Japonya'da düzenlenen 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda altın madalya alarak Türkiye'nin olimpiyat tarihine adını altın harflerle yazdıran milli boksör Busenaz Sürmeneli o günden bugüne kadar yaşadıklarını SABAH'a anlattı.
'Madalya aldığım gece sabaha kadar uyuyamadım' diyen altın yumruk Sürmeneli "Bundan sonra o meşaleyi koşarak ileriye taşımalıyız. Paris 2024'te altın alarak üst üste olimpiyat şampiyonluğu yaşayan ilk kadın boksör olarak yeni bir tarih yazmak istiyorum" dedi. İşte Busenaz'ın sorularımıza verdiği samimi yanıtları:
- Olimpiyat şampiyonu olduğun an neler hissettin?
İnsanın hayatında bazı anlar vardır ki ne hissettiğinin asla farkına varamaz. Üzerinden zaman geçse de anlayamıyor. Yani o anı size nasıl tanımlasam bilmiyorum. Sevinç, heyecan, mutluluk, gurur. Hepsi bir arada ve en yoğun halleriyle kalbime, beynime hücum ediyordu. Gözyaşı olarak dışa yansıdı.
- Madalyayı kazandığın gece nasıl uyudun?
Uyumadım ki. Sabaha kadar ailemle, arkadaşlarımla, ekibimle, hocamla konuştum. Kalbimin ritmi neredeyse hiç dinmedi. Tokyo'da odama geldim ve madalyamı astım, geliyorum gidiyorum ona bakıyorum. Sürekli bir oturuyorum, bir kalkıyorum madalyama bakıyorum. Sosyal medyada da muazzam bir hareketlilik vardı. Bildirimler, kutlamalar, paylaşımlar… Hiç uyumadım hiç.
HESABI ÖDEDİN!
Busenaz Sürmeneli, Tokyo'da altın madalya kazandıktan sonra ilginç bir olayla büyük mutluluk yaşadı. Memleketine döndükten sonra Trabzon Ortahisar'da çok özlediği kıymalı pideyi yiyen Busenaz, hesabı isteyince ilginç bir jestle karşılandı. Fişi masaya getiren dükkan sahibi, "Sen Tokyo'da vurduğun son yumrukla hesabı ödedin" notunu düştü. Milli boksör bu jestle çok duygulandığını söyledi.
ODAMA AĞLAYARAK GELİYORDUM
- Finale nasıl hazırlandın. Günler, aylar nasıl geçti. Bize o süreçte yaşadığın duygu dalgalanmalarını anlatır mısın? O büyük güne nasıl hazırlandın?
Son bir aydan bahsetmek istiyorum. Ordu'da hazırlandım. Yetkililerimiz sağ olsunlar; konaklama, çalışma alanı için hem bana hem ekibime güzel imkânlar sağladılar. Bana düşen sadece ve sadece çalışmaktı. Hayatımda, inanın 13 yılda hiç hissetmediğim yorgunluk anlarını, Tokyo öncesi 1 ayda yaşadım. Antrenman yoğunluğu öyle artmıştı ki, bazı günler ağlayarak odama geldim. Ama hepsinin bir amaç uğruna olduğunu çok iyi biliyordum. Yüreğim buna öyle ikna olmuş ve inanmıştı ki hissettiğim acılar ve ağrılar beni mutlu etmeye başlamıştı. İşte size duygu dalgalanmaları… Her yerim ağrıyor, acıyor ama ben mutluyum. Hedefime kilitlenmiştim ve hiç vazgeçmedim.
- Milli bir sporcu olarak finale çıkmak neler hissettirdi?
Tokyo'ya giderken de, ilk maçımı aldığımda da, yarı finali aldığımda da biliyordum altın madalyayı alacağıma… Ben oraya altın madalya için gittim. Finale çıkmak ve finale kadar geldiğim yol işin yarısıydı. Finali kazanmak diğer yarısı…
- Madalya boynunuza takılırken aklından neler geçti?
Bayrağımızın birazdan yükseleceğini ve milli marşımızı duyacağımızı bildiğim için önümdeki birkaç dakikayı hayal ediyordum. Gurur çok baskın bir histi o anda.
JAPON ASKERLERİNİN SELAM DURMASINI UNUTAMAM
- Olimpiyat Köyü'ndeki atmosfer nasıldı?
