Öyle bir 36 saat geçirdik ki Galatasaray'da Okan Buruk, İbrahim Hatipoğlu ve Muslera; arkasından Acun Ilıcalı, Mert Hakan, sonra Mete Vardar. Herkes konuşuyor. Sonra da oturup maç izlemeye çalışıyoruz. Bu sağlıklı bir ortam mı?
ÖMER ÜRÜNDÜL: Ortamın sağlıklı olmadığı
çok net. Geçenlerde bir arkadaşım, bir yerden
benim 20-22 sene evvelki yazımı bulmuş. Orada da
bugünkü görüşümü paylaşmışım; Dünyada benzeri
olmayan büyük takımlar olayı ülkemizde var. Bu
şartlarda hakemlerin zihinsel olarak sağlıklı
maç yönetmeleri mümkün
değil. Çok karşı olduğum ama
bugün için mutlak şart olan
büyük takımların maçlarına
yabancı hakem ve VAR
uygulaması reçetedir.
LEVENT TÜZEMEN: Ağzı olan konuşuyor. Maalesef hakemler maçları sağlıklı yönetemedikleri için yöneticiler, kendilerine konuşma ortamı buluyor.
Sakin olsalar, futboldaki kaosu bitirmek kolaylaşır. Ancak taraftarlar, yöneticilere 'Neden susuyorsunuz?' diye mobbing yapıyorlar. Oysa hakemlerin kaliteleri belli, her takıma olumlu-olumsuz hata yapmaya devam ediyorlar. Bunun fitilini, maalesef Mourinho yaktı. Sezon başında G.Saray'ı ve Okan Buruk'u hedef haline getirdi ve
"Bilseydim gelmezdim, bu ligi kim izlesin?' gibi Türk futboluna zarar verecek yorumlar yaptı.
ALİ GÜLTİKEN: Mücadele sanki sahada değil saha dışındaymış algısı o kadar çok dile getirildi ki futbol seyircisi de bunu içselleştirdi.
O yüzden artık futbolcusu da yöneticisi de teknik adamı da maçları, sahadaki icraatleri değil buradaki uygulamadan dillendirir hale geldiler. Bugünkü futbol yapısı içerisinde de bunun bir çözümü görünmüyor. Hatalar yok mu? Elbette var. Hakemler hatalar yapıyorlar. Bunu dile getirmek herkesin hakkı. Ama diğer yanda da herkes kendi üzerine düşen sorumluluğu da alabilmeli.
İSKENDER GÜNEN: Sağlıklı bir ortam mı?
Geçiniz! Her sezon aynı film sahnede. Sadece yönetimlerdeki oyuncular değişmekte. Çünkü hiç kimse öz eleştiri yapmıyor. Başka kulüplere ya da oyunculara laf yetiştirerek, taraftarlarına şirin gözükmek peşindeler.
Özellikle kulüpleri yönetenlerin yaptığı söylemler ortamı germekten başka bir işe yaramıyor. Bu da her geçen sezon kutuplaşmaları beraberinde getirmekte. Sağduyudan yoksun böyle bir ortamda bu kısır döngüden kurtulma şansımız yok. Daha da kötüye gidebilecek emareleri de herkes şapkasını önüne alıp düşünmeli. Altı üstü futbol. Keyif alın. Bu kadar işi sulandırmayın artık.
YARIŞ 2'YE DÜŞMEZ, BEŞİKTAŞ YETİŞİR!
Beşiktaş zirvenin 10 puan gerisine düştü. Galatasaray ve Fenerbahçe ilk iki sıraya oturdu. Bundan sonraki şampiyonluk yarışı bu iki takım arasında mı geçer? Beşiktaş ya da başka bir takıma şans veriyor musunuz?
ÖMER ÜRÜNDÜL: Şu anda ligde
12 haftayı geride bıraktık. Galatasaray en
yakın rakibi Fenerbahçe'nin 5 puan önünde.
Tabii G.Saray'ın genel performansı, şampiyonluk yarışında en büyük rakipleri olan Fenerbahçe ile Beşiktaş'ı yenmesi ve sadece şu ana kadar bir beraberlik alması, önemli bir avantaj elde ettiğinin kanıtı. Tabii ki F.Bahçe, ciddi biçimde takibi
sürdürecek ama Beşiktaş'ın
kadro derinliğinin olmayışı,
günümüz futbolunda şart
olan kanat forvetlerine sahip
olmayışı ve de 10 puan geriye
düşmesi bana göre belki
erken ama Beşiktaş'ın şansının
çok azaldığı görüşündeyim.
LEVENT TÜZEMEN: Beşiktaş zirve yarışının içinde olur. 3 puanlı sistemde 10 puanlık fark, abartılmamalı.
