Beşiktaş'ın efsane futbolcusu İbrahim Toraman, Sabah TV'ye konuştu. Sergen Yalçın'ın teknik direktörlük performansından İbrahim Üzülmez'le yaşadığı kavgaya kadar birçok konuda önemli açıklamalar yapan Toraman, Fenerbahçe ile ilgili de yıllar sonra çok konuşulacak bir itirafta bulundu. İşte detaylar...
- Hoş geldiniz, nasılsınız? Neler yapıyorsunuz?
"Çok teşekkür ederim iyiyim. Güncel hayata devam ediyorum, onun haricinde futbol dışında uğraştığımız özel işlerimiz var ama tabii ki futbolun içerisindeyim ve takip ediyorum. Hem Türkiye Ligini, hem milli takımımızı, hem de Avrupa Ligini takip ediyorum. Zaman zaman yurt dışına çıkıyorum ve orada da maçları izlemeye gidiyorum. Almanya'ya çok seyahat ediyorum çünkü oğlum orada yaşıyor ve o yüzden de hem maçları yerinde takip ediyorum hem de bazen antrenmanlara gidiyorum. Neleri farklı yapıyorlar diye gözlemiyorum Alman takımlarını."
"AVRUPA FUTBOLUNDA DUYGUSALLIĞI BİR KENARA BIRAKIYORLAR"
- Türk futbolunun gelişmesi adına oradaki gözlemlerinizi buraya aktarmak yönünde hedefleriniz var mı?
"Şartların oluşması gerekiyor. Çok uzun seneler üst düzeyde futbol oynadım ve teorik olarak lisansımı aldım, UEFA lisanslarına da gittim. Almanlar, İngilizler, İtalyanlar neden bu kadar başarılılar diye gözlem yapıyorum. Aslında futbolun kuralları ve temel prensipleri belli ama fark nedir derseniz eğer çok disiplinli olmalarını ve dışarıya kulaklarını tamamen kapatmış olmalarını örnek gösteririm. Antrenmanları da maç temposu kadar yüksek bir tempo ile geçiyor."
- Bizim ülkemizde futbola bazen daha duygusal bakılabiliyor. Bu anlamda onların daha profesyonel olduklarını söyleyebilir miyiz?
"Evet, çok doğru söylüyorsunuz ama bizim futbolcularımız dışarıdan etkileniyor. Bunu oynarken ben de yaşadım. Kamuoyundan, medyadan, taraftardan etkilenebiliyorsunuz ve bu da saha performansına yansıyabiliyor. Orada gördüğüm kadarı ile taraftarlar maçları izlemeye eğlenmek için geliyorlar ve bence bu da bir avantaj. Dediğinize katılıyorum, duygusal olarak bizden daha farklılar, işlerine daha odaklılar ve duygusallığı bir kenara bırakıyorlar. Ben bunun sistem ile alakalı bir durum olduğunu düşünüyorum. Altyapıda nasıl yetişiyorlar, ne öğreniyorlar ise onu yansıtıyorlar. Bizim ülkemizdeki gençlerin futbol potansiyeli, futbol tutkusu bambaşka bir boyutta diye düşünüyorum. Oradan taktiksel olarak ve mental olarak öğrendiklerimizi ülkemizde uygularsak çok daha farklı yerlere gidebileceğimizi düşünüyorum."
"BABAM HAYATTA FUTBOLCU OLMAMI İSTEMEZDİ"
- Bu zamana kadar söylemiş olduklarınızı Beşiktaş özelinde nasıl değerlendirirsiniz? Beşiktaş'ın altyapısı, Beşiktaş'ın Türk futboluna katmış olduğu oyuncular anlamında eski bir Beşiktaşlı futbolcu olarak görüşleriniz nelerdir?
