Avusturya'da dünyaya gelen gurbetçi bir ailenin çocuğuydu. 2011 yılında Beşiktaş'a transfer oldu. Samet Aybaba, Slaven Bilic, Şenol Güneş gibi teknik adamlarla çalıştı. Omzundan yaşadığı sakatlık kariyerinin en parlak döneminde ona kabusu yaşattı. Güler yüzü ve içtenliğiyle gönülleri kazanan Veli Kavlak, Sabah TV'ye konuk oldu.
Nasılsın neler yapıyorsun?
İyiyim ama maalesef sakatlığım devam ediyor ve onun çözümünü bulmaya çalışıyorum halen.
Çok uzun zamandır devam eden bir sakatlığın var ama sahalara dönmenin hayalini kurduğunu hep dil getiriyorsun. Şu an ne durumdasın? Hedeflerinin ve hayallerinin arasında futbola geri dönme arzusu devam ediyor mu?
Evet var, zaten onun için yıllardır çabalıyorum. Ameliyatlar ve fizik tedavilere sahalara dönebilmek için devam ettim. Şu an hala ufak bir umudum var ve kolay olmayacağını biliyorum. Çok zor bir süreç olacak ama bir kez daha elimden geleni yapıp sahalara dönmeye çalışacağım.
Şu an ne durumda tedavilerin? Kendini nasıl hissediyorsun?
Sakatlığıma yeni bir teşhis konuldu, nörolojik bir durum da var. Fizyoterapistim Haşim Ay ile beraber çalışıyorum, her gün ufak tefek aksamalar olsa bile ilerleme var. Çok yıpratıcı bir süreç ama ben yine de denemek istiyorum.
Kendini bu durum karşısında mental olarak nasıl hissediyorsun?
2015'te sakatlığımın nüks edip bir daha hiç futbol oynayamama ihtimalim ortaya çıktıktan sonra kafamda hep 'Acaba ne zaman dönebileceğim?' sorusu vardı. Geçirdiğim her ameliyattan sonra bu soru değişerek 'Acaba bir daha geri dönebilecek miyim?' olmaya başladı. Hiç şüphem yoktu, döneceğimden çok emindim ama geçirdiğim süreç beni çok yıpratmaya başladı. Bu soru değişikliği ben baya bir yıkıma uğrattı ama şu an bunu da kabul ettim ve devam edip dönmeye çalışacağım. Uğraşacağım bunun için çünkü 'Zor ama imkansız değil' dediler. Ben de bunun için elimden geleni yapmaya hazırım.
Sakatlığın günlük yaşantını etkiliyor mu?
İşte o da ayrı bir dert, günlük hayatımı çok etkiliyor. Günlük hayatımda bu kadar sıkıntılar çekmesem, sadece yüklenildiği zaman hissetsem zaten olmuyor deyip bırakırdım diye düşünüyorum. Günlük hayatımda da problemler olması işi farklı bir boyuta getiriyor artık.
Evet yorulmuş görünüyorsun gerçekten ve profesyonel bir sporcunun bu kadar sevdiği bir işten uzak kalması gerçekten üzücü bir durum. Beşiktaş taraftarı için de üzücü bir durumdu bence yaşadıkların. Taraftar senin için 'Veli Kavlak'ın askerleriyiz' diyordu. Beşiktaş'ta 7 yıl forma giydin. Veda açıklamanda "Sözleşmemin bu şekilde feshedilmesi beni derinden üzdü ama hiçbir açıklama yapmayacağım" dedin. O süreçte başkan Fikret Orman ya da yöneticilerle aranda neler yaşandı?
Yönetimsel anlamda çok büyük problemler yaşanmadı ama beni orada üzen şuydu: Benim sakatlığım 2011'den biliniyordu, bu bir sır değildi. Beşiktaş'ta üç tane sağlık ekibi değişti ve hepsinin haberi vardı ama teşhis konulamadı.
Teşhis konulamaması da biraz ilginç değil mi?
