BİR GÖRÜŞ
Bülent TİMURLENK
Onu ilk tanıdığımda Galatasaray genç takımı, A takımla deplasmandan dönüyordu. Sempatik, çok zeki olduğunu dakikasında belli eden hazırcevap bir çocuk vardı karşımda.
"A takımın temposunda 45 dakikayı çıkartamam ben ağabey" demişti. Büyük zorluklarla ve fedakârlıklarla iki oğlunu büyüten babasına ve annesine dünyanın bir başka ucunda olsa da her zaman yakın olan, o ufak aile portresin i hiçbir zaman hayatından çıkarmaması benim için futbolda yaptıklarından çok daha önemli. Barcelona'nın iletişim direktöründen röportaj randevusu istediğimde bana "Yirminin üzerinde talep var'' cevabını vermişti,
şehre gittiğimde o sayı 48 e çıkmıştı. Ne yapıp edip o röportajı yapacaktım.
SABAH Gazetesi ve El Mundo Deportivo, maçtan bir gün sonra yayınlanmak üzere İspanya ve Türkiye adına kendilerini kabul ettirdiğinde nasıl bir "Oh" çektiğimi bugün bile hatırlıyorum.
SABAH SPOR sayfalarında o röportaj 2 tam sayfa yetmedi, ertesi gün devamında 1 tam sayfa daha yayınlandı.
O gün de samimi, dobraydı sonrasında da... Hayatta herkes hata yapar, keşkeleri vardır. İki erkek evlada sahip Arda Turan'ın, baba olduktan sonra bambaşka bir adam olacağını biliyordum. Eşi Aslıhan'ın bir eş, bir anne olmak kadar Arda'nın hayatına bir vizyon, zenginlik getirdiğine inanıyorum.
Onu sahada diğerlerinden farklı yapan ayaklarındaki yetenek kadar birden fazla ihtimali bir arada hesaplayan beyniydi. İyi bir teknik adam olacağına inanıyorum ancak bunun için iyi bir eğitim alması gerektiğini Arda da biliyor. Sportif direktörlük, teknik adamlık, futbol yorumculuğu, altyapı antrenörlüğü… İhtimal çok.
Önemli olan arafta kalmamak. Bize futbol sahasında yaşattıklarıyla verdiği mutluluk ve gurur tabloları için Arda'ya teşekkür ederim. Ama teşekkürün en büyüğü, onu bugünlere getiren Yüksel ve Adnan Turan'a…