Beşiktaş Türkiye'nin en büyük kulüplerinden, camialarından biri ve müthiş bir taraftara sahip. İnönü Stadımız, şimdiki Vodafone Park, semtimiz, oradaki tarihi atmosfer, taraftarın tutkusu gerçekten hiçbir yerde yok. Beşiktaş'ın vizyonu çok daha fazla genişletebilecek bir takım olduğunu düşünüyorum, dünyaya açılabileceğini düşünüyorum. Bu altyapılarda çok iyi bir sistem yaratılarak yapılabilir ama tabii bunu yönetimlerin gerçekleştirmesi gerekir. Aynı zamanda iyi bir scouting ekibi oluşturulması lazım çünkü bizim ülkemizde yaşayan 90-100 milyon insan var, gençlerden çok talep var. Artık aileler de çocuklarının ellerinden tutup onları futbol okulların götürüyorlar, altyapıya yönlendiriyorlar.
- Eskiden tam tersi bir tablo vardı. Aileler biraz daha çocuklarını spordan uzak tutmaya ve farklı mesleklere yönlendirmeye çalışıyorlardı çünkü futbol bir meslek olarak görülmüyordu. Sizce bu açıdan biraz ilerleme var mı?
Bunu yaşayanlardan biri de benim açıkçası. Benim babam futbolcu olmamı hayatta istemezdi. Amatör takımlarda oynarken bana sürekli kızardı okulunu aksatma diye ve bana hedefler koyardı mesleki anlamda. O zamanlar farklı idi ama şimdi aileler de destekliyorlar ve bence futbol çok güzel bir meslek, bizim ülkemizde de tutkuyla yapılıyor. Taraftarın coşkusu, aidiyet duygusu ve desteklemesi müthiş bir şey. Beşiktaş takımı bence başarılıdır ve daha da başarılı olacak. Avrupa'da kupa alacak seviyeye gelmesi gerektiğini düşünüyorum.
"BEŞİKTAŞ İYİ ORGANİZE OLAMIYOR"
- Beşiktaş iyi bir kadroya sahip ama gidişat beklentilerin altında kaldı. Özellikle Şampiyonlar Ligi'nde arka arkaya mağlubiyetler aldı. Siz bu anlamda Beşiktaş'ın genel durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geçen yıl şampiyon olmuş bir takım var, bu sezona da iddialı başladılar, transferler yaptılar ve açıkçası benim de bu seneki beklentim Beşiktaş'ın daha iyi olacağı yönündeydi ama bunu sahaya yansıtamadığını söyleyebiliriz. Bunun birçok etkeni olduğunu düşünüyorum. Geçen yıl tek kulvarda ilerleyen bir Beşiktaş vardı, sadece lige odaklanmıştı. Bizler hem Türkiye Ligi'nde oynayıp hem de Avrupa'da oynayacak organize takımlar değiliz.
- Tempoya ayak uydurma açısından mı söylüyorsunuz?
Aslında Beşiktaş'ın çok geniş bir kadrosu var ve çok iyi oyunculara da sahip. Ben bunu kendi oynadığım zamanlarda da yaşadım ve yıllar geçmesine rağmen yine aynı şekildeyiz, organize olamıyoruz. Avrupalılar bunu iyi yapıyorlar. Oyuncuları iyi gözlemlemek, doğru rotasyonlar yapmak ve iyi organize olabilmek önemli. Beşiktaş için bunları gerçekleştirmekte sıkıntı yaşadığını söyleyebiliriz. Her şeye rağmen ligimizdeki büyük takımların kadrolarına baktığımızda bence en iyi kadro Beşiktaş'ın kadrosu ve yeniden bir çıkış yakalayabileceğine de inanıyorum.
"BEŞİKTAŞ ÇOK İYİ SAVUNMA YAPABİLEN BİR TAKIM DEĞİL"
- Pandemi dönüşünde de oyuncular çok fazla sakatlık yaşadılar ve bence bunun da bütün takımlar üzerinde etkisi oldu. Sakatlık süreçlerinin nasıl yönetildiğini ve idare edildiğini düşünüyorsunuz?
Evet, çok doğru söylüyorsunuz. Sakatlıklar oldu, Beşiktaş'ın alternatif bir kadrosu da var ve bunun da iyi yönetilmesi gerekir. Geçen yıl ilk 11'de oynayan as oyuncular bu sene yedek kaldılar mesela. Beşiktaş bunu iyi bir rotasyon yaparak değerlendirebilirdi ve ben bunun büyük bir eksi olduğunu düşünüyorum. Hem hafta içi, hem hafta sonu oynamak zordu ama bu süreç daha iyi değerlendirilebilirdi.
