SORULAR
1- Yapılan açıklamada en uygun takvimde ertelenen Süper Kupa finalinin oynanacağı belirtildi. TFF'nin finali en uygun takvimde nerede oynatmasını isterdiniz. Bu konuda bir tavsiyeniz var mı?
2- Süper Kupa finalinde yaşananlar, Fenerbahçe ve Galatasaraylı oyuncuları psikolojik olarak etkilemiş midir? Bunun sahaya olumsuz bir etkisi olur mu? Yoksa iki teknik adam da maç oynanmadığı için mutlu mudur?
3- Fenerbahçe ve Galatasaray'ın transfer döneminde mutlaka oyuncu alması gereken mevkiler hangileri. Bunlar olmazsa olmaz mıdır?
4- Galatasaray'da Hakim Ziyech krizi yaşanıyor. Giderse önemli bir eksiklik olur mu? Galatasaray mutlaka futbolcuyu takımda tutmalı mı?
5- Sergen Yalçın, Beşiktaş derken iki yıl aradan sonra bir takımla yani Antalyaspor'la anlaştı. Beşiktaş, "Listemizde, istediğimiz zaman görüşürüz" gibi bir açıklama da yapmıştı. Bu açıklamayı samimi bulmayan Yalçın, Antalya'ya gitti. Ne diyorsunuz?
GÜRCAN BİLGİÇ
Ziyech'in eksikliği "Eyvah" denilecek durumdan çıktı. Barış Alper de var ellerinde, Tete de… Eğer bir oyuncu mutsuzsa ve gitmek istiyorsa tutmak akıllıca değil.
1- FİNALE YAKIŞAN ŞEHİR HATAY'DIR
Bu finale yakışan ilk kent Hatay'dır.
Depremin yaralarını sarmaya çalışan, Atatürk'ün emaneti olan bu kentin halkına, bu moral verilebilir. İkincisi Samsun elbette. Cumhuriyet'in 100. yılında anlamı büyük. Riyad'da yaşananlardan sonra Atatürk Olimpiyat Stadı da bu maçın bir numaralı adayı haline geldi. Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarları derbiyi "Atatürk Bayramı"na çevirirler.
Süper Kupa'nın adını da "Atatürk Kupası" yapabiliriz.
2- TATİLDEN BİR GÜN FAZLA GİTTİ
Her iki takım futbolcularının da ertelemeden etkilendiğini düşünmüyorum. Tek problemleri tatillerinden gün eksilmesi. Ona üzülmüşlerdir. Derbiler yıpratıcı maçlardır. Hem fizik hem de psikolojik olarak öncesi ve sonrasında yara bırakır.
Yani; iki taraf da aslında mutludur.
3- TRANSFERDE HEDEFLER FARKLI
Galatasaray'ın İcardi'yi yedeklemesi gerekiyor. Sol bek olmazsa, olmazı… Fenerbahçe sadece
kalitesini yükseltecek bir oyuncu,
altı-sekiz oynayabilecek bir orta saha
bulursa rahatlar. Stoperde de aynı
durum söz konusu. Takımdan ayrılacak
oyuncular olabilir, buna göre
de bir planlama yapacaklardır. Peres
ve Lincoln'ün takıma
döneceğini de hesaplamak
durumundalar.
Fenerbahçe'nin kalitesini korumaya, Galatasaray'ın ise eksiklerini gidermeye ihtiyacı var. İşin özeti bu.
4- MUTSUZ ADAM TAKIMDA OLMAZ
Ziyech ile birlikte Zaha transferi de Şampiyonlar Ligi için yapıldı. Gruptan çıkamayıp elde Avrupa Ligi kalınca, Ziyech'in eksikliği "eyvah" denilecek durumdan çıktı. Barış Alper de var ellerinde, Tete de…
Eğer bir oyuncu mutsuzsa ve gitmek istiyorsa tutmak akıllıca değil. Madem ki ipler koptu, yeni planlar devreye girmeli. Çünkü Ziyech, Kerem-İcardi hattına eklenen ciddi bir atak seçeneğiydi.
Zor durumlar için "yangın düğmesi" oluyordu.
5- SERGEN YALÇIN DOĞRUSUNU YAPTI
Sergen Yalçın doğru düşünüyor. Adı ortaya atıldığında da kendisiyle görüşülmemişti, Antalya ile anlaşana kadar da telefonu Beşiktaş hattından çalmadı. Sadece gündemde isminin geçmesiyle birlikte taraftar oyalandı. Yalçın'ın bu seçimi ile birlikte yönetimin üstüne yeni bir yük bindi.
Antalyaspor'un performansı ile yeni hocasıyla Beşiktaş'ın yapacakları sürekli kıyaslanacak.
LEVENT TÜZEMEN
Hakim Ziyech marka bir oyuncu ama zihinsel olarak başarılara ve kupalara doymuş. Ajax'a gitmek istediğini duydum. Gidişi, G.Saray'da eksiklik yaratmaz.
