Türk futbolunun önemli teknik direktörlerinden Ersun Yanal, Fenerbahçe'den Türk futbolunun organizasyonuna kadar pek çok konuya değindi. Yarışın Fenerbahçe ve Galatasaray arasında geçmesini beklediğini aktaran Ersun Hoca, gelecek planlarına ilişkin de açıklamalarda bulundu.
"GALATASARAY GALİBİYET SERİSİNİ SÜRDÜRÜRSE, RAKİPLERİ DE KIRILMA YAŞARSA ARA AÇILABİLİR"
Süper Lig'deki şampiyonluk yarışını değerlendiren Yanal, "Benim gördüğüm kadarıyla bu yarış Fenerbahçe ve Galatasaray arasında daha kızışmış bir şekilde sürecek. Galatasaray galibiyet serisini sürdürürse, rakipleri de kırılma yaşarsa ara açılabilir. Bu avantajın dışında Galatasaray'ın daha rahat olduğunu düşünüyorum. Okan hocayı daha çok rahatlamış ve soğukkanlı görüyorum. Kötü başladılar derme çatma bir takım gibi gözüküyorlardı ama toparladılar ve farklı bir takım ve moralli olarak devam ediyorlar" diye konuştu.
"FENERBAHÇE ÇOK HASSAS, ÇOK NAZİK BİR DÖNEMDEN GEÇİYOR"
Dünya Kupası arasının ardından Fenerbahçe'nin oyunsal anlamındaki düşüşüne dair de düşüncelerini paylaşan tecrübeli teknik adam, "Her takımın form ve formsuzluğu aynı olmaz. Bu süreci yönetmek çok önemli. Fenerbahçe çok hassas, çok nazik bir dönemden geçiyor. Bu kadar uzun süre şampiyonluk yarışında olmamak onların gerginliklerini her kutupta artırıyor. Yönetimde, futbolcularda, taraftarlarda, medyada, her yerde bu gerilmeler başlıyor. Bu gerilmeleri çok rahatlıkla hissedebileceğiniz bir kulüptesiniz. Bunu yönetebilmek kolay bir şey değil. Yönetim ve teknik heyet bunu doğru bir şekilde yönetebilmeli. Elbette maç kaybedilecek. Takımınızla doğru iletişimdeyseniz ve bu iletişime destek olan doğru unsurları organize ettiyseniz bu sizin ayağa kalkmanıza neden olur. Bence Fenerbahçe ne de şu an buna ihtiyacı var. Hücum hattında çok kaliteli isimleri var. Samuel ve Ferdi çok iyi. Stoper sorununun olduğunu düşünmüyorum. Türkiye ortalamasının üzerinde her takımdan daha fazla stoperleri var" ifadelerini kullandı.
"FERDİ'NİN SAĞ VE SOL BEK OYNAMASINDAKİ EN ÖNEMLİ NEDENLERDEN BİRİ ATLETİK PERFORMANSI"
Sarı-lacivertli ekibin sezon başından bu yana istikrarlı bir şekilde performans sergileyen önemli isimlerinden birisi olan Ferdi Kadıoğlu'nun bek pozisyonuna evrilmesiyle ilgili olarak ise Yanal şöyle konuştu:
"Ferdi'nin sağ ve sol bek oynamasındaki en önemli nedenlerden biri atletik performansıdır. Bunu oyun bilgisi ve oyun tekniğiyle birleştirdiğinde inanılmaz iyi bir oyuncu ortaya çıkmaya başladı. Bizim zamanımızda ona bu mevkiyi teklif etmiştik. O dönem çok gençti ve bunu kabul etmesi kolay değildi. Daha sonra bunu içselleştirip, düşündü ve akıllı bir karar verdi. Bu akıllı kararla şu anda ülkede en iyi oynayan oyunculardan birisi."
"YABANCI HAKEM GELSİN CÜMLESİ KADAR BANA DOKUNAN AĞRIMA GİDEN BİR ŞEY YOK"
Türkiye'de hakem performanslarının çok tartışılması üzerine de düşünceleri sorulan Ersun Yanal, "Yabancı hakem gelsin cümlesi kadar bana dokunan ağrıma giden bir şey yok. Spor, sanat, kültür yetenek ister. Eğer siz sanatçıysanız ve toplumdan değer görüyorsanız yeteneklisinizdir. Zeki Alasya'yı, Müjdat Gezen'i, Metin Akpınar'ı tartışabilir misiniz? Onların sanatçılığını laf söyleyebilir misiniz ya da Zeki Müren'e? Toplum bu isimlere değer vermiştir. Ya da Aziz Sancar toplum ona büyük değer vermiştir. Eğer siz böyle bir sürecin içine torpille gelir, liyakatın olmadığı yerden çıkış yaparsanız onu beğenmezsiniz. Spor, sanat, kültür gibi yerlerde kişilerin performanslarına liyakatle destek olmak ve bunun önünü açmak zorundayız. Burada en çok kullanılan ve en çok manipüle olmaya yatkın hakemliktir. Kimse bilmez çünkü bir anda çıkıp gelirler. Ama hangi yoldan geldiler ne kadar dikenli tellerden geçtiler kimse bilmez. Diyelim ki ben abartılı düşünüyorum ama beni bu şekilde düşünmeye iten koku bile yeterlidir" şeklinde konuştu.
"BİR İNSANIN BİLİMDEN UZAK KALMASI SÖZ KONUSU OLAMAZ"
Futbolda bilime çok fazla önem verdiğini ve bilimden çok fazla yararlandığını aktaran Yanal, "Futbol benim hayatım. Gözümü açtığım günden beri futbolun içindeyim. Çok üzüldüğüm şeyler var. Elbette ki dünyada futbolla uğraşan birçok insan bugün toprağın altında. Ülkemizde birikimleri ve değerleri çok ucuz kaybediyoruz. Bizler bu ülkede birçok mücadelenin içinden çıkmış, fikir ortaya koyma adına kavga etmiş ve arkasında durmuş insanlarız. Bir programda "Bilgisayarının fişi çıkarsa ya da şarjı biterse" diye dalga geçilen, ısrarla 'laptopçu' diyerek sınıflandırılan insanım. Bundan da gocunmam, gurur duyarım. Bugün istatistikten, görüntülü analize kadar birçok şeyi öncelikli olarak yapan ve yapmaya gayret eden bir insanım. Benim kafamdaki bir insanın bilimden uzak kalması söz konusu olamaz. Bilim demek benim hayatım demek. Ben hayatımın bilim kısmına kattığım emeğin karşılığı, eskimiş denecek ya da bu sözü söyleyecek adamın sözü ağzına tıkmakla meşhur olmalıyım artık. O duruma geliyor iş. Bu çok ayıp, çok kötü bir kara propaganda. İnsanların okudukları, gezdikleri, gördükleri ve çalıştıklarına bakarsın. Dedikodu yapmazsın. Elbette yeni hocalarımız çağdaş olacaklar, tabii ki bilgisayar kullanıp analiz metotlarını kullanacaklar. Tabii ki en moderni, en gerçekçi bilimsel yöntemleri kullanacaklar. her gittikleri yerde de talep edecekler. Bunu yaptıklarında da ben yeniyim, sen eskisin diye saygısızlık yapamazsın. Bu Türkiye'de bir birleşmenin olmamasından kaynaklanan sürecin sonucudur" açıklamasında bulundu.