- Şimdiki takım ile geçen seneki takım arasında nasıl farklar gözlemliyorsunuz?
Beşiktaş geçen yıl takım bütünlüğü ile şampiyon oldu. Sürekli atak yapan bir takımdı. Beşiktaş'a iyi bir analiz yaptığınız zaman çok iyi savunma yapabilen bir takım olmadığını göreceksiniz. Takımda Atiba gibi, Josef gibi iki tane çok tecrübeli oyuncu var ve onlar omurgayı çok iyi korudular. Stoperlere çok yardım ettiler. İstatistiklere baktığımız zamanda topun genelde Beşiktaş'ta kaldığını görüyoruz ve bu yüzden de gol yeme riski daha az oluyor. Ne zaman rakip takımlar biraz top yapıp Beşiktaş'ın üzerine geldiği takdirde rahat pozisyonda bulabiliyor. Bunu da bu sene daha rahat buluyor çünkü Atiba'nın biraz temposunun düşmesi, onun yerine Pjanic'in oynuyor olması... Pjanic daha ofansif ve ileriye dönük bir oyuncu, bu da orta sahayı zayıflatan bir defans olarak yansıyor ve o bütünlüğü sağlayamıyorsun takım olarak. Beşiktaş'ın bu durumun zaafını yaşadığını düşünüyorum ve bir de bence en önemli sebep geçen sene ile kıyaslandığında takımda o istek ve arzunun olmaması. Birkaç tane 10 kişi kaldığı maçlar oldu Beşiktaş'ın ve maç gitti gidiyor derken oyuncuların verdiği reaksiyonlar, ortaya koyduğu mücadeleler vardı. Bu sene Beşiktaş'ta motivasyon anlamında bu sıkıntılar var.
"PJANIC KİMLİĞİNİ SAHAYA KOYMUYOR, DEFANSİF OLARAK ZAYIF"
- Bu motivasyon eksikliğinin sebebi sizce ne olabilir? Yönetimle arada problemler olabilir mi? Sergen Yalçın'ın performansında düşüş olduğu da hep yorumlanıyor…
Futbolcularda nasıl performans inip çıkabiliyorsa, aynı şey teknik adamlarda da olabiliyor. Verdiği kararlarda doğru da yapabilir, yanlış da. Beşiktaş'ı yönetimsel bazda değerlendirdiğimizde iyi transferler yaptıklarını söyleyebiliriz, şampiyon bir kadro kurdular ki bu da çok önemli. Bütün oyuncular çok kaliteli ama bu sene sahaya yansımadı. Bunu çözecek olan kişinin Sergen Yalçın olduğunu düşünüyorum, inanıyorum çünkü takımı biliyor ve geçen yıldan tecrübesi var.
- Pjanic'in performansını nasıl buluyorsunuz?
Çok yetenekli bir oyuncu açıkçası, kariyeri belli ama sahada gözlemlediğim kadarıyla çok fazla asılan bir oyuncu değil. Kimliğini sahaya koyabilen bir oyuncu değil. Ofansif olarak bir şeyler yaratabilir izlenimi veriyor ama defansif olarak size eksi yazıyor aslında.
"CENK TOSUN GELİRSE KATKI SAĞLAR, BATSHUAYI VE GÜVEN'İ BEĞENİYORUM"
- Sizce Cenk Tosun'u yeniden Beşiktaş'ta görebilecek miyiz? Pjanic ile çok uyumlu olabilirler sahada, Cenk'in o koşularına çok güzel paslar izleyebiliriz...
Cenk kaliteli bir oyuncu. Özellikle ayak içi son vuruşta en iyi Türk oyunculardan biri olduğunu söyleyebiliriz. Cenk eğer yaşadığı ağır sakatlık sonrasında sağlık anlamında iyiyse ve kendine gelmişse Türkiye Ligi'nde her zaman gol atabilecek bir oyuncudur. Ben açıkçası Michy Batshuayi'yi de beğeniyorum. Bence Batshuayi kesinlikle çok iyi bir santrafor. Beşiktaş geçen yıl ki o güvenli oyunu sağlamış olsa Batshuayi de çok daha fazla gol atabilir. Gol atma dışında da özellikleri olan bir oyuncu aynı zamanda; takıma, arkadaşlarına çok alan açan, pres yapan ve mücadele eden bir oyuncu. Eğer takım iyi olursa Batshuayi de kimliğini kazanır diye düşünüyorum. Cenk gelirse o da katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum ama ben Güven Yalçın'ı da beğeniyorum. Güven genç bir oyuncu ama biraz fazla çalışırsa, kendisini sahaya tam olarak verirse çok iyi bir santrafor olacağını düşünüyorum çünkü çok iyi özellikleri var.