1- SAMSUN YA DA AZERBAYCAN OLUR
Ligin ikinci yarısında şampiyonluk yarışı son sürat devam edecek. İki takımın da Süper Kupa'yı bu süreçte oynamak isteyeceklerini düşünmüyorum
. TFF'nin de takvimde boşluk bulması zor gibi görünüyor. Eğer Süper Kupa oynanacaksa benim iki önerim var. Türkiye'de Samsun şehri olmalı. Ya da özgürce hareket edeceğimiz, bir millet iki devlet dediğimiz Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye gitmeliyiz.
2- FUTBOLCULAR HİÇ ETKİLENMEZ
Fenerbahçe ve Galatasaraylı futbolcular Süper Kupa finalinin oynanmamasından asla olumsuz etkilenmemişlerdir. Çünkü çoğunun kafası, bir an önce tatile çıkmak yönündeydi.
Zaten Galatasaray'da İcardi ve Mertens alelacele tatile gittiler. Kerem Aktürkoğlu da nefes almakta zorluk çektiği burnundan ameliyat oldu. Fenerbahçeli futbolcuların da İstanbul'a iner inmez, bavullarını alarak tatile çıktıklarını gördük. İki teknik adam İsmail Kartal ve Okan Buruk da Süper Kupa'ya kafaca iyi hazırlanmışlardı. Çünkü kupanın en büyük özelliği, mutlaka bir galip gelecek takım olmasıydı. Maçın oynanmaması, hocalar adına
'oh be iyi ki oynanmadı' anlayışında olmamıştır.
3- ÜÇ BÖLGE İÇİN PAZARLIKTALAR
Galatasaray bir sol bek, bir orta saha bir de hızlı kanat oyuncusu almayı planlıyor. Bunun için ön görüşmelerin
yapıldığını biliyorum. Pazarlıklar
sürüyor. Angelino gitti,
Ndombele de yolcu… Fenerbahçe'nin
mutlaka bir defans
oyuncusuna ihtiyacı var. Çünkü Djiku
savunmada tek kalıyor, partneri yok.
Becao'nun dönüşü uzun sürecek gibi
duruyor. Sarı-lacivertli takımın diğer
bölgelerinde fazlasıyla oyuncu var. Hepsinden
de verim aldı.
Tek soru işareti, Batshuayi gidecek mi kalacak mı? Çünkü Belçikalı oyuncu oynamadığı
için mutlu olmadığını söylüyor.
4- SADECE AYAĞINA GELDİĞİNDE OYNUYOR
Hakim Ziyech marka bir oyuncu ama zihinsel olarak başarılara ve kupalara doymuş, Ajax'a gitmek istediğini duydum.
Gidişi fazla bir eksiklik yaratmaz. Çünkü istikrarlı bir oyun yapısı yok. Sadece top ayağına geldiğinde oynuyor. İz bıraktığı tek maç, Fenerbahçe derbisiydi. Çünkü önde iyi savunma yaparak ve doğru pozisyon alarak Ferdi'nin hücuma çıkmasına izin vermedi. Gerçek şu, bir oyuncu huzursuzsa ve mutlu değilse kalması için ısrar etmemek gerekir.
5- İMZA BEŞİKTAŞ'A ALINMIŞ BİR TAVIRDIR
Sergen Yalçın, Antalyaspor'a imza atarak Beşiktaş yönetimine şu mesajı yolladı:
"Şampiyonluk yaşatmış bir hoca olarak, listede adımın bulunmasını doğru bulmuyorum. Ben, bekle denecek teknik adam değilim." Sergen Yalçın'ın çok çabuk imza atması, Beşiktaş yönetimine de kapıları kapattığını gösteriyor.
Yarım sezon sözleşme yapmasını da Beşiktaş'a karşı bir tavır olarak değerlendiriyorum.
YENİ KAHRAMANLAR ÇIKACAK
2024'e girdik. Bu yıl hem futbolda Avrupa Şampiyonası hem de olimpiyatlar var. Neler bekliyorsunuz?
Tüzemen: Ben Türk Milli Takımı'nın final oynayabilecek futbolculara sahip olduğuna inanıyorum. Çok umutluyum
Bilgiç: Özellikle kişisel sporlarda gelişimimiz sürüyor, her branştan kahramanlar çıkarıyoruz. Dolu dolu geçecek
LEVENT TÜZEMEN: Avrupa Futbol Şampiyonası'na gitmeyi çok önemsiyorum. Çünkü Türk Milli Takımı, Almanya'daki turnuvada evindeymiş gibi oynayacak. Statlarda Türk seyircilerin sayısı rakip taraftarlardan fazla olacak.
Montella ile yakaladığımız çıkışın yanında genç ve yetenekli bir kadromuz var. Bunun sinyallerini Berlin'de yüzde 90'ı Türk taraftarların tezahüratları altında Almanya ile oynanan hazırlık maçında verdiler ve müthiş bir galibiyet aldılar.