En erken gidip en geç dönen, olimpiyat köyünde en çok vakit geçiren sporculardan biriyim herhalde. Global ölçekte bir kamp gibiydi. Bir romanın, bir öykünün içinde gibisiniz. Dünyanın geri kalanından uzakta, sadece spor için ayrılmış bir bölge. Ülkelerin bayraklarının olduğu yol, orada gelip giderken bayrağımızı görmek, şampiyon olup köye döndüğümde orada Japon askerlerin bize selam durması, madalya sonrası hocamla neredeyse boş kalan köyün caddelerinde koşarak, sevinçle dolaşmamız, unutulmazdı… Japonya'nın yeri hayatımda hep özel kalacak.
- Yataklar rahat mıydı? Kartondan olduğu açıklanmıştı...
Aşırı bir konfor beklentisiyle gitmedim ama biraz daha rahat olabilirdi tabi. İnsan her şarta alışıyor, iki gün sonunda yatağın kartondan mı demirden mi olduğunun bir önemi kalmadı. Kafamı yastığa koyduğumda kurduğum hayallere odaklandım daha çok.
- Sporcu kimliği dışında Busenaz'dan bahseder misiniz?
Ben insan ilişkilerini, karşılıklı sevgi ve saygıyı, hoş muhabbeti, huzuru ve bunun gibi değerleri çok önemseyen biriyim. Aileme çok düşkünümdür. Arkadaşlarıma çok düşkünümdür. Sevdiklerimi mutlu etmek, onlarla geçirdiğim kısıtlı zamanı iyi değerlendirmek isterim. Günlük hayatımda çok neşeliyimdir, aslında ringde de zaman zaman çok neşeli olduğum zamanları görmüşsünüzdür.
YAYLAYA ÇIKMAK TEDAVİ OLMAK GİBİDİR
- Bir olimpiyat sporcusu nasıl sosyalleşir? Boks dışında neler yapıyorsun?
Trabzon'da kamptayken, izin günlerimde arkadaşlarımla birlikte yaylaya çıkarım. Yayla benim için tedavi merkezi… Sakinlik olsun, sevdiklerimle sıcak muhabbet edeyim, keyif yapalım. Ertesi gün bomba gibi bir antrenman beni bekliyor ama tüm bu anlattığım dinlenme zamanlarımda, çalışmak için gerekli enerjiyi ve motivasyonu topluyorum.
O ŞARKIYI DİNLERKEN ENERJİ DOLUYORUM
- Müzikle aran nasıl?
Severim, çok severim. Müzik beni motive eder, tempomu yükseltir, modumu yükseltir. Türkçe rapin son dönemde çıkan parçaları antrenmanların olmazsa olmazı haline gelmiş durumda. Uzi'nin Makina parçasının nakarat kısmı beni çok iyi anlatıyor ve dinlerken baştan sonra enerji dolduğumu hissediyorum.
İŞTE MAKİNA PARÇASININ NAKARATI
Düştüysen kalk gel kendine
Daha iyisi yok var farkına
Düş kırıklıkların olduysa bile
Sen makinasın makina
- Ne tür filmler izliyorsun?
Film izlemeye çok halim ve zamanım kalmıyor ama gündemde olan içerikleri takip etmeye çalışıyorum.
- Tokyo'da en çok neyi özledin. Hangi yemeği özledin?
Diyette olmadığımız, kilo düşmek için uğraşmadığımız dönemlerde gittiğimiz ve sağ olsun bizleri hep krallar gibi ağırlayan bir pideci abimiz var Trabzon'da. O sıcak pidenin dumanı ara ara aklıma geldi.
EVE GİDEBİLSEM ANNEME DE YARDIM EDECEĞİM
- Evde annene yemek ve temizlik konusunda yardım ediyor musun?
Annemi görebilsem, evde zaman geçirebilsem ederim tabii ki de.. Şaka biri tarafa hayatımız kamplarda, farklı şehirlerde, müsabakalar için farklı ülkelerde, otellerde geçiyor. Çok nadir eve gidebiliyoruz.
- Türkiye'ye kadınlar boks tarihinde ilk olimpiyat altın madalyasını kazandırdın. Bu senin sorumluluğunu ne kadar artırdı?
Sorumluluğu severim, öncelikle onu söylemekle başlayayım. Söz veriyorsam da tutarım, tutmak için kendimi yırtarım. Bu sporda da böyle, sosyal hayatımda da. Elimize meşaleyi alıp öncü olmak çok güzel bir şey ama bundan sonra o meşaleyi koşarak ileriye taşımalıyız. Daha çok çocuğa ve gence ulaşmalıyız.