- Sizce en çok ön plana çıkan özellikleri nedir peki?
Golcü olması. Kafa vuruşları, ayak tekniği çok iyi ve kuvvetli bir oyuncu ama sadece temposunu biraz daha yükseltmesi gerekiyor. Futbolu da daha iyi öğrendiğinde çok daha iyi noktalara geleceğini düşünüyorum.
"FENERBAHÇE VE GALATASARAY'LA DA MASAYA OTURDUM AMA KALBİMDE BEŞİKTAŞ VARDI"
- İleride sizi Beşiktaş'ta, teknik kadroda görebilme şansımız olacak mı? Hedefleriniz arasında yer alıyor mu?
Açıkçası Beşiktaş benim ailem. Böyle bir camianın mensubu olduğum için kendimi çok mutlu hissediyorum her zaman. Küçükken de futbolcu olmak, Beşiktaş'ta forma giymek hayalimdi ve çok şükür bunu gerçekleştirebildim. Beşiktaş'a kaptanlık da yaptım, şampiyonluklar da kazandım ve bunlar benim için son derece gurur verici.
- Beşiktaşlı olma sevdası size aileden gelen bir şey mi?
O bambaşka bir tutku! Babam da Beşiktaşlı ve bu içten hissettiğiniz bir şey. Ben Gaziantepspor'da İbrahim Toraman oldum diyebilirim ve tercih etme şansım vardı çünkü Beşiktaş da istiyordu, Galatasaray da, Fenerbahçe de ciddi şekilde ilgileniyordu benimle. Hepsi ile birebir görüşmelerim oldu, masaya da oturduk.
- Neden olmadı peki?
Kalbimde kesinlikle Beşiktaş vardı. Bana çok büyük paralar teklif ettiler ama içimden gitmek gelmedi açıkçası. Beşiktaş'ta oynarken de diğer takımlardan daha büyük teklifler aldım ama her şey para değil o yüzden Beşiktaş'ı bırakıp gitmeyi düşünmedim hiçbir zaman açıkçası. Sorunuza gelecek olursam, Beşiktaş'a aidiyet duygusu olan kaptanlık yapmış, takım ile bir bağı olan insanların tabii ki hayallerinde vardır ve kesinlikle benim de hayallerim de var. Bunu da çok iyi yapacağımı düşünüyorum açıkçası. (Beşiktaş'a iyi bir teknik adam olabileceğimi düşünüyorum…). Türk futboluna iyi katkılar yapabileceğimi düşünüyorum ama bu benim elimde olan bir şey değil tabii ki. Ben kendimi her anlamda hazırlamış durumdayım, hazırlıyorum ve çalışıyorum da ama bu kulüp yöneticilerinin elindedir. Camiaların size layık görüp, bu görevi yapabileceğinize inanıp size bir şans verdikleri zaman, ben bunu en iyi şekilde değerlendirebileceğimi düşünüyorum.
"BÜYÜK TAKIMLARDA YARDIMCI ANTRENÖRLÜK İSTİYORUM"
- O zaman size sunulacak teklifleri beklediğinizi söyleyebiliriz...
Ben futbolu bıraktıktan sonra bu zamana kadar alt liglerden çok transfer teklifleri aldım, görüşmelerim de oldu ama ben şuna inanıyorum: Bu işi yaparken eğer hedeflerimi büyük koyuyorsam ki büyük hayallerim var, iyi yerden başlamanın önemli olduğuna inanıyorum. Bazı arkadaşlarım artık bir yerlerden başlaman gerek diyorlar ama ben Türkiye'de altlarda başlayıp, yukarıya çıkabilen pek görmedim. Evet deneyim kazanabilirsiniz ama yukarıda da deneyim kazanabilirsiniz.