İlginç evet. Emar çekildikten sonra görüntülerden bir şey çıkmayınca bende üstüne gitmeye devam ettim böyle olunca ve tendonumun kopmuş olduğunu 4 yıl sonra öğrendim. Eğer bilseydim bu kadar yüklenmezdim. 4 yıl boyunca bu kadar üstüne gittiğim için bir süre sonra kolumda kasılmalar ve titremeler başladı. Bunu da durdurmak çok zor oldu. Sağlık ekibi bu olayın faciaya doğru ilerlediğini biliyordu ama tutumları ve davranışları beni gerçekten üzdü ama artık geçmişte kaldı. Şu an önemli olan yeniden sahaya dönebilmek. Bu hayalim devam ediyor ve yüzde yüzünüz ile sahada olmak istiyorsunuz, o ağrılarla oynamak gerçekten çok zordu benim için.
Sen her zaman sakatlıkların da olsa sahada her şeyiyle mücadele eden bir oyuncu oldun ve bence bu çok önemli bir nokta.
Evet, öyle bir nokta da var. İnanılmaz hikayeler var aslında. 10 yıllık çok uzun bir süreç. Sakatlığım ortaya çıktıktan sonra doktorlar bana neden ağrımın üzerine gittiğimi sordular ve ben işin içerisinden çıkamadım açıkçası.
Beşiktaş'a karşı kızgınlık duyuyor musun?
İnan hiçbir kızgınlığım yok çünkü ben yine de oynardım, kendimi çok iyi biliyorum. O teşhis o zaman konulsaydı bile ben yine de oynardım ama en azından nasıl bir durumla karşı karşıya kaldığımı bilirdim.
Durumunun önemsenmediğini düşünüyor musun?
Evet düşünüyorum. O dönemler bu işin içinde olan herkeste aksaklıklar vardı. Böyle bir durum sadece benim başıma geldi galiba, o da enteresan.
Kendinde bir hata görüyor musun bu sürece dair? 'Şunu daha farklı yapabilirdim dediğin şeyler var mı?'
Ben bu soruyu bir çok kez kendime de sordum ve cevap bulamadım açıkçası. sonuçta ben bir sporcuyum ve başıma bir sakatlık geldiği zaman gideceğim ilk yer doktordur ve gereken müdahaleler yapılır. Bana bir şey yok dendikten sonra devam ettim ama sürekli içimde oturmayan bir şeyler vardı. 4 yıl sonra konulan geç teşhis olayın buralara kadar gelmesine sebep oldu. Sonraki hikaye daha da farklı, inanılmaz şeyler oldu. 4-5 kere ameliyat oldum, kürek kemiğim kanatlanmaya başladı, kolda titremeler oldu, yeni bir semptom geldi. Çok farklı bir boyuta ilerledi. Ameliyattan bir gün önce doktor ceset üzerinde denemeler yaptı, kası dikmeye çalıştı, eski emarlarıma bakıldı. Gerçekten bir dram yani anlatması çok uzun sürer.
Yeşil sahalara dönememen halinde neler yapmayı düşünüyorsun? Antrenörlük var mı planların arasında?
Evet kesinlikle düşünüyorum. Avusturya Futbol Federasyonuna başvurdum bunun için. UEFA B diploması için orada eğitim göreceğim, kasım ayında başlıyor şimdi. Pro lisansa kadar yükselmek istiyorum.
Peki Türkiye'de mi yapmak istersin yoksa Avusturya'da mı?
Daha pek düşünmedim. Zaten B lisansından sonra A'ya yükselmek için 6 ay pratik yapmamı istiyorlar, orada bu soruyu tekrar sorabilirsin! Ben 2015 yılında Beşiktaş'a imza atarken şu an bu durumda olabileceğimi hiç düşünmezdim ama oldu o yüzden her şey olabilir, yeni teklifler de gelebilir altyapıda antrenörlük yaparken. Plan yapmamaya karar verdim, hayırlısı neyse o olsun. Şu an geriye baktığımda bunlar gerçekten yaşandı mı diye soruyorum kendime, büyük travma yarattı bende.