Beşiktaş'ın belki Galatasaray ile arasında 10 puan fark var ama F.Bahçe'nin 5 puan gerisinde. Beşiktaş'ın bir çıkış yakalaması lazım. Bunu yapabilecek güce sahipler.
ALİ GÜLTİKEN: Bu iki takım öncelik kazandı. Rekabet iki kulüp arasında gidebilir görüntüsü var.
Burada Beşiktaş açısından önemli olan şey, puan farkından daha ziyade psikolojik olarak bu yarışı kaybetmemesi. Yeni bir kadro oluşturuldu. Bu kadronun kendi içinde gelişimini tamamlaması gerekiyor. 'Şampiyonluktan uzaklaşıldı' baskısının getirdiği negatif etkilerden takım kendini sıyırabilirse hâlâ şampiyonluk için iddiası olacaktır.
İSKENDER GÜNEN: Geçen sezon gibi yine ilk iki sırada Galatasaray ve Fenerbahçe var. Gerek G.Saray gerekse F.Bahçe'nin kadro zenginliği diğer rakiplerine göre çok daha fazla. Bu da ilk 11 haftada gösterdikleri performansla ilk 2 sırayı paylaşmalarını sağladı. Ama lig uzun bir maraton.
Avrupa kupaları, milli maçlar ve Türkiye Kupası maçları var. Bu maçlarda kadrolardan eksilmeler yaşanabilir. Bu da doğaldır ki takımların performansını etkiler.
Samsunspor, Göztepe ve Eyüp'ün gösterdikleri performans da önemli. Beşiktaş'ın ise lige iyi bir başlangıç yapmasına rağmen şu an bu iki takımla aralarında bir fark oluştu.
OSİMHEN VARKEN İCARDİ ARANMAZ
İcardi'nin sakatlığı Galatasaray'ı bundan sonraki süreçteki maçlarında etkiler mi? Devre arasında transfer gerekir mi?
ÖMER ÜRÜNDÜL: İcardi, G.Saray'a
önemli katkılar vermiş bir santrfor.
Eğer Osimhen piyangosu olmasaydı tabii ki yokluğu çok zarar verirdi. Ama kendini
ispat etmek için işine odaklanmış, piyasa
değeri 75 milyon Euro olan bir santrfora
sahipsen sorun yok demektir.
LEVENT TÜZEMEN: Osimhen'in
transferi, G.Saray'a Allah'ın bir lütfu gibi
oldu.
İcardi sakatlığında Osimhen olmasaydı G.Saray, zirve yarışında zorlanırdı. Yönetim,
İcardi'nin sözleşmesini
dondurmayacak,
Osimhen'in
de transferini
bitirecek
adımları kısa sürede atacak. İcardi sahalara
dönünceye kadar bir aksilik olmazsa
G.Saray, Osimhen-Batshuayi ikilisiyle yola
devam edecek. Ekstra olarak devşirme de
olsa Barış Alper'i santrfor olarak kullanacak.
ALİ GÜLTİKEN: Şu anda
Galatasaray'ın kadrosu alternatifsiz bir
kadro. İcardi'nin sakatlığı tabii ki üzücü
ama kadroda
Osimhen ve
Batshuayi gibi
iki tane çok önemli santrfor var.
Bunlar Galatasaray'ın yükünü taşıyabilecek golcüler. Osimhen son maçlarda zaten performansıyla
bu konuyu sarı-kırmızılılarda tartışma
noktası olmaktan çıkarmıştır.
İSKENDER GÜNEN: İcardi'nin
sakatlığı Galatasaray için bir dezavantaj oluşturmakta.
Fakat Osimhen gibi bir oyuncunun kadroya dahil edilmesi ve Batshuayi'nin de kadroda bulunması bu bölgede çok büyük bir boşluk oluşturmaz diye düşünüyorum.
GİO'YA SAHİP ÇIKILMALI
Beşiktaş, geçen sezon bu haftalarda liderin 9 puan gerisindeydi. Bu sezon ciddi yatırımlar yapıldı, çok büyük bir borcun altına girildi. Geçen yıl ve bu sezona baktığınızda farklı bir şey görüyor musunuz 12 hafta itibarı ile? Beşiktaş yönetimi ne yapmalı?
ÖMER ÜRÜNDÜL: Beşiktaş'ın kadrosu iki güçlü rakibine göre yetersiz.
Bana göre yönetimin teknik direktör
Van Bronckhorst'a sahip çıkıp
öncelikle bir sistem oturtulmasını
zamana bağlayarak
beklemek lazım. Geçen
sene 5 antrenör değişti,
hiçbir şey de işe yaramadı.
