Tugay Kerimoğlu'nun gözünden Fatih Terim'i nasıl yorumlarsınız... Herkesin üzerinde emeği var... Şöyle bir baktığınızda tesisin duvarlarının her yerinde onun resmi var. Yaptıklarını saysak bitirmeyiz. Çok şey öğrendik ondan... Nerede nasıl davranılması gerektiğini, abikardeş ilişkisini, bir basın açıklaması yapılırken kurgusunun nasıl olması gerektiğini, nerede nasıl konuşulacağını...
Bizimle hep çok ilgilendi, 1996-2000 yılları arasında ona olan sevgi en üst seviyeye ulaştı ve bugün bakıldığında bu sevgi ortada.
Tesisin duvarlarında UEFA kupasının kaldırıldığı an çekilen fotoğraflar var ve Tugay Kerimoğlu o karelerde yok, çünkü gitmiştiniz... Orada olmadığınız için hiç üzüldünüz mü? Ben hayatta asla keşke demedim, final maçının oynandığı hafta maçım vardı ve orada olamadım. Galatasaray'ın, UEFA şampiyonluğunun ardından G. Rangers'daki hocalarım ve takım arkadaşlarımdan çok güzel tepkiler almıştım. Başım dik ve göğsüm kabararak bu mutluluğu yaşadım, o dönem dünya basınında Galatasaray ile ilgili birçok haber yapıldı ve ben hep gurur duydum.
Kupayı kaldıramadım ama 15 yıl hizmetimi yapmıştım. Sonuçta hedeflerimin içinde Avrupa'ya gitmek hep vardı.
DÜZGÜN, KARİZMATİK VE GERÇEK BEYFENDİ
Mancini ile omuz omuza çalışıyoruz.
Onunla İngiltere yıllarından tanışıyoruz. Bir kere çok beyefendi, her oyuncu ile tek tek ilgilendi, hepsiyle konuştu bizde her konuda yardımcı olduk kendisine.
O dönemler yazıldı, çizildi ancak biz sadece kendi işimize konsantre olduk. Hocalığını anlatmama gerek yok... Çok düzgün, karizmatik ve gerçek bir beyefendi.
İnsani ilişkileri çok kuvvetli, kimseyi kimseden ayırmıyor.
İNGİLİZLER İNATÇIDIR
Chelsea maçları yaklaşıyor... Chelsea için herkes kendi fikrini söyledi ancak kuradan sonra bu takım sanki bizden daha küçükmüş ve akabinde eleyebilecekmişiz gibi bir algı söz konusu oldu.
Bence Chelsea en zor rakiplerden biri. Evet biz Juventus, Real Madrid gibi takımların olduğu bir gruptan çıktık ancak İngiliz takımları inatçılıklarıyla bilinirler. Bizim takım tecrübeli, iki kulübün de kendine ait özellikleri var. Burada Olimpiyat Stadı'ndaki Milan - Liverpool Şampiyonlar ligi Finali'ni herkes bir gözünün önüne getirsin.
Milan 3-0 galipken, sonunda kupayı Liverpool almıştı, bunu bir düşünmek lazım. Bizim için önemli olan önce taraftarımızın önünde kazanıp rövanşa avantajlı skorla gitmek. İngiliz takımları çok mücadelecidirler asla oyunu bırakmazlar bu avantajlarıdır, ancak kolay gol yerler. Biz üç kulvarda yürüyoruz ve üçünde de son dakikaya kadar vazgeçmeyeceğiz.
DOSTLUĞU PARA İLE ALAMAZSINIZ!
Çok değişik hocalarla çalıştım. Katmak istediklerinizi, bu ülkeye uyarlama şansınız yok. Başarılı olunduğu andan itibaren engeller çıkarılır. Bunu sadece Galatasaray için de söylemiyorum... Orada futbolcu olarak yıldızı en düşük olan ile en parlak olanın her zaman hocasıyla konuşma şansı vardır. Ben G.Saray'ın altyapısındaki koordinatörlük görevimdeyken de bunu aktarmaya çalıştım. Sonuçta bu çocuklar bir hayat yaşıyor kız arkadaşlarıyla sorunları olabilir, çocuklarıyla ilgili sıkıntı yaşıyor olabilirler, ailelerinin yükü belki ağır gelmiştir... Hepsini tek tek dinledik ve aileleriyle görüştük. Onları sadece sahada değerlendirmemek lazım, Böylece "Bize kulüp ve hocamız tarafından değer veriliyor" güdüsü oluşuyor ve sonuç da farklı oluyor. Dostluğu para ile satın alamazsınız. Sevgi olmadığı sürece sıkıntı yaşanır. Kuvvetli olmak zorundasınız yoksa ister istemez yıkmaya çalışırlar... Kaliteli oyuncudur, birisi bir şey yazar onu kafasına takar veya bir maçta oynatılmaz kafasına takar. Bu çocuklar robot değil, yaşamaları gerekenler var. Sadece saha içindeki başarıya göre değer vereceksek futbolu çözemeyiz.
KARADENİZ İNSANI HER ZAMAN DİK DURUR
Trabzonluyum.
Karadeniz insanı düşüncelerini açık söyler, her zaman dik durur. Paylaşabildiği her şeyi belli sınırlar içerisinde paylaşır, çok sevecendir, çok sahiplenir... Ancak bazen sorunları kendi içlerinde halledemezler. Öte yandan,
babamın banka tayini çıkınca taşınmışız ve 14 yaşına kadar Trabzon'da yaşadım. Hayat her zaman güzeldi orada. Trabzon farklı bir yerdir benim için. Çok da gurur duyarım bununla...
Annemi 1999 yılında, Glasgow Rangers transferinden üç ay sonra kaybettim. Anneler her zaman evlatlarını ön planda tutar, baba ile diyaloglarını dengeler, yaşamınızda sizin için göğüs gerer pek çok şeye...
Biz de yaşayacağız zamanı gelince bazı şeyleri... Annem çok cana yakın bir insandı... Çok özlüyorum gerçekten.
İNGİLTERE'DE KENETLENDİK
Evlilik konusunda çok şanslı bir insanım. O günün geldiğine inandığım, eşimi çok sevdiğim ve çok saygı duyduğum için evlilik kararını verdim. Yirmi sene bitti... Dünyanın en şanslı insanıyım...
Futbolcu eşi olmak kolay değil, kamplar, insanların düşünceleri her şey etkili oluyor hayatınızda. O da sporcu olduğu için birbirimizi çok iyi tamamladık. Eşim bana her konuda göğüs gerdi. İngiltere'deki yaşantımızda, iyi günde kötü günde hep yanımdaydı.
On bir sene yurt dışında yaşamak kolay değil, neyle karşılaşacağınızı bilmiyorsunuz sadece kenetlendik birbirimize. Oradaki yaşantımızdan edindiğimiz tecrübelerimizin bize çok olumlu geri dönüşleri oldu.
İLK BEŞİKTAŞ'A GİTMİŞTİM AMA!
Babam da futbolla ilgilenmiş bir adamdı. İdman Ocağı'nda oynamış, yetenek genetik herhalde...Ben önce Trabzonspor alt yapısında oynadım, ardından İstanbul'a geldik ve ilk olarak Beşiktaş ile antremana çıktım ama olmadı. Ardından da Galatasaray geldi, 16 yaşında bu kulüpteydim.
Röportaj: Neslihan Perker