- Beşiktaş altyapılarında başlamak mı yoksa tamamen yukarıdan başlamak mı?
Benim şu an A lisansım var ve yardımcı antrenör olarak iyi bir teknik adamın yanında başladığınız zaman o kulübede olmak bana tecrübe katacaktır. Buradan başlarsanız size çok yol kat ettirecektir bu durum ama önemli anlaşabildiğiniz ve iyi bir teknik adam ile çalışabilmek. Sizin dediğinize de katılıyorum, altyapıdan da başlanabilir ve bunun örneklerini Avrupa'da da görüyoruz ama kendi ligimize baktığımızda büyük takımlarda yardımcı antrenör olarak görev yapmak daha ileriye taşıyacaktır diye düşünüyorum.
"BEŞİKTAŞ'TAN AYRILIRKEN SORUNLAR YAŞADIM, DAHA İYİ BİR AYRILIK OLABİLİRDİ"
- Sergen Yalçın ile birlikte çalışmak ister miydiniz?
Sergen Yalçın benim aynı zamanda takım arkadaşımdı ve kendisini çok severim ama onun zaten bir ekibi var. Yeni bir teknik adam geldiğinde ona sunulabilir, bunun örnekleri de var ve böyle bir şey olduğu takdirde hem takım için iyi olur hem de benim için. Enerjimi, tecrübemi, bilgilerimi aktarmak ve sahaya yansıtmak istiyorum.
- Beşiktaş'tan ayrıldığınızda size neden teşekkür edilmediğini bilmediğinizi ve daha iki sene devam edip, jübilenizi yapmanın hayalini kurduğunuzu daha önce pek çok kez dile getirmiştiniz. Size neden bu imkanların tanınmadığını düşünüyorsunuz? Beşiktaş'a kızgın ya da kırgın mısınız?
Açıkçası ben de bunun nedenini anlayamadım çünkü çok iyi başlangıç yapmıştım, güçlü ve iyi bir şekilde geri gelmiştim. Elimden geldiğince hizmet de ettim, bütün mücadelemi sahaya yansıttım. Ayrılırken sorunlar yaşadık, daha iyi bir ayrılık olabilirdi. Kadro dışı kaldım ve o dönem başka takıma gidecek miyim? Kalacak mıyım? Gibi birçok muamma oldu. Bu süreç benim 7-8 ay zamanımı aldı ve en son bana bir şey söylemelerini istedim çünkü belli bir yaşa da gelmiştim ama futbolu bırakmak da istemiyordum. O dönem başkan ile konuştuğumda döneceğimi söylemişti ilk görüşmemizde, sonrasında zaman uzadı ve olmadı. Çok üzüldüm ve bıkkınlık geldi, oynamak istiyordum. En sonunda gidebileceğim söylendi ve Sivasspor'a kiralık olarak gittim. Memleketim olduğu için de çok severek gittim ama 8 ay oynamamış bir oyuncuydum ve sezon başı kampı geçirmemiştim. Roberto Carlos takımın başındaydı, kendisini çok severim aynı zamanda. Onunla çalışmaktan çok keyif almıştım ve o da beni bir an önce oynatmak istiyordu, 2 haftalık antrenmanla oynamaya başladıktan sonra ağır bir sakatlık geçirdim. Döndüğüm zaman tekrar o rehabilitasyon sürecine girmek istemedim ve futbolu bıraktım.
"FENERBAHÇELİ BİR YÖNETİCİ 'GEL BİZDE OYNA DA MİLLİ TAKIMA SENİ NASIL ALMIYORLARMIŞ GÖRELİM' DEMİŞTİ"
- Futbolu bıraktığınız için pişman oldunuz mu? 'Biraz daha oynardım' dediniz mi?
Beşiktaş'ta kalsaydım kesinlikle oynardım. Anadolu'ya gittiğiniz zaman elinizden geleni yapıyorsunuz ama motive olamıyorsunuz. Böyle ayrıldığım için çok üzüldüm o yüzden ama yapacak bir şey yok, kırgınlığım yok çünkü burası büyük bir camia ve kişiler geçici oluyor. Önemli olan iyi hizmet edebilmek ve ben iyi hizmet ettiğimi düşünüyorum, Beşiktaş ile özdeşleşmiş bir oyuncu olduğumu düşünüyorum. Ben formayı, camiayı, siyah-beyaz renkleri seviyorum.
