. Mart'tan sonra bunu netleştirip imkanlar dahilinde ona karar vermem lazım çünkü buna mecburum. Ben de antrenörüm de potansiyelimin farkındayız. Daha iyisini yapabilirim. Ama ben ne kadar çırpınırsam çırpınayım bir yerden sonra sistem bana elvermediği sürece gidemem daha ilerisine.
ONUN ALTIN AYAKLARI VAR
Fatih Arda İpcioğlu'nun hocası Slovenyalı Nejc Frank da geçmişte olimpiyat madalyası almış bir sporcu. Onun ağzından Fatih Arda'yı dinleyelim...
Fatih Arda'nın mental hazırlığı ve vücut özelikleri diğer sporculardan çok önde. Aslında potansiyeli çok daha üst seviyelerde Pekin'de elinden gelenin en iyisini yapacaktır. Ona ben altın ayak diyorum. Umarım hayatındaki en iyi atlayışı yapacaktır. O Türkiye'nin parlayan yıldızı.
HAYATIM O YEMEKTE DEĞİŞTİ
2008-2009 gibi Erzurum'da bir kutlama yemeği düzenlendi. Bir heyet geldi dışardan ben masada kulak misafiri oldum. 2011 Erzurum kış oyunları için kayakla atlama branşı açılacak ilk başta kayabilmesi önemli. Zayıf olması, esnek olması. Böyle bir sporcunuz var mı bize seçmelere katılabilecek dediler. Yarın da seçme var. Bizim böyle bir sporcumuz yok dediler. Ben bunu duydum daha sonra akşam eve gittim, babama 'ben bu seçmeye gideceğim' dedim. Babam nasıl yapacağız dedi. Sabah saat 9'da seçmeler var. Sabah gittik kayakları kiralayıp seçmelere girdim.
EVDE EKMEĞE GÖNDERMEZLERDİ 20 GÜN SLOVENYA'YA GİTTİM
Temel hareketler, esneklikler gibi şeyler dedendi. 10-11 yaşlarındayım. Daha sonra biz sizi arayacağız dedilir. 1 hafta sonra telefon geldi. 20 günlüğüne yurt dışına Slovenya'ya gideceğiz dediler. O zamanlar ailenin en küçük çocuğu olarak beni ekmeye yollamazlarken ben 20 günlüğüne Slovenya'ya gidiyorum. Annemler de onayı verdiler. Babam da zaten istekli. Biz gittik 20 kişilik ekiple. Kayakla atlamayı falan anlattılar. Antrenmanlara başladık. Düştük sürekli tabii. Atlama falan yok. 15 metre kayıyorsunuz o kadar.
ÇOĞU AİLESİNİ ÖZLEYİP AĞLIYORDU
O süreçte akşamları evini özleyenleri ve ağlayanları federasyon evine yolladı. Kampın sonunda 5 kişi falan kaldık. Ailesini özleyenler gitti. Zordu tabii. Hiç bilmediğin bir yer. Kampı tamamladım. Erzurum'a geldim. Daha sonra başladık kamplara. Kamplar da sürekli yurt dışında çünkü 2011'e sporcu yetişmesi lazım. Erzurum'da atlaması lazım birinin. Faik Yüksel atlayış gerçekleştirdi özel izinle. Sadece üniversiteye giden sporcular yarışıyordu çünkü. 2011'de Faik abiyi izledik. Biz de o rampadan atlayacağız, yarışmaya gideceğiz diye iyice motive olduk. Çok ihtişamlı bir yerdi. Erzurum'da ilk rampalar yapıldı. Akşam her şey bitti falan gittim rampayı izledim. Bakıyorum sadece yani.
60 METRELİK RAMPADAN DÜŞTÜM
2011'den sonra sakatlık yaşadım. Slovenya'da 60 metrelik bir rampadan yere düştüm sola doğru gittim bariyere çarptım. Dümdüz yatıyorum. Bir şey hissetmiyorum. Sol bacağımda bir şey var. Kemiğim içinde dönüyor. 4 parçalık kırık vardı. Hiç ağrı falan hissetmedim. Takım arkadaşlarıma aileme söylemeyin ailem üzülmesin dedim. Ağrım falan yok annem babam üzülür. 12-13 yaşındayım. Hastaneye gittik ameliyat olmam lazım. Alçı falanda kurtarmıyor. 5 gün hastanede kaldık. Ailemi getireceklerdi ben de gerek yok ben giderim dedim. Mecbur olgunlukla karşılamak zorundayım. Çevremdekileri düşünüyorum.