Slaven Bilic, Samet Aybaba, Şenol Güneş gibi önemli isimlerle çalıştın. Kendine örnek aldığın bir teknik direktör var mı?
Hepsi birbirinden değerli hocalar onlardan çok şey öğrendim. Beni Beşiktaş'a asıl getiren hoca Tayfur Havutçuydu. Bilic ile ayrı bir iletişimimiz vardı. Yardımcı hocaları Avusturya kökenliydi, çok ortak arkadışımız vardı. Bilic dönemi en iyi performans gösterdiğim dönemdi.
Lazio ve Schalke 04'ten teklif aldın mı? West Ham United iddiaları da vardı...
Beşiktaş'ta feda dönemi vardı. Sürekli başka stadyumlarda oynadık. Kasımpaşa'da Konya'da Ankara'da oynadık. Baya bir çile çektik. O dönemde yaşananlara da ben yakından şahit olmuştum. Sözleşmemin bitmesine 6 ay kala teklifler geldi. Bonservisim elimde olacağı için birçok takım beni istedi.
Ben Beşiktaş'ta kalmak istedim. Vodafone Park vardı aklımda. Orada oynamak benim hayalimdi. Benim için öncelik her zaman Beşiktaştı. Beşiktaş ile ayrı bir gönül bağım var. Taraftar bu zamanlarda bile bana destek veriyor.
Türkiye'de futbol oynamanın atmosferi beni çok etkiledi. Bazı oyuncular Avrupa'da oynamak ister. Ben Avusturya milli takımında da oynadım ama buradaki atmosfer çok başka. Belki sadece Arjantin'de vardır buradaki futbol çoşkusu çok fazla.
Guti, Fernandes, Quaresma, Simao... Sence o takım mı daha iyi yoksa Beşiktaş mı?
Bizim takımımız o zaman çok büyük isimlerden kuruluydu fakat bir takım değildik. Beşiktaş, şimdi daha takım gibi. Sergen Yalçın'ın büyük etkisi var. Geçen sezon bizi şampiyon yapan da oydu, Beşiktaş'ta oturmuş bir oyun şablonu var. Oyun felsefesi belli. Tesadüfen şampiyon olunmaz.
Sergen Hoca'yı gerçekten çok beğeniyorum.
Uzun süre Avusturya milli takımında forma giydin. Hiç Türkiye'den sana teklif geldi mi?
Benim seçim imkanım olmadı. 18 yaşında Avusturya'da ilk A milli maçıma çıktım. O zamanlar da Türkiye'den bir teklif yoktu. Resmi maç oynadığım için değiştirme şansımız yoktu. Türkiye ile bir bağlantım yoktu.
Kariyerindeki en büyük pişmanlığın ne?
Sakatlık konusuyla ilgili belki bazı dönüm noktalarında farklı davranırdım. İş işten geçti fazla da o taraflara yönelmek istemiyorum. Yaşanacakmış, her şeyde bir hayır vardır diyorum. İnşallah yeşil sahalara geri dönebilirim.
En duygusal anını hatırlıyor musun?
Liverpool maçı... Penaltı vuruşları, benden önce kimse kaçırmadı. O heyecan o stres çok büyüktü. Lovren kaçırınca taraftarın sevinci muhteşemdi. Liverpool maçını hiçbir zaman unutmam.
Ligde senin pozisyonunda oynayan oyuncular arasında en beğendiğin isim kim?
Geçenlerde Olcay Şahan ile bu konuyu konuşmuştuk. Trabzonspor'da Abdülkadir Parmak var. Ben onun oyun stilini çok beğeniyorum. Cesur, ikili mücadelelere giren bir oyuncu. Onu beğeniyorum. Atiba zaten tartışılmaz. Atiba çok akıllı ve tecrübeli bir oyuncu. Onun yokluğu hemen hissediliyor. En beğendiğim oyuncular Atiba ve Abdülkadir Parmak.
Olcay da seninle aynı fikirde mi?
Onun mevkisi farklı olduğu için tercihleri biraz daha farklı. Onunla sık sık bir araya geliyoruz. Maç izliyoruz.