Uzun yıllar Beşiktaş'ta kaptanlık yaptınız. Beşiktaş'taki performansınızla milli takıma çağrılma sayınız ters orantılı. Milli takım konusunda size haksızlık yapıldığını düşünüyor musunuz?
Önce 81-83 jenerasyonu ümit milli takımda başladım ve evet bana haksızlık yapıldığını düşünüyorum tabii ki çünkü o jenerasyondan A takıma giden tek oyuncu bendim. 18 kez ümit milli takım, 32 kez de A milli takım forması giydim ama çok daha fazla giyebilirdim. Performansımın iyi olduğu zamanlarda bunu kesinlikle hak ediyordum ama kişisel çekişmeler, o dönem ki teknik direktör ile olan tartışmalar...
- Galatasaray ya da Fenerbahçe'de oynamış olsaydınız daha farklı olur muydu sizce?
Bunu ilk defa söylüyorum; ben Beşiktaş'ta oynarken Fenerbahçe'den bir yönetici bana transfer teklifinde bulundu ve bana 'Sen Fenerbahçe'de oyna sonra bak bakalım milli takımda nasıl oynamıyorsun, seni nasıl almıyorlar görelim!' demişti. Ama ben dışarıdan baktığımda yine Beşiktaş'ta oynayan oyuncuların milli takımda oynama şanslarını zayıf görüyorum.
- Bunu neye bağlıyorsunuz peki?
Bilemiyorum, çok enteresan bir durum ama garip geliyor bana açıkçası farklı bir durum.
"ALİ SAMİ YEN'DE 2 GOL ATTIĞIM MAÇI UNUTAMAM"
- Kariyerinizde Galatasaray'a atmış olduğunuz 4 golünüz var eğer yanlış anımsamıyorsam. Galatasaray'a gol atmak nasıl bir duyguydu sizin için?
Birtane Gaziantepspor'da oynarken atmıştım ve güzel bir goldü gerçekten. İki tane Ali Sami Yen'de attım ama o maçı kaybetmemiz üzücüydü gerçekten. En unutamadığım maçlardan biridir çünkü defans oynuyorsunuz ve 2 gol atıyorsunuz. Ben futbola santrafor başladım ve golcülüğüm de iyiydi açıkçası. Orta sahada da oynadım, stoper de oynadım, sağ bek de oynadım. Ben teknik adamlıkta bunun artısını görebileceğimi düşünüyorum çünkü oralarda çok pratik yaptım. Gol atmak çok güzel bir duygu, çocuklar mahallede oynarken de hep gol atmak isterler yani kimse defans yapmak istemez. Özellikle büyük takımlarda oynarken bu golleri atmak çok büyük bir mutluluk.
"ÇAĞLAR SÖYÜNCÜ'YÜ ÇOK BEĞENİYORUM"
- Şu an Süper Lig'de en çok beğendiniz stoperler kimler?
Ben isterim ki Türklerden çok daha fazla çıksın. Milli takımda oynayan stoperlerden Çağlar Söyüncü'yü çok beğeniyorum. Karadağ maçında da çok iyi oynadı. Hatay'ın iki genç stoperini beğenmiştim, özellikleri olan oyuncular ama baktığınız zaman çok fazla Türk stoper yok. Hep yabancıları izliyoruz. Büyük takımlarda stoper oynamak gerçekten çok zor çünkü hata her zaman ileride olur, bunu taraftarlar görmez ve o baskıyı yiyen siz olursunuz. Bu sorumluluğu uzun yıllar taşımak, kaldırmak kolay değildir. Türkiye stoper yetiştirmekte zorlanıyor ama ben şuna inanıyorum ki ülkemizde çok fazla iyi oyuncu var. Çağlar ve Merih gibi isimler büyük takımlara gelmeden yurt dışına gittiler, kendilerini oralarda ispatladılar ve özgüvenleri de sahaya yansıyor. Ben inanıyorum ki ülkemizde onlar gibi onlarca, yüzlerce oyuncu var.