BENDEN ÜMİDİ KESMİŞLERDİ!
Daha sonra Erzurum'a döndüm. 2. ameliyatımı olmam lazım. 2 aya kalkarsın falan dediler. Ben yürüyemiyorum bile. Erzurum'da tekrar ameliyat oldum. 1 yılın sonunda tekrar kaymaya başladım. Yurt dışına gittim tekrar. Diğer takım arkadaşlarım benden tabii en az 3-4 yıl ilerdelerdi. Daha sonra yabancı antrenörüm falan benden ümidi kesiyorlardı. Çünkü çok kötü atlıyordum. Korku değil ama ara verdiğinizde ara veren yanar. Bisiklet sürmek gibi değil. Devamlılık çok önemli. 90 km'lik hızla 6-7 saniye süren bir olay. Hocam dedi ki hem kayakla atlama hem koşuyla birleşen bir branş. O branşa mı geçiş yapsan falan dediler. Benden ümidi kestiler ne yapmam lazım diye düşündüm. Resmen diyorlar ki bırak. Haklılar da bir yandan. Ben Erzurum'da antrenman yaparım hazır olunca beni kampa yazın. Başladım deli gibi antrenman yapmaya. Evimin yanındaki fitness salonuna kendi paramla yazıldım. Allah ne verdiyse her gün çalışıyorum. 1-2 ay böyle çalıştım. Antrenörlerim geldiler sonra baktılar bana gelişme var. Son gün tekrar kampa gidilecek isimler açıklanıyor. İsmim açıklandı dedim bu iş tamam. 2017'de ilk yarışmayı kazandım. Okul da devam ediyor. Lisedeyim. Okulda takdir aldım mesela bu yoğun süreçte.
ÖNCE ACIMI YAŞADIM, SONRA TARİHE GEÇTİM
Kayakla atlamada yazın antrenman vaktidir. Kışın yarışma vaktidir. Kovid falan başladı birde 9 ay ara verdik. Hocamız dedi ki biliyorum sıkıntılı bir durum Sloven birisi 9 ay ara verse bir daha bu spora başlayamaz. Dedim ki biz kendi performansımıza kısa sürede ulaşabiliyoruz. Deli gibi çalışacağız dedi. Romanya'daki yarışa girmeye karar verdik. Çok önemli bir yarıştı. Kendimi de çok iyi hissediyordum. "Romanya'ya kotayı almak için gidecektik. Ancak dedem vefat etti ve Türkiye'ye dönmek zorunda kaldım. Antrenörüm aradı yalvarabilirim gitmemen için Romanya çok önemli dedi. 'Ben gidip acımı yaşamam lazım, ona göre karar veririz' dedim. Ailemle görüştükten sonra Romanya'ya gitmeye karar verdik. Cuma saat 23:30'da otele geldim. Cumartesi Hiç antrenman yapamadan atlayış yaptım. 6. Bitirdim. Bu tarihteki en iyi derece. Şok oldum. Herkes şok oldu. Antrenörüm de çok şaşkındı. İkinci gün madalya alırız dedik. Ertesi günkü yarışa takım arkadaşım İrfan Çintimar'ın kovid testi pozitif çıkınca yarışmama izin çıkmadı. Yoksa madalya alacaktım."
Kazakistan'daki Dünya Kupası'na en iyiyiz diye gittik. Hangi konumdayız diye. İlk atlayışı yaptım, antrenman atlayışında ilk 30'un içindeydim. İlk 25-26'daydım. Şaşırdık. Çünkü biz puan için gitmedik oraya onu söyleyeyim. Tarihimizdeki ilk yaz Summer Grand Prix'i puanını aldım. Daha sonra da kış planı açıklandı. Tekrar kışın başında antrenmanlara başladım.
2018 OLİMPİYATLARI BENİM İÇİN BÜYÜK BİR DUYGUYDU
O zaman antrenörüm dedi ki demir sıcakken dövülür. Dünya şampiyonasına yazalım ismini. Yavaş yavaş başlayalım olimpiyat hayalimize. Puanlar toplamaya başladım. 2018' benim için çok büyük bir olaydı. Anlatılmaz bir duyguydu. Orada kapanmamış hikayem var.. Ama o duyguyu yaşamak ülkemi temsil etmek Türk bayrağını görmek bile benim için yetti. 2022 Pekin'de elemeleri geçip finalde yer alacağım.