Ben Türk Milli Takımı'nın final oynayabilecek futbolculara sahip olduğuna inanıyorum. Kadın voleybolcularımız Türkiye'ye çok büyük gurur yaşattı. Yenilmeden dünya şampiyonu oldu.
Paris Olimpiyatları'na da Filenin Sultanları'nın damga vuracağını düşünüyorum. Ayrıca hem güreş hem erkek ve kadın boksörlerimizin, Mete Gazoz'un, cimnastikçilerimizin özlediğimiz olimpiyat madalyalarını Türkiye'ye getireceklerine sonsuz güveniyorum. Hatta futbolda da Galatasaray ve Fenerbahçe'nin Avrupa kupalarında çeyrek ve yarı finallere yükselebileceğine inanıyorum.
GÜRCAN BİLGİÇ: Türkiye'de Süper Lig zaten kendi rekabetinde yeterince heyecan veriyor.
"İki büyük takım acaba puan kaybedecek mi?" diye her maç izlenirken, Avrupa Şampiyonası'nda da beklentilerimiz çok yüksek. Bir anda başkalaşan, gelişen oyuncularımız var ve gururla izliyoruz onları.
Özellikle kişisel sporlarda gelişimimiz sürüyor, her branştan kahramanlar çıkarıyoruz. Biri bitecek, diğeri başlayacak.
Dolu dolu yaşayacağız bu 2024'ü…
ATEŞE BENZİN DÖKMEDİK
SORU: Süper Kupa finalinde yayıncı kuruluşun yorumcusu olarak Riyad'da görev yaptınız. Her şeyi çok yakından takip ettiniz ve küfür dahil haksız bir şekilde hakaretlere uğradınız. Bu yaşananlar için sizlerin yorumu nedir?
BİLGİÇ: Öğle saatlerinden itibaren krizin farkındaydık. Hatta stada hareket etmeden önce iki kulübün de U19 takımlarını getirdiğini, maçta böyle bir hamle de olabileceğini düşünüyorduk. Bakan ve başkanların toplantısı sürerken, sosyal medya alevlendi. Bir anda herkes bizim diyeceklerimize odaklandı. Her türlü diplomasinin sürdüğü, her şeyin bir anda değişebileceği bir ortam yaşadık. Bilgiler üzerine yorum yapsak, yarım saat sonra "yalancı" çıkabilirdik. Hepimizin
"kırmızı çizgisi Atatürk"… O andaki öfkemizi dillendirsek, bu kez ateşe benzinle giden durumuna düşecektik.
Sorumlu davranmaya çalıştık. Hakaretler hariç, tepki gösterenleri de saygı ile karşılıyorum. Bizim ne yaşadığımızı bilmiyorlar, tek taraflı değerlendiriyorlar. Ne diyelim; bunları da yaşamak varmış. Hayat ders vermeyi bitirmiyor.
TÜZEMEN: Süper Kupa günü saat 14.00'te Galatasaray'ın otelinin önünde Emre Kaplan ile maç önü röportajı yaptık. Takımları, oyun anlayışını ve kadro yapısını konuştuk. Ardından Fenerbahçe Başkanı Sayın Ali Koç, takımının otelinde A Spor'a bir röportaj verdi. Sayın Koç maça Atatürk'ün ünlü sözü, "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" pankartıyla çıkmak istediklerini ama otoriteler tarafından kabul görmediğini vurguladı. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek de A Spor'a bağlanacaktı. Art arda gelen telefonlar sonrası Özbek bize bir pankart krizinden söz ederek, ilerleyen saatlerde bağlanacağını söyledi. Otele döndüğümüzde lobide,
"Maç oynanmayacak" gibi fısıldaşmalar vardı. Sosyal medya bir anda yangına körükle gider hale gelmişti.
A Spor ekibi olarak stada gitmeden önce Özbek ile Koç, art arda TFF Başkanı Büyükekşi ve davetlilerin kaldığı Marriott Otel'e geldiler. Büyükekşi ile yönetimi, Özbek ile yöneticileri, Koç ile yöneticileri, Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ile Suudi yetkililer arasında görüşmeler başladı. Biz
"Maç oynanmayacak" sözleri arasında yayın yapıyorduk, otelde de diplomasi yaşanıyordu. Sonuçlanmamış bir toplantı öncesi olumsuz bir yorum yapamazdık. Çünkü yalancı durumuna düşebilirdik. Resmi açıklamayı beklememiz gerekirdi, yayıncı kuruluş kuralları gereği etik davranmamız gerekirdi.
Sorumlu davrandık, ateşe benzinle gitmedik ama çok anlamsız linç yedik. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamak benim gazetecilik çizgimdir. Bunu TV'de de hep söylerim. Bizim yaşadıklarımızı bilmeden olayları tek taraflı değerlendiren ve ağır hakaretler eden kişiler hakkında mahkeme sürecini başlattım. Linç kültürüyle yaşayan bu edepsizlere ve ahlak yoksunu kişilere son sözüm; "Atatürk kırmızı çizgimdir" olur.