Avrupa şampiyonu olarak ismini bizlere duyuran Meryem İyin Sabah.com.tr'ye konuştu. 2019'un Ekim ayında Sırp rakibini açık fark ile yenen, tekvandodaki başarıları ve bu spora duyduğu ilgiyle şimdiden Türk sporunun en parlak yıldızlarından biri olarak gösterilen 14 yaşındaki milli sporcu, Hazal Palavar'ın sorularını yanıtladı.
Eminim ki seni pek çok insan tanıyordur ancak yine de bize Meryem İyin kimdir anlatır mısın?
14 yaşındayım. Kanada'da doğdum. 3 kardeşiz. Annem öğretmen, babam ise mühendis. 4 yaşında spora jimnastik ile başladım. İstanbul Kağıthane Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde okuyorum. Bugüne kadar İzmir, İstanbul, Türkiye ve bölge şampiyonluklarım var. Avrupa kulüpler şampiyonluğum ve Avrupa yıldızlar ikinciliğimin yanı sıra en az 6-7 uluslararası turnuvada birinciliklerim ve derecelerim var. Sporu ve spor ile ilgili her şeyi çok seviyorum.
Tekvandoya nasıl başladığını anlatabilir misin? Tekvandoya nasıl ilgi duydun? Ailen bu durumu nasıl karşıladı, bu süreçte kimlerin desteği oldu?
Dört yaşındayken spora başladım ve jimnastikte İzmir'de derece yapmıştım. Daha sonra 6 yaşında Özel İzmir Milli Takım hazırlık takımına seçilmiştim. Ama annem jimnastiğin benim için uygun olmadığını söylüyordu. Babamın bir arkadaşı vardı. Adı Mecnun Çiçek. Babama tekvandonun benim için uygun bir spor olduğunu anlatıyordu. Kendisi de tekvando yapmış ve milli sporcuydu. Benimle bire bir ilgilendi. Benimle bir evin bir odasında derslere başladı. Bana, "Sen benim olimpiyat şampiyonum olacaksın." derdi.
Mecnun hocam bana baktı. Jimnastikten kalan esnekliğime baktı. Beni sürekli izledi. Vücut duruşuma ve steplerime (tekvando da maç sırasında bir duruş) baktı. Çok keyif almıştım. Çünkü o tekvandoya aşıktı ve bana da bu aşkı aktarabilmişti. Ardından Mecnun hocam ve kardeşi Nuri hocam ile tekvandoya devam ettim. 3 yıl Türkiye'den ayrılıp Kanada'ya yerleştik ve tekvandoya orada da devam ettim. Toronto ve Kanada şampiyonluklarım da var. Şimdi Bahri Tanrıkulu Spor okulunda Çağrı Kızıl hocam ile devam ediyoruz. Hiçbirinin emeklerini asla unutamam.
Ekim ayında Sırp rakibini açık ara farkla yendin. Avrupa şampiyonu oldun. İspanya'da Milli Marşımızı herkese dinlettin. Neler hissettin Meryem, biraz bahseder misin?
Geçen sene kendi hatalarımdan dolayı bu turnuvaya erken bir şekilde veda etmiştim. Hocamla beraber bir yıldır buna hazırlanmıştık. Tüm takım arkadaşlarımız ve hocalarımız kazanacağımıza inanıyorduk. Bu duygu kelimelerle ifade edilemeyecek kadar güzel. Onu tanımlayacak her kelime eksik kalır.
Ayrıca şunu özellikle sormak istiyorum. Meryem, galibiyetinden sonra asker selamı verdin, Başkan Erdoğan da senin asker selamınla ilgili birtakım sözler söyledi. Sen de bu sözlere karşılık olarak teşekkürlerini ilettin. O kadar baskının olduğu bir dönemde asker selamını vermek nasıl bir duygu, sana nasıl hissettirdi?
Türkiye ile Fransa arasında ki futbol maçını izlemiştik. Bir sporcu olarak zaferi ülkelerini koruyan, bedel ödeyen askerlere hediye etmek, onlar ile birlikte olduğunu göstermek çok özel bir duygu olsa gerek diye düşünmüştüm. Ben de zafer kazanınca aklıma selam vermek geldi. Çok özel ve huzurlu hissetmiştim kendimi. En azından ben de onlara böyle moral verebiliyorum diye çok sevinçliydim.
Özellikle Batı'da artan islamofobi aynı zamanda spora da yansıyor. Ekim ayında ABD'de bir atlet başörtüsünden dolayı yarıştan diskalifiye edildi. Sen yurt dışında ülkemizi temsil eden bir sporcu olarak, böyle bir durumla karşılaştın mı? Ya da rakiplerin tarafından başörtülü olmandan dolayı psikolojik şiddet uygulandı mı?
İlk zamanlar çok olmasa da üzerimde beni rahatsız ederek baskı kurmaya çalıştılar. Babam rakiplerimin, hocalarının ya da aile bireylerinin benim başörtülü olmam ile ilgili söylemleri olduğunu ancak yaşım küçük olduğu için bana söylemiyordu. Daha sonra rakiplerimi yendikçe ve onların yüreklerini kazandıkça beni sevmeye ardından fotoğraf çektirmeye başladılar. Başörtümün altındaki asıl Meryem'i tanıyınca çok sevdiler.
Senin yolundan gitmek isteyen tekvandocu olmak isteyecek genç kardeşlerine neler söylemek istersin?
Hayalleri olsun, bu sporu ya da herhangi bir sporu asla bırakmasınlar. Uğrunda savaşacakları bir hayalleri olsun. Asla vazgeçmesinler. Sabretsinler ve çok çalışsınlar. Aile desteği ile bu başarı kaçınılmaz olacaktır.