- Şöyle bir durum da oluyor: Türkiye Ligi'nde biraz iyi işler yapan genç oyuncular Avrupa'nın radarına giriyor ve bir süre sonra oraya transfer oluyor. Oyuncuları takımlarda da tutamıyoruz böyle olunca. Oyuncu kazanmak zor ama kaybetmek kolay...
Merih ve Çağlar'ı örnek göstereceğim yine çünkü güncel olarak var. İkisi de daha küçük kulüplerden Avrupa'ya gittiler hatta Merih bir dönem Fenerbahçe'ye geldi ve beğenilmedi gönderildi diye hatırlıyorum. Ülkemizde potansiyelleri yüksek olan çok fazla genç var ama onları keşfedecek gözlerin az olduğunu düşünüyorum ben. Merih de, Çağlar da büyük takımlarda olsalardı yıpranırlardı inanın ve Avrupa'ya gidemezlerdi kolay kolay çünkü burada yetenek de, futbol da farklı yorumlanıyor. Bunu gerçekten hayatını futbola adamış, futbolun dibinden gelmiş gözlerin onların görmesi, keşfetmesi ve kazandırması lazım. Ülkemizin bu konuda cennet olduğunu düşünüyorum.
- Bu konu ile ilgili olarak scouting de gelişmeli.
Oradaki insanların gerçekten futbolu iyi bilen, futbol görüşü olan insanlar olması gerekiyor. Herkes bakıyor ama farklı bir şey görüyor. Bu konuda uzman insanlar olduğu takdirde ülkemizden çok fazla oyuncu çıkacağına inanıyorum ben.
"İBRAHİM ÜZÜLMEZ BENİ TARAFTARIN ÖNÜNE ATTI. MARCAO-KEREM KAVGASI BİZİMKİNDEN DAHA AĞIRDI"
- Bu sene Kerem Aktürkoğlu ile Marcao arasında bir kavga geçmişti biliyorsunuz. Sizin de İbrahim Üzülmez ile kavgalarınız olmuştu...
Futbolda kavga vardır. Biz de yaşadık bunları ve burada en çok zararı gören ben oldum açıkçası. İbrahim Üzülmez 36 yaşında futbolu bıraktı ve bırakırken de beni taraftarın önüne attı. Ben üzerimde o baskıyla oynamak zorunda kaldım ve çok fazla hissettim bunu. Bu daha iyi yönetilebilirdi diye düşünüyorum. 40 gün kadro dışı kalıyorsunuz ve bu medyaya da yansıyor, siz yıpranıyorsunuz. Bence bu süreci yönetemediler o dönem. Ya gönderirsiniz ya da sorunu çözersiniz. İyi bir örnek verdiniz, Marcao ile Kerem'in kavgası daha da ağırdı bence ve Galatasaray bu süreci çok güzel atlattı. İki isim de takıma katkı sağlıyor.
"ÜLKEMİZDE HAKEM OLMAK ÇOK ZOR"
- Ligdeki hakem kalitesini nasıl buluyorsunuz? Maçlar genel olarak nasıl yönetiliyor sizce?
Hakemlerin camiası yok, aslında hakemler yalnızdır. Ülkemizde hakem olmak gerçekten çok zor. İyi hakemler de var ama bazı maçlara baktığımızda çok kötü karar veren hakemler de var. Derbi maçları sonrası fatura zaman zaman hakemlere de çıkabiliyor. Hakemlerin işi zor ama yeni teknoloji ve VAR ile artık maçların daha iyi yönetilebileceğini düşünüyorum.
- VAR nasıl yönetiliyor sizce?
Daha iyi yönetilmesi lazım. Türk futboluna ve Türk hakemlere katkısı çok daha fazla olmalı. İyi bir sistem oturtulması önemli.
- Beşiktaş taraftarına iletmek istediğiniz sözler var mı?
Ben de artık bir Beşiktaş bir taraftarıyım ve onları her zaman seviyorum. Maçları izliyoruz, takip ediyoruz, kazandığında mutlu oluyoruz, kaybettiğinde üzülüyoruz. Uzak olsak da kalbimiz her zaman bir diyorum ve sevgilerimi gönderiyorum...