- Baban uzun yol şoförü, şampiyonluk haberini yolda almış. "Kızımın ruhunda imkânsız yok başarmak var" dedi. Neler diyeceksin?
Babamın sözüne bir şey katmayacağım ama burada şunu söylemek isterim. Aile her şeydir, aile sığınaktır, aile yuvadır, aile güç kaynağımızdır. Ben bu sevgiyi kalbime koyduğu için Allah'a şükrediyorum.
- İkizin Tugcenaz da senin gibi boksör. Senin için 'Kafasına ne koyarsa yapar' diyor. Sırada ne var, ne koydun kafana?
Paris 2024'teki altın madalyayı da istiyorum. Sırada üst üste iki olimpiyat şampiyonluğu yaşayan Türk kadın boksör olmak için çalışmak var.
- Boks partnerin Bilge Kağan da "Çok dayağını yedim ama değdi" diyor? Onun için neler söyleyeceksin?
Madalyamı aldıktan sonra da söyledim, isimlerini andım, hepsinin bende emeği var. Birlikte çok zorlayıcı antrenmanlar geçirdik. Yorulduk, öldük, bittik ama söylediği gibi… Hepsine değdi.
- Bundan sonrası için hedeflerin nedir? Kaç olimpiyat madalyası sözü veriyorsun Türkiye'ye?
Yaşım yettiği yere kadar, fiziğim yettiği yere kadar. Yaşlansam da başarı için duyacağım arzu hiç azalmayacak biliyorum, kendimi tanıyorum, o yüzden işin mental yanını bir tarafa koyarsak fiziksel açıdan uygun olduğum her olimpiyat benim için hedef yarışmasıdır. Sayısı kaç olursa artık…
YANGINLAR BENİ ÇOK ETKİLEMİŞTİ
- Finale yükseldiğiniz maç sonrası orman yangınlarıyla ilgili çok duygusal bir konuşma yaptın. "Bin ölür, bin diriliriz" diye. Neler hissettin o an?
Maçtan önce haberleri okudum, izledim. İklim kaynaklı yangınların yanı sıra bilinçli olarak da yangınların bazılarının çıkarılmış olabileceği konuşuluyordu. Bu benim canıma çok dokundu. Nasıl olur dedim ya, güzelim cennet ülkemizin bu doğasına nasıl kıyarlar… Çok üzüldüm, hırslandım. Elimden ne geliyor? Ringe çıkıp Türk bayrağını bir adım taşımak. Elimden gelen oydu ve onu yaptım. Ülkem için bir şeyler yapabilmenin gururuyla maç yaptım o gün. Bitince de heyecanım dinmedi tabi, o bilerek yakanlara bir mesaj göndermek istedim. Biz Türküz, bir ölür bin diriliriz.
- Zor bir dönemde elde ettiğiniz başarıyla Türkiye'ye ne kadar iyi geldiğini tahmin edebiliyor muydunuz?
İnanın bu en büyük motivasyonumuz oldu Tokyo'da. İnsanlar bunca acının içinde bir sosyal medya fotoğrafını görsünler, Türk sporcu maç kazanmış, madalya almış diye okusunlar da bir saniyeliğine yüzleri gülsün istedik.
ÇOCUKLARIMIZI HEYECANLANDIRMALIYIZ
- Milli duyguların çok yüksek bir sporcusun. Türkiye'nin çok fazla ihtiyacı olan duygulara tercüman oldun. Ve çok güzel mesajlar veriyorsun. Nasıl tepkiler aldın?
Biz bir bayrak aldık ve taşıyoruz. Bizden sonra yepyeni bir nesil gelecek. El birliğiyle ülkemiz için ne yapabiliyorsak yapıyoruz ve yapacağız. Şu an sorumluluk bizde. Bizden daha iyilerini yapabilmeleri için gençleri ve çocukları heyecanlandırmalıyız. Bu madalya işte o yüzden çocuklara umut ışığı olsun. Bizim yaptıklarımızın kat kat üstüne çıksınlar. Sporda, sanatta, bilimde, her alanda. Çok güzel tepkiler aldım tabii ki, insanımız aynı duyguyu paylaşıyor benimle sağ olsunlar.