LEVENT TÜZEMEN: Beşiktaş geçen seneki kadrodan çok daha güçlü, oyun olarak da çok daha etkili. Beşiktaş'ta geniş kadro yok. Sabırlı olmak ve desteklemek gerekir. Bu arada bazı önemli oyuncular, Paulista, Rashica, Musrati, İmmobile gibi isimler Beşiktaş'ın iyi oynadığı dönemde sakatlıklar yaşadı. Van Bronckhorst da Salih Uçan gibi bazı yerli oyunculara şans tanımayınca kadro konusunda sıkıntı yaşadı. Hollandalı hoca, sadece belirlediği 11'i değil diğer oyuncuları da hazır tutmayı öğrenmeli.
ALİ GÜLTİKEN: Ortak nokta kırılganlık gibi görünüyor. Bunu aşabilecek bazı oyuncular takımın içerisinde. Şu anda forvet hattındaki alternatifler üzerinden belki bu konu tartışılabilir. Ama diğer bölgeler itibarıyla Beşiktaş'ın çok derin bir kadro sorunu görünmüyor. Bu sürecin camiaya ve oyunculara doğru anlatılmasının gerektiğini düşünüyorum. Bu kadronun yapabilecekleri konusunda sabırlı olmak gerekli.
İSKENDER GÜNEN: Beşiktaş'ın en büyük sorunlarının başında kadro zenginliğinin istenilen düzeyde olmaması gelmekte. Buna nasıl bir çözüm bulunabilir? Devre arası yapılacak transferler gelecek için belirleyici olacaktır.
GÜNEŞ ELİNDE OLSA TÜM TAKIMI KADRO DIŞI BIRAKIR!
Trabzonspor, 4 ismi (Orsic, Denswil, Bardhi ve Umut Bozok) kadro dışı bıraktı. Bu bir çözüm mü? Bu isimler doğru isimler mi?
ÖMER ÜRÜNDÜL: Trabzonspor'da çok kötü
bir gidişat olduğu gerçek. Şenol Güneş gibi çok deneyimli
bir hocanın kötü gidişi hiç olmazsa en aza indirecek
formülü üretemeyişi de beni çok düşündürüyor.
LEVENT TÜZEMEN: Şenol Güneş'in elinde
bir sihirli değnek olsa kaleci Uğurcan hariç tüm tak-ı
mı kadro dışı bırakır.
Bir takım kötü oynayabilir ama kötü mücadele edemez. Maalesef bazı Trabzonsporlu
oyuncular protesto edercesine taşın altına elini koymuyor. Kadro
dışı kararlarının tamamen Şenol Güneş'e ait olduğunu düşünmüyorum
çünkü bu desteği başkan da vermiştir.
Ocak ayında yeni transferler nokta biçiminde olursa ikinci yarı Trabzonspor, fark yaratabilir.
ALİ GÜLTİKEN: Oyuncularla bire bir çalışanlar böyle
bir karar aldılarsa mutlaka haklı sebepleri vardır. Fakat bu tür
kararlar futbolun içerisinde bir şeylerin çözülmesini sağlayabilir
mi sorusuna 'Evet' diyemiyoruz. Bu kararları
alıyorsanız artık takımın içerisinde ciddi kronik sebepler
var demektir. Bunun çözümü de yine oyuncunun performansına
bağlıdır.
Birilerini kazanmak için birilerini feda edebilirsiniz. Önemli olan kazanmaya
çalıştıklarınızın reaksiyon verip vermeyeceğidir.
İSKENDER GÜNEN: Kadro dışı bırakılan
oyuncuların kararı, yönetim ve teknik adam tarafından
verildiği için saygı duymak gerekmekte.
Ama görünen o ki Trabzonspor'da bir paradoks yaşanıyor. Çünkü kulüp tarihinde hiç olmayan mali yönden
rahat bir ortam içerisinde bulunmasına rağmen takımın
bugün geldiği nokta ters orantılı.
Uzun bir aradan sonra gelen şampiyonluktan sonraki süreçte takım yapılanmasında yanlışlıklar öne çıktı. Geçen sezon ise iki oyuncudan sonra
Trabzonspor'un daha farklı bir yapıya geldiğini gördük. Bunlar
Onuachu ve Meunier'di. Ayrılmalarından sonra yapılan oyuncu
tercihleri yanlışlığı görüldü. Bakasetas ve Hamsik'ten sonra
orta alanda oyun kurucu bir oyuncu ve önde de Sörloth ,
Cornelius ve Onuachu özelliklerinde transferler gerçekleşse
bugünkü durum ortaya çıkmazdı.